8 Ocak 2008 Salı

3. dünya ülkesi

3. dünya ülkesi

İSMAİL CEM ÖZKAN - Düşünelim bir kere, acaba bir ülke kafamızdan yaratsak ve o ülkeye 3. dünya ülkesi desek ne olur? Hemen o ülkede yaşayan bazıları çıkıp bize hakaret ediyor bu yazar der ve açar dava! En iyisi böyle şeylere girip başımızı ağrıtacağımıza aşağıdaki tüm düşünceler birer hayal ürünü ve yazarın uydurması diyelim…

Düşünce elbette, böyle bir ülke yok yeryüzünde ama adını 3. dünya ülkesi olarak koyduğumuz ülke ile ilgili olmazsa da başka ülkeleri içine alan araştırma yapılır. Araştırmalarda ismimiz gözükmez. Ne anlama geliyor listede ismimiz olmaması?

Adımıza uygun olduğumuzu dışarıda yapılan araştırmalarda bir kez daha yüzümüze çarptı. Üniversitelerde bilimsel çalışma yapmadığımızı iki ülkede bağımsız olarak yapılan araştırmada bir kez daha tescil edildi. Bizimde tescilli markamız var artık, bilimsel çalışması olmayan üniversiteler!

Tescilli üniversitelerimiz peki ne yapar?

Onlar genelde döner sermaye adını verdikleri döner işletmeler ile kendilerine başvuranları döndüre döndüre soyarlar! Yanlış anlamayın, gidin bir üniversite hastanesine ve ücret alamadıkları yerde hemen bağış makbuzu çıkarırlar, eğer bağış yapmazsan o hizmetten yararlanamazsın! O halde üniversiteyi bir işletme olarak gören yönetim bilimsel çalışma yapacağına elbette para getirecek işler yapar ve dışarıdan ucuza aldığı teknolojiyi kendisinin üretmesine gerek kalmaz. Çünkü ekonomik düşünce; en az masrafla en çok girdiyi sağlamaktır.

Bizler sadece üniversitelerimize bakarak 3. dünya ülkesi olduğumuz anlaşılmasın, hangi alana bakarsanız bakın bu çarpıklığı görürsünüz. Azgelişmişlik, gözü açıklık, yağma bizde var. Bencillik ve en küçük hoşgörüyü kullanmak yine bizde var. Her şey paraya dönüştürme beceresi, her şeyden çıkar elde etme düşüncesi yine bizde var. O kadar ileri gideriz ki kaldırımlardan dahi para kazanır hale geliriz.

Dünyanın hiçbir yerinde belki düşünülmeyen meslekler bizde vardır, çünkü her şeyden para kazanmaya o kadar kafa çalıştırmışız ki, meslekte yaratırız! Bakın değnekçilik bir meslek grubu oldu, o işten kaç kişi ekmek yiyor?

Ülkemizde çocuk çalıştırmak yasaktır ama her iş alanında çocuk görürsün! Sosyal sigorta kurumundan bağımsız o kadar çok çalışanımız var ki, kim çalışıyor kim çalışmıyor, kim emekli çalışan, kim ne bilinmiyor!

Bizler 3. dünya ülkesinin insanıyız, çünkü çağ atlama yapmaya çalışırken çağı yakalayamadık. O kadar geri kaldık ki, teknolojide dışa bağımlılık gittikçe arttı ve bağımlı birer kullanıcı olduk!

Tiner alan çocuklar her gün tiner almazsa nasıl çıldırır, bizde yeni teknoloji ürünleri alamadan hayat olmayacağını düşünüyoruz! Dünyada tüketici toplumlar kimler, elbette 3. dünya denen ülkeler, fakat onun içinden de homojen olmayan ayrılıklar var, teknoloji üretimine katılıp ama kendi markasını üretemeyen ülkelerde var. Çünkü marka üretimi yapabilmesi için bağımsız olması gerek, fakat o kadar bağlandık ki, tiner çeken çocuk gibi, hedefe ulaşmak için her türlü riski göze alıp tineri çekeriz!

Dikkat ederseniz, tiner çeken çocuğun dünyası çok dardır, o sadece tiner ile kendi koptuğu anı bilir, diğer dışarıdaki gelişmelerden haberi olamaz. Bu Marx’la aynı sokakta oturup da haberi olmayan 3. dünya aydını gibi. Bizler kendi dünyamıza o kadar çok dalmışız ki, dışarıdaki gelişmeleri anlamadan alıp kullanmaya çalışırız. Alınan düşünceler ve uygulamalar ise toplumumuza uymaz, bol gelir dar gelir.

Eskiden mahalle aralarında terziler vardı, koşulur onlara sağı solu düzeltilirdi aldığımız elbisenin. Üzerimize uydurmaya çalışırken terzinin mahareti de ortaya çıkar ve yeniden biçim verir. Aldığımız elbise artık aldığımız gibi değil, bize özgü ve terzinin birikimine uygun bir şey olur. Yasalarda uygundur 3. dünya ülkelerinde, çünkü o ülkelerde hukuk göstermelik olarak durur, birine devlet ceza vermek isterse, gider ağaya durumu söyler, o da cezalandırılacak kişiyi kendi köylüsünden seçer ve devlete teslim eder. Ağa suçluda olsa suçsuzdur! Bu işte mahalle terzisinin elbiseyi yeniden biçimlendirmesi gibidir! Hukuk devletinde her şey hukuka uygun yapılır, o yüzden 3. dünya ülkelerinde durmadan hukuk değiştirilir! Olmazsa birilerinin adamları el koyduğunda başka bir yerdeki kadehi havaya kaldırıp, aferin bizim çocuklar başardı diyerek keyif ile hemen yanındakini öper! Bu arada kol kola girip sarılmak ayrı bir heyecan vermiştir elbette!

Üniversitelerimiz bu kadeh kaldırıldıktan sonra yeniden biçimlendirildi, bir çatı altına toplandı. Çatı altına toplanırken ünlü bir ticaret adamını da başkan seçtiler. Eh parası olan iyi şeyler düşünür ve yapar! Ama almış olduğu mesleki kariyeri bir tercüme kitap olduğu göz ardı edilir, çünkü parası vardır ve yapacak çok şeyi vardır. Düşünüldüğü gibi yapar ve tüm üniversiteler birer ticari şirket gibi örgütler ve önemli olan para kazanmaktır. Parası olan bilimde yapar, teknolojide satın alır. Para kazanmak için hukuki bir düzenleme yapılır ve sosyal devletin getirmiş olduğu tahribatı da ortadan kaldırmak için liberal ekonomi politikası ortaya konur. Liberal ekonomi nedir, para için ne yaparsan mubahtır! O halde hukuk devletinde yaşandığına göre hukukta yeni politikaya uydurulur ve döner sermaye döne döne girer! Hizmet almak isteyenler artık parası kadar hizmet alacaktır. Bir de hizmet karşılığı fiyatlar belirlenir ve gelenden para istenir. Ülkemiz zengin değildir ama zenginleri vardır. Birkaç zengin hizmeti çok ucuz bulur ve Amerika’yı keşfederler. Bizimkilerde madem ucuz o zaman pahalandıralım derler ama bu seferde hizmet alan azalır. Az müşteri arzı karşılamaz, sosyal devlet anımsanır ve devletten hizmet karşılığı para alınmaya başlanır. O sıralarda dışarıda da hortumculuk yeni yeni ortaya çıkıyor, devlet kasası bugün kadar boşalmamıştı. Devlet üniversitelere istediğini verir ama bu seferde para kazanmaya ve kolay kazanmaya alışan üniversite yönetimi daha çok istemeye başlar. Her hizmeti paraya dönderirken hizmet veren eleman sayısını da unutmazlar ve dışarıdan aynı işi yapacak insan kiralamak daha ucuzdur. İşte bu durum ülkemizde yeni bir meslek doğmasına sebep oldu. Ucuza işçi çalıştıran temizlik firmaları! Sonra bu ucuza çalıştıran meslek grupları çoğalacaktır. Şu anda ne gibi hizmet isterseniz ucuza yapan bir firma bulunur. Kendi güvenliğini bile artık satın alır duruma düştün! Sosyal devlette ise bunlar hep devlet yapardı, yeni sistemde paran kadar güvenli ve sağlıklı yaşayabilirsin!

İşte bizim ülkemiz adını hakkıyla hak ediyor değil mi? Kim koymuşsa şu 3. dünya ülkesi adını bravo derim!...

7.10.2006
ismail cem özkan

Hiç yorum yok: