8 Ocak 2008 Salı

Adrenalin ve sakinlik!

Reklamlardaki hızlı konuşmalar ve bağırmalar benim sinirlerimi hoplatmaya yetiyor.

Amerikan patentli pazarlama firmalarının yapmış olduğu reklamlar benim sinirlerimi hoplatmakla kalmıyor, kanal kanal dolaşmamı da beraberinde getiriyor. Amerikan dilinin başka dile tercüme edildiği zaman hiç çekilmez bir ses tonu oluyor.

Bu reklamlar sayesinde bir şeyin farkına vardım. Amerikan kanallarını izlediğimde, özelikle haberlere baktığımda spikerin sanki acelesi varmış gibi her kelimeyi yutarak konuştuğunu gördüm. İngilizcenin sese getirmiş olduğu, bana göre garip ses düzeninde etkisi sonucu, Amerikan kanallarında haber izleyemez konuma geldim.

Aynı dilin İngiltere kaynaklı kanallardaki haberlere bakınca, daha sakinlik, daha anlaşılırlık gördüm. Acelesi yok, daha çok konuyu anlatma telaşının var olduğunu gördüm. Daha soğuk Amerikalılara göre ama daha sakin, hemen gaza gelecek gibi oturmuyor insan ekran karşısında!

Amerikan kanalı CNN'i bir izleyin, hemen sanki birazdan kavgaya tutuşacak biri havasına giriyorsunuz. Sanki aşağı mahallede bir arkadaşımız dayak yemekte, yardıma gelmiş bir arkadaşın heyecanlı konuşması gibi, acele acele ve kavgaya çağıran bir ses tonu var!

Amerika’daki yaşamın, nasıl insanda bu tip sendurumlar yarattığını düşünmeye başladım. Amerika’da sanırım çok yaygın olarak panik atak hastalığı vardır, çünkü insanı tetikleyecek o kadar şey var ki!
Sadece konuşmayı dinle, insan paniklenir!

Bir de televizyon ekranlarında her dakika çıkan pazarlamacıların çığırtkanlıkları!

Sokaklarda bağıran bizim seyyar satıcılar dahi daha sakin!

Pazaryerlerindeki çığırtkanlarımız bile daha sakin ve kışkırtıcı değil, bu reklamlardaki seslere göre.
Gözünü seveyim perşembe pazarını, İstanbul gider gitmez bir Perşembe pazarına gidip, eğer öpecek kadar alan bulabilirsem, öpeceğim toprağını!

Sanayi toplumu insanda hızlılığı ve işi yetiştirememe korkusunu getirdi. İnsan artık saatler ile yarışmıyor, saniyeler ile yarışmaya başladı.

O kadar hızlandı ki yaşam, işlerin azalacağına daha karmaşıklaştı, daha fazla oldu. Teknoloji insana huzur getireceğine paniği getirdi. Normal yürüyen, birbirlerine takılarak ve şakalaşan insanları sokakta görmez oldum. Her kişi bir yerlere koşuyor ve daha çok çalışıyor. Çalışmadığı anda da kuşağında mp3 çaları ile bir şeyleri dinliyor ve kendi kendine dans ediyor.

Düşünsenize, eskiden kendi kendine dans edene ne gözle bakılırdı?

Eskiden tek başına oynanan oyun var mıydı? Hep bir partnerin olurdu karşında. Ülkemizde arkadaş çoğu zaman hemcins olsa da sonuçta bir eşin oluyordu!

Şimdi öyle değil, oyun oynamak için kulağında bir mp3 çalar olması yeterli!

Tek başına dans et, yere kafanı koy dön! Kimse yadırgamıyor! Hatta toplu eğlence mekanlarına dahi artık insanlar tek başına gidip, pistte tek başına dans ediyor, gözlerine kapayarak, tek başın birasını içip, yine tek başına evine dönüyor!

Sabah akşam yaşadıklarını sanki yıllar önce yaşamış gibi, hiç bir şeyi anımsamadan yine o günlük koşturmaca içinde yok oluyor.

Ekran karşısına oturduğumda, dayanamıyorum şu pazarlamacıların sesine!

Beni kanal kanal dolaştırırken nasıl panik içinde bıraktıklarının farkında dahi değiller!

Amerika’da ve gelişen ülkelerde dikkat edin, hızlı konuşan insan ve hareket eden insanda nüfusa göre fazlalaşıyor!

Hızlanan insan ise doğadan ve kendisinden kopuyor. Kendisine yabancılaşan insan ise duyarsızlaşıyor ve doğadan kopuyor, yabancılaşan insan ise her türlü ahlak bozukluğu olması doğal!

Eskiden yadırgadığımız, hatta ayıpladığımız davranışlar normalleşiyor ve hatta kendimiz de yapar oluyoruz, farkına dahi varmadan!

Yalnızlaşan insan, hayatına yeni heyecanlar katmak için her türlü çılgınlığı yapar!

Her çılgınlık başka çılgınlıkları davet eder!

Son dönemde çocuk kaçırmaları ve çocuk tecavüzleri olayı tesadüfî olamasa gerek!

Adrenalin basıncının artırılması için ayağına ip bağlayıp kendini uçurumdan atanlar artık sıradanlaşır, hatta kendini de yapar bulabilirsin!

Bir küçük heyecan için her şey yapar insan, işte o zaman ne sosyal düzen kalır ne başka bir şey!
İş yaşantısı içinde ise bunların hiç birini göremezsin, hatta işi düzeninde küçük bir sapma kişiyi bunalıma sokar, intihara kadar sürükleyebilir!

Heyecan ve düzen!

Adrenalin ve sakinlik!

Zıtlar yaşamın bir parçası olur, bir anda diğerine sıçrar insan! Karakterler, davranışlar iç içe geçer!
Kişilik bozulması son duruma doğru beyaz atlara binmiş o iyi insanları buharlaştırır!

postmodern romanlar çoksatar, çünkü yaşam postmodern oluverir!

Amerikan kaynaklı pazarlama reklâmlarını izlerken, kendimden geçtiğimi ve sinilerimin oynadığını fark ettim!

26.03.2006
ismail cem özkan

Hiç yorum yok: