7 Ocak 2008 Pazartesi

alman devlet yönetimi üzerine hiç düşündünüz mü?

alman devlet yönetimi üzerine hiç düşündünüz mü?
çünkü türkiye tarihi içinde derin izler bırakan bu devlet bize ne kadar yabancı?
bana yabancı gelmiyor!
bir çok yönü ile bizim devletimize ne kadar çok benziyor!
almanya’da tüm toplum aslında örgütlüdür, bizde olmayan bir şey!
o kadar örgütlü ki, işsizler dahi örgütlü!
homoseksüeller, biseksüeller, işçiler, memurlar, polisler, öğretmenler, milletvekilleri, işverenler, gazeteciler.. aklınıza ne kadar grup geliyorsa hepsinin almanya’da bir örgütü var, bazıları sendika şeklinde, bazıları kulüpler ve dernekler şeklindedir. fakat her toplumsal grup burada örgütlüdür. her örgütlü insan başka bir örgüt içinde de yer alabilir. yani tek örgütlenme yetmemiş, başka örgütlenmeler içinde de kendini ifade edebilme özelikleri vardır.
bizde ise 12 eylül sonrası gelen örgüt öcüsü ve daha sonra liberal politika sonucunda sivil örgütlenme istenilen düzeyde olmamıştır.
almanya’da sokaklar, şehirler ve eyaletlerde siyasi veya kültürel örgütlenmeler içinde yer alabilir!
her şehri, köyü kendi şivesini geliştirmek için olanaklara sahiptir.
kendilerini başkalarından ayırmak için abartılı şekilde bazı özeliklerini öne çıkaran yerleşim birimleri dahi vardır.
bunda bayern eyaleti kendi özelliğini vurgulamak için eyalet girişlerinde bağımsız bayern'e hoş geldiniz tabelası dahi görebilirsiniz!
kendisine ait bir de tutucu bir partisi dahi vardır, şu anda hükümette temsil edilmektedirler.
bizde yerel bir özelik ortaya çıktın mı, bölücülük histerisine kapılınır!
ulus devlet sürecini henüz tamamlayamayanlarda bu tip histerilerin olması doğal!
almanya ulus devlet olma sürecini iki dünya savaşı ile iyicene kalın harflerle çizmiş ve çözmüştür. onca acıya karşın. tarih önünde hala suçludur.
bu kadar örgütlü toplum olmasını sağlayan devletin kurucusu bismark ailesine borçludur.
çünkü örgütlü toplumları kontrol edebilmek daha kolaydır.
anarşi olmaz orada!
beklenmeyen hareket genellikle olmaz!
devlet istediği kadar bireylerine özgürlük verir!
istediği zaman sokaklara döker, istediğinde evlere hapseder, istediğinde tasarruflu bir topluluk yaratır!
devlet kendini iyi idare edebilmesi için örgütlü topluluklara ihtiyaç vardır.
bunu son dönemde almanya bir kez daha gördüm.
almanya tarihinin en bunalımlı dönemlerinden birini yaşamaktadır. bu bunalımlı dönemden çıkabilmek için hükümet bir proje geliştirdi. bu proje çalışanlara büyük sorumluluk düşürdü, o sorumlulukta tasarruf ve özveri göstermesi istendi.
o yüzden örgütlü toplumlar alınan kararların olumsuzlu üzerine kafa yormadan, devletimizin ihtiyacı varsa elbette birey olarak destek veririz dediler.
sendikalar kazanılmış hakların tek tek yok edilirken sessiz kalmayı seçti.
çünkü devletin bekası için gerekli bu sessizlik!
alman telekom firması tarihinin en fazla karını bu sene içinde yaptı ve 35 bin işçisine çıkış veriyor!
global dünyada telekomun rekabet edebilmesi için işçiler özveride bulunuyorlar!
sessizce kimin çıkarılacağı konusunda pazarlık yapıyor sendikalar!
eskiden örgütlü olmayı savunurdum, şimdi bu konudaki düşüncemi değiştirdim!
fransaya bir bakıyorum, haklarının gittiğine inanan göçmen işçilerin çocukları sokakları işgal edebiliyor, üstelik örgütsüz olarak!
aynı şekilde almanya’ya bakıyorum, yok yok örgütlü olmayı hiç savunmuyorum artık!
örgütlü olan bireylerin kontrolü daha kolay!
örgütleyen kesmin siyasi tercihine göre davranan bir sürü görünümü sergiliyor insanlar!
türkiye’yi düşünüyorum; 12 eylül, bindiği ağacı kesen bir nasrettin hoca fıkrası gibi geliyor bana!

27.11.2005
ismail cem özkan

Hiç yorum yok: