10 Ocak 2008 Perşembe

Almanya’da kara, Türkiye’de beyaz Türk’üm!

Almanya’da kara, Türkiye’de beyaz Türk’üm!

İSMAİL CEM ÖZKAN - Türkiye’ye ne zaman gelsem mutlu oluyorum, çünkü burada normal boy standardına hemen kavuşuyorum, sokakta yürürken kendimi o kadar da küçük kalmış hissetmiyorum! Yaşam standardım burada beyaz Türklere uygun şekilde olurken, Almanya’da ‘en alttakilerden’ oluveriyorum.

Beyaz bir Türk dünyaya nasıl bakıyorsa, ülkemde olaylara o şekilde baktığımı hissettim, Almanya’da ise ‘en alttakiler’ nasıl bakıyorsa, hayata o şekilde baktığımı bu ülkeye gelince anladım. O yüzden iki ülkede yaşarken yaptığım yorumlara baktım, farkı hemen hissettim, burada daha kavgacı, daha sorunun can damarına dokunurken, Almanya’daki yorumlarımda sorunun kendisini tanımıyorum, fakat sonuç bölümü genelde daha karamsar olduğunu karşılaştırmalı okurken gördüm. Ya daha idealist yaklaşmışım ya da kafamdaki gerçekleri doğru kabul etmişim! Hayata buradan daha kendi bakış içimde objektif bakabildiğimi düşünüyorum, çünkü burada insan daha çok hayal kırıklıkları yaşıyor, çünkü beklentiler daha fazla oluyor! ‘En alttakiler’ olduğum ülkede ise hayal kırıklığı sorunum yok, çünkü beklentilerim zaten minimum düzeyinde olduğunu hissettim!

Ülkemizde bir seçim sonuçlandı ve sonuçları üzerine binlerce belki de milyonlarca cümle kuruldu. Bende bu cümle kuranlar arasında yer aldım. Sorunun özüne doğru yolculuk yaptım, kendi kendime düşünürken. Neden sol iktidara gelmek gibi bir hedefi olmadı? Eskiden nasıldı? Bu sorular kafamın içinde dolanırken, bazen yanıt gibi algıladığım sonuçlara ulaştım! Sorular doğru soruluyordu ama yanıtlar soruların almak istediği cevaba yakınlaşmıyordu, hep bir şeyler eksik kalıyordu. Eksik kalan yanıtlarımdan bir kaçını paylaşayım istedim.

Sol 12 Eylül öncesi kendisini devrimci örgütler olarak temsil etmişti. Ortanın solu kavramı ile CHP bir dönem sol kulvarda kendisine yer edinmiştir. Fakat sol düşünce gerçek anlamda kendisini ifade edebilmesi için başındaki 141 ve 142 ceza yasağından nasibini alması gerekliydi, ifade ettin mi hakkında davalar ve cezaevleri kendisini gösteriyordu. Fikirlere zincir vurulmak istenmiş, o yüzden düşünen kaç insan varsa cezaevleri kapısından içeriye girmiştir. Türk aydını okulunu cezaevlerinde açmıştır. Fakat o koşullarda dahi eksik bir şey vardı, bu eksikliği de 12 Eylül darbesi ile ortaya çıkmıştır! Evet, 12 Eylül faşist darbesi ‘anne bak kral çıplak!’ demiştir! Bu gerçek çok can acıtıcı olmuştur, fakat bir gerçek tam olarak ortada duruyordu! Sol iktidarı gerçek anlamda hedeflememişti!

Sol o güne kadar varlığını sivil faşistlere karşı can güvenliği için cephe ve direniş komiteleri kurarak göstermiştir. Küçük çaplı iktidar hedefine uygun bir iki deneme olmuş ama operasyonlar ile o denemeler başarıya tam ulaşamadan ve örnek olamadan ortadan kalkmıştır. Eğer sol iktidarı hedeflemiş olsaydı, 12 Eylül faşist darbesine karşı kitlesel direnişi örgütleyebilmiş olurdu! Varlık sebebi olan sivil faşistler ortadan kalkınca, kendileri de zaman içinde küçüldü ve yok olma noktasına geldiler. Cezaevleri duvarları arasına sıkışık bir durumda yaşadılar uzun bir süre! Üzerlerinden panzerler geçmiştir! Bu korku, toplumu derinden etkileyen ve geleceği belirleyen bir durum olarak yaşam gerçekliğimiz içinde durdu. Bu etkilenme sadece sol cepheden değil, İslamcı cepheden de yaşandığını 28 Şubat günü Ankara Sincan’dan geçen panzerler ile ortaya çıkmıştır! Korku toplumun en küçük birimine kadar işlemiştir! Korku her an ortaya çıkıp tüm toplumu kucaklayabilmektedir, o durumda toplum bir anda gerilmekte ve bir anda yeni çatışmaları tetikleyecek konuma gelmektedir!

Sol tarihi içinde iktidarı hedeflemediği için bugünkü dağınıklığı yaşamaktadır, çünkü iktidarı hedeflemek demek bugün yaşanan sorunlara somut çözüm önerileri ortaya koyması anlamına gelmektedir. Sol muhalefet görevini hep yapmıştır, muhalefeti sevmeyen iktidar tarafından da her zaman ezilmiştir. Bugün yaşanan gerçekliğimiz tanımlamıyor mu? Eğer sol güç olabileceğine inanılsaydı, kitleselleşme kaçınılmaz olurdu diye düşünüyorum.

12 Eylül öncesi devleti korumak ile kendilerini sorumlu görenler, darbe sonrası sol ile birlikte ezilip, cezaevleri içine sıkıştıklarında bir gerçek ile karşılaşmışlardı. Gerektiğinde oyundan hemen alınan ve gerektiğinde suçları üzerine yıkılan ve cezalandırılan bir kesim olmuşlardı! Düşünceleri iktidarda olan, fakat kendileri duvarlar arasına sıkışmış durumdaydılar. Zaman içinde bir bölümü devleti koruma görevinden çok mafya içinde ilişkiler içinde yer almaya başlamışlardı. Sadece Çatlı gibi kişiler ile sınırlı olmadığı son operasyonlarla daha da ortaya çıkmış durumdadır. Bu mafya ilişkisine girmek sadece onlara özgü değildir, idealini ve gelecek perspektifini sadece kişisel çıkar ve ekonomik büyüme olarak kabul eden her kişi içinde geçerlidir. Geçmiş artık önemli değildir, önemli olan parası olan bir güç olmak! Mafya ilişkisi içinde sadece sağ, sol ve İslamcı ayrımı yapmanın anlamı olmadığını düşünüyorum, geçmişte çatışanlar aynı gemide ya da Mercedes arabada buluşabiliyorlardı! Sağ faşist hareket artık sokaklara çıkıp devleti koruyan sivil güç olma görevini bırakmıştır. Ölen güvenlik görevlilerin cenazelerine sahip çıkan ama onlar ile birlikte cephede çatışmaya girmeyen bir anlayışa sahip oldular! Öfkelerini cenazeler ile sınırladılar! Bu durumda sokakta tehdit edebilecekleri kesimde olmadığı için karşılarına başka güçte çıkmadı!

Sağ partiler çok oy alırken, sol sandıktan hiç çıkmadı gibi bir şey! Bir tek milletvekili bağımsız olarak parlamentoya gönderebildi! 12 Eylül öncesi dengeler ortadan kalkmış durumdadır. Solun 12 Eylül öncesi varlık sebebi olan sivil faşist hareket sokakta değildir, o yüzden halk ile kucaklaşamaz duruma düşmüştür, çünkü sol kendisini anlatırken çok ayrıntıya girip, teorik olarak halkın anlamadığı dilden uzun uzun yazılarla dergilerinde anlatmaya devam ediyor. Solun gündemi ile yaşamın gündemi uyuşsa da dili tutmuyordu, çünkü sokakta artık İngilizce karışım ve aksanı garip bir dil konuşuluyordu! İktidar hedefi net olarak ortaya koyan, gelecek perspektifini iyi çizen ve tanımlayan sol halkı kucaklayacağına ve iktidara hemen olmasa da uzun vadede gelebileceğine inanıyorum. Bu durumda sivil faşist harekatın sokakta örgütlenmesine karşı tepki olarak kendisini koymasına gerek yoktur. Sol bir tepki harekatı değil, iktidarı hedefleyen ve kendi programını hayata geçirmek için mücadele eden bir konuma gelir!

6 Ağustos 2007

Hiç yorum yok: