8 Ocak 2008 Salı

Ben bu senaryolara hayat veren senaryo yazarlarını hep merak etmişimdir.

Sudan’da keçi ile cinsel ilişkiye giren birine, keçi ile evlendirmesine yerel mahkeme karar almış. Bir de tecavüzcüden üstüne başlık parası almış keçinin sahibi!
***
Amerika’ya göçmen olarak gitmiş bir Türk ailesi, oğlunu askere göndermemek için 'Kurtlar Vadisi' adı altında çekilen filmi izleteceğini basına söylemiş!
Kurtlar Vadisini izleyen çocuk ben Rambo değil, mafya olacağım derse ne olacak?
***
Kadınların büyük kesiminde görülen idrar kaçırma olayını, kendilerine sakladıklarını bir araştırma sonucunda öğenmiş durumdayım! Çocuklarımıza kızım ya da oğlum altına kaçırma bak öcüler gelir diye anlamsız korkutmaklardan vazgeçip, bunun tıbbi bir çözümü olduğunu da uzun yıllardır biliyoruz! Demek ki, anne ve anne adayları kendilerine söylemiyorlar bu gerçeği! Doktora gidip bu sorunundan bir an önce kurtulup, daha sağlıklı bir ortamda yaşamaya devam edeceğini!
***
Bir çocuk geçmişte yaşadığı tecavüz olayını hala üstünden atamamış ama tecavüz edenler dışarıda özgürlüklerini yaşmaya devam ediyor!
***
sol kendi gündemini belirlemek için hem İstanbul’da hem de İzmir’de farklı zeminlerde toplantılar yapılmış!
İstanbul’da yapılan toplantı sanırım küçük olsun benden olsun toplantısıydı!
***
Almanya içlerine doğru yayılan kuş gribi ise burada gazetenin ilk sayfalarında ki yerini korumaya devam ediyor.
Ren ırmağı boyunca devam eden karnaval ise, eskiye göre katılımın az olduğu, harcamaların daha çok sokağa taştığı bir görünüm sergiliyor. Eski karnavallarda restoranlarda ve cafelerde yer bulunmazken, şimdi sadece birahaneler önünde kuyruklar oluyor!
Bir iki bira ile gününü geçirmeye çalışıyor karnavalcılar!
Sokaklar eskisine göre daha sönük ama eğlence bir turizm sektörü olmaya devam ediyor!
***
Almanya’da fakirlik artmakta, nüfusun % 13 'ü fakirlik sınırının altında yaşamaya çalışıyor, gıda tüketimi kişi başına azalmaya devam etmekte ve 2. dünya savaşından sonraki en kötü yıllarını, yapılan reformlardan sonra yaşamaya devam etmektedir. Reformlar topluma refah yerine sıkıntı getirmiş durumdadır. Bu durum ne kadar devam eder bilemiyorum ama Alman halkı da tıpkı Türk halkı gibi elindekilerine şükretmesini bilir!
Önce devlet kavramı burada her şeyin üstündedir. Devletin devamı için her türlü özveri göstermeye alışıktır Alman halkı!
***
Almanya’da, alman gizli servisi BND tartışmaları geçmiş hızını yavaşlatsa da devam etmektedir. Meclis araştırmasını engellemeye çalışan Sosyal Demokrat ve Hıristiyan Demokrat iktidarının yanında yer alan Yeşiller partisi bir an önce bu dosyanın üstünün kapatılmasını can-ı gönülden beklemektedir.

Bu tartışmaların tarihine kısaca bir göz atalım, neden bu gizli servis gündeme geldi?
Irak sınırları içinde bir alman arkeolog kaçırıldı, onun kurtarılması için İslami örgütlere yüklüce bir para verildi. Bu paranın bir bölümü kaçırılan arkeologun üstünden çıktı. Ve bu arkeologun ırak'ta sadece mesleğini yapmak amacıyla bulunmadığını, gizli servis içinde çalışmalar yaptığı ortaya çıktı. Bu arada alman gizli servisi amerikan gizli servisi CIA içinde istihbarat çalışmaları yaptığını ve bunu uzun bir süredir yaptığı ortaya çıktı. İşte ipler burada koptu, çünkü sosyal demokrat ve yeşiller iktidarı yani popüler söylemi ile Schröder ve Fischer hükümeti, ırak'ın işgaline karşı dünya kamuoyunu ayağa kaldırmışlardı, hatta Avrupa da amerikan karşıtı bir cephe kurmuşlardı. Fakat madalyonun öteki tarafında ise, başka işler yaptığı yıllar içinde ortaya çıktı.
Şimdi bir düşünelim, bu alman istihbarat birimini kim kurdu?
İkinci dünya savaşı sonrası CIA kendisi gibi bir yapılanmayı Almanya’da kurmuştur. Zaten bu istihbarat birimi Amerikalıların denetimi içinde kurulduğu için, onlar tarafından zaten kontrol edilmeye devam etmektedir. Bu birimin Irak işgali sırasında Amerikalılara yardım etmesi kadar doğal ne olabilir?
Hükümetin ne karar aldığı, burada önemi yoktur, çünkü aynı zaman içine Almanya’daki amerikan üstlerinden kalkan uçaklar Irak'ı bombalayıp geri dönmüşlerdir. Hatta orada yaralanan askerler Almanya’da ki hastaneler de tedavi edilmişlerdi. Her ne kadar Almanya savaş dışında duruyor gözükmüş olsa da, savaşın içindeydi. Hükümete rağmen istihbarat birimi elbette başkası için çalışması düşünülemez!
Hükümetin bilgisi dahilinde olan bu istihbarat çalışmaları madalyonun öteki tarafını oluşturmaktadır.
Peki sonuçta elimizde ne kalıyor?
Schröder ve Fischer hükümetinin bazı bakanları ve milletvekilleri bu hükümet ettikleri süre içinde haksız kazanç elde ettikleri de ortada!
Vokswagen fabrikasından bir çok milletvekili danışmanlık adı altında maaş aldıkları ortada.. Bunun üstü kapatılmıştır.
Schröder kendi kişisel servetini akıl alamayacak kadar büyütmüş konumdadır.
Fischer kendinden çok küçük yaştaki bir sekreteri ile evlenmiş, daha lüks bir yaşam içinde dünyanın herhangi bir yerinde kendisine ait villasında yaşmaya devam etmektedir.
Geride kalanlar ise, geçmişin bu kirli yüzünü örtmek için uğraşmaya devam etmekteler, hem de en büyük rakipleri Hıristiyan Demokrat partileri yanlarına alarak!
Kuş gribi Almanya’nın içlerine doğru yayılmaya devam ediyor, yaşam kalitesi gün geçtikçe düşmeye devam etmektedir.
Toplum kontrolünden dışında olan sistemlerde ise her türlü olay yaşamak ise olağan bir durumdur.
Toplumun yeniden temizlenmesi için ise, kazanılması gereken kaybedilmiş bir çok cephesi olduğu unutulmamalıdır. İnsanlık kazanmış olduğu tüm o güzel değerlerin büyük bir bölümünü son on yıl içinde kaybetmiştir!
şimdi neyi kaybettiğinin farkına varmaya çalışıyor, günlük koşturmacalar arasında..

bugün gazetelere şöyle bir baktım! Yukarıdaki tablo ile karşılaştım..

Irak’ta cami bombalamalar hala devam etmekte, bu konuda İslam’ı kesim hala sessizliğini korumaya devam etmektedir. Demek ki peygamberlerinin karikatürüne kızanlar camileri o kadar kutsal görmüyorlar. Demek resim daha kutsal bir kavrammış demeden kendimi alamıyorum.
Kimlerin neye ne zaman kızacağına ve protesto edeceğine demek ki, birilerinin işaret vermesi gerekliymiş!
Bu başlama düdüğünü çalan kişiyi merak etmiyor değilim!
Acaba bir oyun başlarken kim düdüğü çalıyor, kim sahneliyor, yönetmen kim, kim yazıyor bu senaryoları.
Bakın oyuncuları hiç merak etmiyorum, ben hep sahnede olmayanları arıyorum.
Sahneye biliyorum ki, her oyun bittiğinde oyuncular ile çıkar yönetmen, ama yazarı hiçbir zaman görmeyiz sahnede!
Ben bu senaryolara hayat veren senaryo yazarlarını hep merak etmişimdir.

26.02.2006
ismail cem özkan

Hiç yorum yok: