10 Ocak 2008 Perşembe

Benim kuşağımdan…

Benim kuşağımdan…

İSMAİL CEM ÖZKAN - Bizim kuşak üzerine birkaç yazı yazdım ama hiç mi olumlu yönü yok diye düşünebilirsiniz. Elbette bizim kuşağın tattığı olumluluklarda oldu. Hepten kötü oldu demek yaşama insafsızlık olur, çünkü olumlu ile olumsuzun kucak kucağa olduğu alan yaşamdır!

Bizim kuşak domatesin tadını bilir, henüz bu kadar kimyasal tarım yaygınlaşmadığı dönemlerdi. Henüz modern tarım olarak önümüze konan ve tüketime yönelik tarımın sanayileşmemiş halinde domateslerin kendisine has kokuları ve çekirdekleri olurdu. Şimdilerde çekirdeksiz ve kokusuz domates tüketir olduk. O çekirdeksiz domateslerde nereden çıktı diye sorabilirsiniz, eh onu da ekonominin koşulu olarak düşünün, sürekli bağımlılık!

Bizim kuşak sadece domatesin tadını mı bilir? Elbette hayır, salatalık da ayrı kokardı, ben ye diye bağıran bir koku yayılırdı. Seralarda üretilmezdi, büyük çiftliklerde sebzeler meyveler oluşmazdı. Emek gücü ve tecrübeye dayalıydı tarım eskiden! Eski dediğimde benim kuşağımın gençliğine denk vurur!

Hiç yumurtanın çift sarılısını ve farklı tadını tattınız mı? Benim kuşak çocukluğunda köylerde tatardı! Köyde en çok sevdiğim tereyağ içine kırılmış ve köpük köpük olmuş sahanda yumurta! İçine de eğer istenirse kızartırken yufka atılırdı. Her köye gidişimde yufka eşliğindeki bu şölene kavuşurdum! Bizim kuşağın üniversite kapılarında bu kadar çile ile baş etmezi beklenmezdi! Yeni yeni konuyordu, sınav sistemi. Siyasetin tamamı ile yasaklandığı, iki kişinin bir arada yürümesi yasaklandığı dönemde, spora ilginin artması tesadüfi değildi. Liselerde başlayan ve tüm topluma yayılan çay partileri ve ilk cinsel özgürlük deneylerinin yaşanması bu döneme özgüdür! Flört günlük yaşantımıza biraz hoyratça giriyordu ama bugünkü gibi çabuk eş değiştirme aracı henüz olmamıştı.

80’li yıllar kendine ait müziği ile günlük yaşantımıza girmiş, arabesk ve çocuk sanatçılar yaşantımızın vazgeçilmezi olmuşlardı. Kültür merkezleri altında kurulan yerler baskıya karşı bir direniş alanları olmuş ve sanat ile direnir olunmuştu. Direkt söylenemiyordu ama dolaylı anlatım gelişmişti, imgeler günlük yaşantımızı anlatan birer dil olmuştu! Mizahın en güçlü sesi ile tanıştı benim kuşak. Mizah gazetesi dahi çıkarıldı, günlük olarak! Henüz mizah o dönem siyaset ile ilgileniyordu, bugünkü gibi apolitik ve seks ile yoğrulmamıştı!

Kuşağımız yaşamın karanlık dehlizlerinde kaybedildi ama güzel şeylerde yaşadı!

04. Eylül 2007

Hiç yorum yok: