12 Ocak 2008 Cumartesi

Bir su damlası olduğumuzu düşünelim!

Bir su damlası olduğumuzu düşünelim bu büyük evrende. Bir su damlası ne yapabilir ki? Düşer ve kısa zamanda yok olur gider! Ne zaman doğdu, ne zaman yok oldu?
Bir su damlası yanına birkaç tane daha damla alabilse, o zaman düştüğü yerde hissedilir! Fakat etkisi yine olmaz! Güneşin gökyüzünde ihtişamı ile dururken başımıza birkaç tane su damlasa hisseder miyiz?
Binlercesi yan yana gelip, yağmur bulutları içine oturmuş olsa ne olur? Yağmur bulutlarının büyüklüğüne bağlı olarak etki eder!
Bir su damlacığının özlemi nedir?
Denize ulaşmak, yani kendisi gibi milyonlarcası ile buluşmak ve o buluştuğu anı doyasıya bir bayram havasında yaşamak ister!
Bizler gibi bozkırlarda kuru toprağın üzerinde dolaşan damlalar için denize ulaşmak kolay mıdır?
Önümüzde milyonlarca engel var! Öyle kolay kolay ulaşılamaz denize!
Bir su damlacığı şu şekilde bir çağrı yapsa ve binlerce damlada duysa ne olur?
“Bütün evrenin damlaları birleşin!”
Bu sese kulak vermekle kalmayıp, milyonlarcası yan yana gelse ve yağmur bulutlarının içine otursa ne olur?
İnsan için felaket olur, değil mi?
Doğa kendisini yeniler, döngüsü kendisince düzenlidir, herhangi bir dengesizlikte önceleri deprem gibi sallanır ama zaman içinde yeni dengesine kavuşur! Bir boğanın baş sallaması gibidir! (orta çağ düşüncesinde öyle değil miydi?) Boğanın boynuzlarında dünya!
Milyonlarca damla denize ve okyanusa kavuşmak için yer küredeki toprak ile ilk buluştuğunda milyonlarcası ilk anda buharlaşıp gökyüzüne doğru çıkacaktır. Yeryüzünden gökyüzüne çıkarken toprağı da yanlarına alacaktır! Toprak kokusunu sever misiniz?
Toprağın sahipleri yeryüzü ile buluşan su damlalarından faydalanabilmek için çeşitli setler ve barajlar kurmuştur! Çünkü tek damla bir başına bir şey ifade etmez ama milyonlarcası yan yana geldiğinde müthiş bir enerji kaynağı olurlar! Yaşamdır su damlası!
İnsan tecrübeleri ile suyu kontrol eder ve kontrollü enerjisini kullanır! Fakat aşırı gelen su karşısında ise çaresiz kalır, kontrol dışına çıkar! Su önüne ne gelirse gelsin dinlemez, denize ulaşmak için çığlık atmıştır! Çığlığa denizden de yanıt gecikmez, yönünü belirtir!
Bu güce ulaşmak kolay değildir, bir ulaşmaya görsün, bak neler anlatır! Önündeki engelleri aşarken nasıl neşeli türküler söyler, çağlamıştır artık, tutabilene aşk olsun!
Bir de yeteri kadar güce ulaşmammışlarsa, diğerlerini beklemeden toprak ile buluşmuşlarsa ve üstelik toprak kum olduğunu düşünsen! Güneş altında toprak tuza dönüşmüşse ve oraya düşmüşse damla!
Her kalkışmanın sonu zafer olmaz!
Nasıl olsa buhar olacağım, sonra yeniden damla olacağım demekle de olmuyor, çünkü her buhar olduğunda daha tecrübeli, daha bilinçlidir! Damlaların akılları olmaz demeyin, çünkü bir araya geldiğinde nasıl hareket ettiklerini bir izleyin. Hiçbir damla diğerini yok etmeden, bir düzen içinde hareket eder! Kaynaşırlar ama özeliklerini de korurlar! Damla damla olarak kalır! Sadece kol kola olurlar! O zaman damlaya su deriz!
Ülkemizin toprakları her açıdan çölleşiyor. Bizler de birer damla gibiyiz. Yan yana gelmediğimiz sürece, ortak hedefler ortaya koymadığımı z sürece, çöle düşen damla gibi olmaya devam edeceğiz. Çöle değen damla, anında buharlaşır! Günümüzde de buharlaşan birçok insan görür oldum, ülkemiz toprakları üzerinde! Her kalıba giren, her türlü elbiseyi deneyen, biçimsiz ve omurgasız halde dolaşan ama geçmişte aldığı bir kimlik ile kendisini de tarif etmekten çekinmeyen su damlaları ile karşılaşmaktayım! Yaşam bir damlaya bile bir şeyler anlatıyor, acaba yaşam bize ne anlatmakta? Anlayanınız var mı?
5 Ekim 2007

Hiç yorum yok: