10 Ocak 2008 Perşembe

Cumhurbaşkanlığı seçimi ne oldu?

Cumhurbaşkanlığı seçimi ne oldu?

Sonunda karar verildi, eğer demokrasi oyunumuz yolunda giderse önümüze seçim sonrası bir sandık daha gelecek! Cumhurbaşkanını halk mı seçsin, meclis içindeki seçilmişler mi?

Kim seçerse seçsin, sonuçta cumhurbaşkanını parti liderleri belirleyecektir. Şu anda vekillerimizi sanki biz seçiyormuşuz gibi bir aldatmaca yaşamaktayız, kim kendi seçim yerindeki parti adayını tanıyor? Parti merkezinin atamışları bölgemizde aday olmuş, onlardan hangisini seçiyoruz? Oy pusulalarında seçtiğimiz aday değil partidir. Doğal olarak parti demek, bizim demokrasimizde parti başkanı demektir. Biz parti başkanlarının arasından birini seçiyoruz ve ülkeyi yönetmek için dört yıllığına onay vermiş oluyoruz. Parti başkanları iktidara geldikten sonra yapacakları bir perspektifleri yoktur, onlar var olan politikayı kendi çıkarları yönünde kullanması olarak görmekteyiz. Burada kritik bir kelime var, kendi çıkarı nedir? Kişisel çıkarı ve parti çıkarı anlaşılmalıdır. Partiyi destekleyen özel teşebbüsün ihtiyaçları yönünde devlet ihalesi verilmesi ile kendisini destekleyen sermaye grubunu diyet olarak ödemesidir! Eğer seçilemezse ne olur, eh sermaye sahibi bir kumar oynamış ve kaybetmiş olur diye düşünebilirsiniz! hayır! Hiçbir şekilde kaybetmez, çünkü muhalif partisini desteklese dahi, sonuçta ihaleler hep iktidarı destekleyenlere gitmez, muhalefeti destekleyene de gider ki, bu sayede birbirinin açığını kamuoyunda açıklayamazlar. İhaleler yasalara uygun yağılır, üstelik duyurulur ama hangi gazetede duyurulduğu önemlidir, çünkü kimsenin okumadığı gazeteler vardır, yerel olarak yayın yapan ve devlet belli bir reklam vererek o yerel basın desteklenir.

Demokrasi seçme üzerine oturmuştur, fakat bizim demokrasimiz başkanların seçme özgürlüğü ile sınırlıdır, biraz sponsor firmalarda adayların başkanların beyinin de oluşmasına katkı sunar! Antik yunan demokrasisi gibi bir durum! Çağdaş demokrasi!

Çağdaş görünüm sergileyen demokrasimiz cumhurbaşkanını halka mı seçtirsin, meclise mi seçtirsin yol ayırımına gelmiş dayanmış durumdadır. Cumhurbaşkanlığı seçimi cumhuriyetimizin içinde hep demokrasi sınavı gibi olmuştur. Hatta bir darbemizi bile bu seçimler neden olmuştur. Bugünkü seçim sandıkları da bu seçim üzerine önümüze gelmiştir. Demek ki, cumhurbaşkanlığı seçimi bizim demokrasi tarihimiz için çok önemli!

Cumhurbaşkanlığı makamı sembolik bir özelik sergilerdi, fakat işlevsel olarak sembolik olmadığı günlük yaşantımızı çok yakından ilgilendiren değişimleri de etkilemiştir. Büyük ekonomik kriz ve ABD destekli Derviş bile bu krizlerin sonucunda gelmiş ve bize IMF politikasının elbisesini hiç itiraz göstermeden giydirmiştir. Bugün geldiğimiz nokta bir yol ayrımını da beraber getirmiştir. Halk mı, meclis mi?

Benim bakış açımdan halkın ya da meclisin seçmesi o kadar önemli değil, fakat bazı matematik hesapları yüzünden meclis birkaç defa tıkanmıştır, o yüzden halkın seçmesi daha tutarlı geliyor, fakat biliyoruz ki, her seçim sonunda seçimde kullanılan oy pusulaları çöplerde bulunduğu için ne kadar sağlıklı bir seçim olacağı tartışma yaratacaktır. Halk beni seçti diyerek yasalarda olmayan yetkiyi kendisinde gören biri cumhurbaşkanı olursa, üstelik bunu uygulamaya kalkarsa ne olacak? Çünkü biz başkanlık ya da yarı başkanlık gibi bir demokrasi geleneğimiz yok, buna uygun yasalarımız yok! Bu durumda tüm yaslarımızın baştan sona değişmesi demektir ki, onu yapacak bir meclis oluşur mu? Çünkü bizde demokrasi anlayışı olarak uzlaşma kültürü yok, aksine cephe kültürü vardır. Her konuda bizler hemen cepheler kurar, karşılıklı silah çekecek konuma gelebiliriz! Nasıl olacak bu yasaların değişmesi?

Bu seçimde öncelikli konulardan biri seçim yasası ve anayasanın yeniden yazılması olması gerekliydi, fakat bu iki konuda tartışılma dahi yapılmıyor, bizim gündemimiz ip ve sınırın ötesine gidelim mi? Elbette turistlik olmayacağı için ne ip ile hamak kurulur, nede güneş altında güneşlenme tartışmalarıdır!.. (popüler söylem ile; sen anladın onu!)

Seçim sonrası en fazla tartışacağımız konu bugünden anayasa mahkemesi açıkladığı bir karar ile ortaya çıkmış durumdadır. İlk defa bir mahkeme kararları bu kadar tartışır oldu! Demektir ki, bu anayasa hiçbir soruya yeterli cevap veremiyor, çünkü alınan kararlar hep siyasi sonucu tartışır konumdadır.

İSMAİL CEM ÖZKAN
6 Temmuz 2007

Hiç yorum yok: