10 Ocak 2008 Perşembe

Dumanlar kuşattı!

Dumanlar kuşattı!

İSMAİL CEM ÖZKAN - İzmir’de evden bakıyorum, gökyüzüne yükselen çam ağaçlarını içine alan alevlerin bıraktığı izlere.

İzmir çevresi yangın gölü, Manisa köyleri alevler arasında, can telaşı için çığlıklarını gökyüzüne bırakıyor! Börtü böcek ve cırcır böcekleri seslerini tüm evrene duyurabilmek için yükseltmişler. Cırcır böcekleri sıcaklığa göre sesinin içindeki dalgaları azaltırmış, sıcaklar arttıkça dakika içindeki ses dalgası da kısalırmış. Daha kısa zaman içinde daha çok ve güçlü sesi çıkarmış. Yangın arasında kalan cırcır böceğin sensi duyan var mı? O kadar yüksek ses çıkarırmış ki, çatlarmış! Yangına teslim olmadan ölürmüş! Alevler arasında yok olan bedeni. Orman tüm canlılığı ile alevler arasında, kaçabilen kurtuluyor, alevi gören ise alevin çekici gücüne kapılıp yok oluyor! Ormanın sesi İzmir semalarında! Gri bir bulut gibi şehrin üzerine çökmüş, şehre orman kurumu yağıyor! İçinde tavşan, cırcır böceği, kanatlı hayvanlar, evcil hayvanlar köy evleri.

Manisa’nın külü İzmir üzerinde. İzmir birden fazla yangın atlatmış bir şehir. Bilir oradaki acıyı ama içinde yaşayanlar yangını sadece kitaplarda yanlış olarak okumuştur. Kaçan yunan askerleri yaktı diyerek uydurma bir makaleye inanır yeni kuşak, şehir ise gerçeğini hep içinde saklamıştır. Alsancak, Konak, Basmahane… Semtler içinde geçmişin izlerini gizli gizli saklamaya devam eder. Manisa köyleri yanmakta üç gün, en iyi anlayan şehir İzmir’dir!

Evimizin hemen yanında başlayan ormana bakıyorum, dağın arkasında yangın dumanı. Manisa yangınından bağımsız bir şekilde başlamış. O tarafta da yangın söndürme uçakları su taşımakta. İzmir çevresi zaman içinde yana yana çölleşmiş, çöllerin ortasında ise yazlık binalar dikilmiş! İzmir’den seferi hisar yönüne doğru arabayla bir gidin, yanmış orman alanlarının yerinde yazlıklar görürsünüz. Üstelik deniz görmeyen yamaçlarda! Seferihisar’dan Kuşadası’na doğru yola çıkın aynı manzaraları orada görürsünüz, hoyratça bir yağma ve bilinçsiz yapılanma. Deniz kumu ile yapılmış binalar! İçler boş, satılık yazlıklar cennetidir!

Orman yanıyor, o kadar çok yanmaya devam ediyor ki, çölleşme yolunda en büyük tahribatı bizler yapmaya devam ediyoruz. Yanan yerleri oturuma açan hükümetlerin hepsi suçludur ama kimse onları yargılamaz, onlar vatanseverlikte en öndedirler! Bir çakıl taşı dahi vermezler ama ormanları yakmakta üstlerine düşen görevi en iyi şekilde orman arazisini orman arazisi konumundan çıkararak vermiştir. Bu suçu her hükümet işlemiştir! İşlemeyen var mı? Olsaydı belki biraz da orman bu kadar hoyratça yakılmazdı! Ormanı ateşe veren kadar, o alanları oturuma açanda suçudur! Bizde görünen suçlu eğer yakalandıysa yargılanır ve iyi niyetten dolay en düşük cezayı alır ve yeniden vatan kahramanı gibi toplum içinde dolanır! Ya görünmeyen suçlular, onlar da o alanlara binalar yaparak halkın ev ihtiyacını giderirler! Onlara o olanağı sağlayan bürokrasi ise, bürokratları ne yapacağını bilir, bürokrat maaşı ile otomobil alır, ev alır! Çocuğunun geleceği içindir her şey! Bürokrata o cesareti ve olanağı veren siyasi sorumluluk sahipleri ne yapar? Onlar hakkında hiç dava açılmaz, paralarına para katmışlardır, her seçim döneminde yeniden milletvekili olmak için doğru yerden aday olmak için her türlü harcamadan kaçınmazlar! Hangi hükümet, sen şu kararın ile yanlış yaptın, oraları bak orman arazisinden çıkardın ama sonuçta kimler kazandı diye sormaz! Bir karar ve sonucu hiç sorgulanmaz, verilen olanaktan maksimum yararlanmak için yeni alanlar açılmaktan da geri durulmaz!

Manisa yangınına bakıyorum, İzmir üzerine düşen yangın külleri arasında…

15 Ağu. 07

Hiç yorum yok: