6 Ocak 2008 Pazar

Günlerden bugün Pazar

Günlerden bugün Pazar, hiçbir şey yok, sessizlik hâkim. Odamda ben ve çalan bir radyo, yalnızlık doldurmuş odamı yine, dışarıda rüzgâr, içeride ben. Rüzgârın sesi duyulmuyor; dışarıda ağaç yapraklarının teker teker yere düştüğünü görüyorum. Ben günleri teker teker deviriyorum, odamda ben ve yalnızlığımın sesi.

Dışarıda yapraklar yeryüzünü kaplarken, odamı da radyonun sesi kaplıyor, dışarıdan haber veriyor. Radyonun sesi beni alıp geçmişe götürdü.

Geçmiş ne anlamsız gelir bazen, bazen ise en olunmayacak yerde karşına çıkar ve dikilir. Kurtulmak istersin, hayır o senin peşindedir, artık kurtulamazın.

Bir yıl daha devriliyor takvimlerden, yine birbirini izleyen yıllar devam ediyor. Her sene alınan takvim yaprakları, bak şimdi ne kadar temiz ve ben alıcı, ama ya giden, benimle birlikte yaşlanan yapraklar, onların ömürleri ne kadar kısa; on iki ayda hepsini koparıp attım. Dışarıda rüzgârın kopardığı yapraklara takılıyor gözüm; acaba beni de biri koparıp atacak mı?

Bu yıl da uzakta kaldı. Eski günlerden, gün geçtikçe uzaklaşıyorum. İstemiyorum, hayır! Hayır, gitmeyin, ben sizinle yaşıyorum; giderseniz, nasıl ayakta kalabilirim? Gitmeyin!

Odamı yalnızlık doldurdu; dışarıda rüzgâr, yaprakları tek tek koparmaya devam ediyor! Yeryüzünü yapraklar kuşatmış, sarı ve kırmızı…

Odamda rüzgâr yok, sesi de yok, ama radyonun sesi kuşatmış beni, dışarıdan haber veriyor. Ben ve radyo; radyoya bakıyorum, pencerem acaba radyo mu olmuş?

Dışarıdan haber veriyor, görmüyorum dışarıyı, ama seslerle algılamaya çalışıyorum. Günlerden bugün Pazar, İstanbul’daki patlamayı konuşuyorlar hâlâ. Şanslıydım, uzaktaydım…

Oradaki sokağı da sessizlik kaplamıştır şimdi, tıpkı benim odam gibi. O sokağı rüzgârın sesi doldurmuş; pencereden dışarıyı seyrediyorum, duymuyorum rüzgârın sesini, ama düşen yaprakları izliyorum, teker teker düşüyorlar yeryüzüne doğru.

Bir bomba düşüyor, herhangi bir yere, kalbim her an parçalanıyor, parçalarım sarmış odamı, her bir yerde benden bir parça duruyor. Dışarıda rüzgâr, odamda ben, yalnızlığımla baş başayım.

Rüzgâr, oda, radyo ve ben... Günlerden Pazar, sessizlik her yeri kaplamış... Takvim yapraklarından son yaprağa bakıyorum, elimde bir tanesi kalmış, onu da koparacağım ve ömrümden bir yıl daha atacağım...

Yeryüzünü yapraklar kaplamış, odamı geçmişim... Yalnızlığım odamı doldurmuş, sessizce beni seyrediyor. Sessizlik içinde radyoyu dinliyorum.

16 Kasım 2003 Köln

Hiç yorum yok: