12 Ocak 2008 Cumartesi

Günümüzde kitle örgütlerinde dernekçilik!

Günümüzde kitle örgütlerinde dernekçilik!

Bugün İzmir 78’liler derneğinin toplantısına katıldım, orada aklıma gelenleri sizin ile paylaşmak istedim.

Dernekler günümüzde sivil toplum örgütleri görevini görmeye devam ediyorlar, fakat 12 Eylül silindirinden sonra toplum katmanlarındaki düşünce yapısının değişimi sonucu eskisi gibi toplumsal olamadıklarını düşündüm. Çünkü, dernekler üye sayıları bakımından göreceli az oldukları için ekonomik sorunlar ile boğuşmaktadırlar, o yüzden bir çok dernek uzun süreli ayakta kalamayıp kapılarına kilit vurmak zorunda kalıyorlar. Siyasi bir hedefi olan dernekler ise, gönül bağları ile uzun süre kapıları açık tutmaya çalışsalar da, onlarda ekonomik sorunlar içinde derneğin asıl hedefi yönünde değil, daha çok ekonomi ile uğraşır durumdalar, çünkü etkinlik yapabilmek için para gereklidir. Ulaşımından tutun, duyurusuna kadar her adım belli bir bütçe ile olmaktadır. Bütçesi denk gelmeyen dernekler bir süre sonra iç çatışmaya girmekte ve parçalanmaktadırlar.

Günümüzde dernekler sadece üye aidatları ile ayakta kalması zordur, çünkü giderler fazlalaşmıştır, ekonomik durumu biraz iyi olan bireyler ise bir süre sonra dernek çevresinden kaçmaktadır, çünkü giderlere fazladan yapmış olduğu katkı bir yerde sonra gönülsüzlüğe düşmektedir. O yüzden dernekler yeni yapılanmaları içinde sponsor (moda söylemi ile) bulması bile geçici bir durumdur. Uzun vadeli ayakta kalabilmesi için, sürekli gelir getirici işleri yapılması gerekmektedir.

Dernek sürekli giderleri olan bir yapıdır. Gelirleri sınırlıdır, para getirici işleri ise etik görmediklerinden uzak durmaktalar. Geçici olarak konser ve dayanışma yemekleri ile nefes almaya çalışsalar da bir süre sonra ekonomik girdap içinde çatışma kaçınılmaz olmaktadır. O yüzden dernekler kurulurken öncelikle ekonomik sorunu nasıl çözebileceğini baştan kararlaştırmak zorundadır, acil çözüm yolları kısadır ve sürekliliği olmaz.

Günümüzde emekçiler geçmiş dönemlere göre daha da fakirleşmişler, o kadar da bencilleşmişlerdir, çünkü eski aile içi dayanışma artık yoktur. Aileler zaman içinde parçalanmış, çekirdek aile yanında yalnız yaşayan bireylerden oluşan bir topluluğa bürünmüştür. Günümüzde eskisi gibi gruplarda yoktur.

Grup; bir topluluktur. Topluluk içine biri girip ya da çıkması o topluluğun yapısını değiştirmemesi gerekmektedir. İsteyen istediği zaman ayrılabilmeli ve katılabilmelidir. Eğer o grup içinde birinin ayrılması topluluğu etkiliyorsa orada gerçek anlamda grup olmaz! Günümüzde insanlar sanal gruplar içinde yer almaktadır, istediği kimliğe bürünerek üstelik. Milyonlarca grup bulunmaktadır, bireyler kendilerini tatmin eden herhangi bir grup içinde yer almakta ve sorunlarını ve görüşlerini paylaşabilmektedir. Gerçek dünyada ki gruplar içinde ise, bireyler gerçek düşüncelerini ifade edemediği gibi, kendisini de orada tanımlayamamaktadır, dışarıdan destekleme ve içinden destekleyerek pasif konumdadır. 12 Eylül’den sonra yapılan birçok etkinlikte katılım oranı düşük olması, bireyin kendisini orada görmesine rağmen, dışarıda tutma isteğidir, çünkü birey kendisini istediği gibi ifade etmemektedir. Bu şu sonucu doğurmaktadır, günümüzde insanlar daha çok asosyaldir. Önce kendi bireysel çıkarı, sonra yakındaki ve en son olarak toplumsal çıkarı düşünmektedir.

Bu genel düşüncem içinde elbette küçük gruplar düşüncemin tersini de kanıtlamaktadır. Ben burada ki düşüncem genel nüfus yapısı içinde çoğunluğa göre söylemekteyim. Son yapılan cumhuriyet mitingleri beni yalanlar, fakat oraya katılan bireylerin kaçta kaçı o mitingleri düzenleyen kuruluşlara üyedir, sorusunu sormamı engellemez. Ekonomik olarak destek vermediği kurumlara zaman zaman bireysel katılımlar ya da mahalle (medya) baskısı sonucu katılmayı engellemez!

Yukarıdaki düşüncelerim doğrultusunda işi daha uzatmadan sonuca doğru geleyim! Derneklere insanlar aidat ödemek istemiyor ama etkinliklerinden de faydalanmak istemektedir. Bir etkinliğin oluşum sürecine emeği ile katılırken, maddi katılmak istemiyor. Eğer ondan para isterseniz, bir süre sonra sizden kaçacaktır. O zaman bireyden maddi anlamda yararlanmadan nasıl işleri organize edebilirsin?

Dernekler öncelikle grup olabilmeli, onun için üye sayısını artırmalıdır. Üye girip ya da çıkması o grubu etkilememesi gerekmektedir. O zaman kitleselleşme önemlidir. Kitleselleşebilmesi için popüler davranışlar içinde olmalıdır, olabilmesi içinde maddi bir güce sahip olmalıdır. Maddi güce ulaşabilmek içinde başlangıçta sponsorlar önemlidir. Fakat bu sponsorlar kısa vadeli olmalı ve sürekli değişmelidir, çünkü sponsorlar elbette kendi çıkarları için oraya katılırlar.

Derneklerde üye aidatları minimal düzeyde ve göstermelik olmalıdır. Üye her ay ya da yılda bir üyelik ücretini öderken gözünde büyütmemelidir. (her ay üyelik aidatı 1 YTL olan bir dernek daha fazla üye kayıt yapabilirken, aylık 10 YTL olan bir kitlesel dernek üye sayısını artıracağına üye kaybına uğraması şaşırtıcı olmasa gerek!) Sürekli gelir getiren işler için her grup kendisine uygun ticari araçları kullanmaktan çekinmemelidir. Bu eskiden de yapılırdı, şimdi de yapılabilinir. Ben çocukluğumda yöre derneği adına bayramlarda kart sattığımı, haftada bir simit sattığımı anımsarım. Orada kazandıklarım ile derneğin kirası ödemesine katkı sunduğumu unutmam. Günümüzde büyük alışveriş merkezleri var, o merkezler içinde üyelerin emekleri ile üretilen ürünler izin alınarak girişlerde kurulacak olan bir masada satışa sunulabilinir, bu sayede hem üyenin el ürünü değerlendirilmiş olur, hem de derneğe katkı sunulmuş olabilir. Bu sayede bireyselleşen ve gittikçe yalnızlığa itilen birey yeniden sosyal bir çevre içine girer, hem de imece usulü üretim ile daha candan etkinliklere katılır.

Bu durumda içinde tehlikeleri barındırmaktadır, çünkü sadece o işi kendisine geçim kaynağı görenler bir kadro gibi çalışmaya başlayıp, ilişkileri kendi küçük grubu içinde kullanmak isteyebilir, o yüzden geniş katılımlı olan etkinliklerde bu gibi sakıncalar baştan önlenebilmesi için olabildiğince tüm üyelerin bu etkinliklere katılmasını sağlamak gerekmektedir. Aynı üye, hep aynı yerde olmaması gerek, değiştirmek zorunludur. Kitleselleşmek dernekler için önemlidir. Kitleselleşirken yapacağı etkinlikler ile ekonomik sorunlarını üyelere yük olmadan çözmek zorundadır. Bir bildiri basmak için üyeden para almaması gerekmektedir. Bir afiş için üyeye para diye gitmemelidir. Yapacağı etkinliklerin tahmini bütçesini önceden çözmek zorundadır.

Yukarıda yazdığım düşünceler benim kişisel gözlemlerime dayanmaktadır. Elbette bana çok maddici bakıyorsun diyebilirsiniz, fakat ne yazık ki, günümüz insanı özgürlük isterken önce ekmek demektedir! Ekmek olmadan özgürlük olmaz! Maddi sorunu çözmeden sivil inisiyatifler amaçlarına yönelik faaliyet içinde olamazlar, çünkü her adımda para arandığında etkili bir kampanya sadece şansa kalır.

Yukarıda anlattığım siyasi amacı olan siyasi dernekler için geçerlidir, fakat dağcılık dernekleri, fotoğrafçılık kulüpleri, spor merkezleri gibi belirli amacı olan ve gideri yüksek olan derneklerde durum daha farklı içsel işleyişe sahiptir, çünkü oraya katılanların belirli bir maddi gücü vardır, baştan o maddi gideri göze almıştır. Oraya yatırdığı ücretin büyüklüğü önemli değildir birey için, onun için bir toplumsal statü olarak işlev görebilmektedir. O tip derneklerinde kitlesel olma gibi dertleri de yoktur. Proje üretirler ve o projelerle ayakta durmaya çalışırlar.

Bu konuda düşüncelerimi tartışmaya açmış durumdayım, sizinde katkılarınız ile daha farklı sonuçlara ulaşabiliriz..

20.10.2007

Hiç yorum yok: