8 Ocak 2008 Salı

Hayal ürünü olan film kahramanları hepsi katil!

Ne kadar çok dünyayla bağlarımızı koparacak alışkanlıklarımız var!

Onlardan vazgeçtiğimiz an evrensel bir köyün vatandaşı olabiliyoruz.

Fakat vazgeçmek o kadar kolay değil, geçmişin getirmiş olduğu alışkanlıklar ve yanlış bilgi birikimi de var.

Geçmişten günümüze hep olumlu şeyler birikip gelmez, olumsuz yargılarda gelir.

İnsanlık zaman birimi içinde bu olumsuz tecrübeler yeni hataların oluşmasını da beraberinde getirir.

Olumsuz tecrübeler ise, bizlere yeni hataları beraberinde getirmektedir.

*******
Birisi benim kutsalım, kimse söz söyleyemez diye ayaklanır.

Ayaklanmayı bahane eder, yağmalamaya kadar gider.

Bir başkası bizim ulusal kurumumuzdur, her türlü özveriyi göstermek gerek der ve sömürülmeyi baştan kabul eder.

Daha bir başkası, her şeyi bildiğini düşünür ve kimseyi dinlemez.

En uzaktaki ise, ben dünyanın sahibiyim, her türlü olay benim denetimde olsun der.

Onun içinde dünyanın her yerinde kendisine bağlı fedailerini yerleştirmiştir.

Fedaileri kendisine tapan değil, maaş alanlardır. Hasan Sabah'ın fedaileri gibi değildir.

Her birinin ortak bir noktası vardır.

Şiddet!

*****

Dünya son günlerde birbirinden bağımsız gibi duran şiddet dalgası ile çalkanırken, kış olimpiyatları müthiş bir görkemle oynanmaya devam ediyor.

Hitler rejimi altında da olimpiyatlar olmuştu, üstün ırk temsilcisi alman sporcu bir siyah sporcu karşısında yenilgiye uğradığında, Hitler spor alanını terk etmişti.

Kendi ırkı kaybetmeyeceğine karşı inancını ilk defa orada kaybetti!

*****
Bizim gibi üçüncü dünya ülkelerinde, kendi doğrularını tüm topluma dayatanlar çok olur.

Hatta kim daha iyi dayatırsa o daha üstün görülür ve ona biat edilir.

Biraz zayıfladığı an onun ile alay edilir, eski günler unutulur, acınır bile.

Bir de cezaevine düşmüşse, en masum kişi olur.

Kader kurbanı olarak algılanır ve onlar için cezaevlerinde konserler verilir, tiyatrolar oynanır, hatta bu kader kurbanları için aflar düşünülür.

Kader kurbanı olarak baktıklarımız ise birer katil olduklarını unuturuz.

Birer dolandırıcı hortumcu olduklarını gözden kaçırırız.

Çünkü cezaevine düşmüştür.

Eğer cezaevine düşmeden yakalansa, o anda linç ile cezası verilmesi dahi düşünülür!

*****

Evine hırsız girmiş birinin, evindeki hırsızı yakalayan suçlu oluverir, çünkü suçu işleyen kişiye kötü muamele yapmış olur!

Biraz hırpalamış, biraz korkutmuş olur.

Bizim gibi geri kalmış ülkelerde her zaman hırsızlar ve katiller eller üstünde tutulur!

Soyulanlar ve ölenler ise suçludur!

*****

Yıllardır birlikte yaşamış, aynı yatağı paylaşmış kişiler arasında kendi katili çıkar insanın.

Katilin aslında yatağında yatıyor, aynı odayı paylaşıyor!

*****

Az gelişmiş ülkelerde bu kadar katili ile insan iç içe yaşıyor, hatta kardeşin senin katilin olabiliyor.

Bizim ülkelerimizde bu durum hukuk kuralları içinde de destek görmeye devam ediyor.

Aile cinayetlerine karışan çocuklar onurlandırılıyor, onlara olmaz payeler veriyoruz!

Toplum içinde ayrı yerleri oluyor, namusu için kan akıtmış diye imrenilerek bakılıyor.

Çocuk yaşta işletildiği içinde cinayetleri, fazla yatmadan yine toplum içine karışıyorlar!

Karışan bu elleri kanlı kişiler, ellerine kan bulaştırmaya devam ediyorlar.

Bu sefer namus için değil, çek senet için!

Ya da vatan için!

Her şey kan akıtmak üzerine kurulu oluyor, ne kadar çok kan akıtırsa o kadar itibarı oluyor, o kadar şanı ismi dünyaya yayılıyor!

******

Hiç dikkat ettiniz mi, şu anda tüm dünyada kahraman olarak gösterilenler hep katillerden oluşmaktadır.

Filmler o katillerin hayatını anlatıyor.

Vietnam savaşını anlatan filmlerde en duygulu insanlar birer katildir.

Irak savaşını anlatılan filmlerde, her kahraman birer katil.

Hayal ürünü olan film kahramanları hepsi katil!

Beyaz perdeye yansıyanlar hayat içinde yer bulduklarında ise dehşet ile karşı karşıya kalıyoruz.

16.02.2006
ismail cem özkan

Hiç yorum yok: