6 Ocak 2008 Pazar

insan yaşadığını yazıyor, düşündüğünü yazamıyor ama her zaman!


gecekonduda oturan vatandaş, bizim çadıra ne ihtiyacımız var, evimiz zaten onu aratmıyor! evinin önünde toyota arabasını içinden bağırıyordu!
apartmanda oturan hemen mağazalara koşup çadır alıp parklara sererken bir yandan da söyleniyordu, fırsatçı ib..ler diye, çünkü normal fiyatın kat kat fazlasına almıştı çadırını. henüz kurmaya çalışıyordu o küfürleri savururken.
çadır kurmanın ne kadar zor olduğunu kurmaya çalışırken öğrendim. bir yandan panik durumlar insanın kafasını sakin çalışmasını engellediğini düşündüm.
ben bir yandan acaba resim çeksem mi diye iç geçirmeler içindeydim. bu durumda siz olsanız resim çeker misiniz, yoksa yardım mı edersiniz?
ben ikincisini seçtim, henüz resim çekmedim.
sizce doğru mu yaptım?
insan yaşadığını yazıyor, düşündüğünü yazamıyor ama her zaman!
şu anda türkiyenin gündemi van'dan atıyor, okuyorum gazetelerden.
çıkarma üzerine çıkarma yapıyorlar!
van kendini canavarı ile tanıtamadı ama bir savcı sayesinde tüm ülkeye tanıttı.
renkli gözleri ile kedileri bile bu durumdan kıskanmıştır.
kim anıyor şimdi kedilerini?
van'ın bir de kahvaltı kültürü gelişmiş, ama oraya gidenler sanırım kahvaltı dahi etmeden yollara dökülüyordur!
kalesi ve bir adadaki kilisesi dahi şimdi gündemde olmayan il oldu van!
bir ülkenin başbakanı uçağa binmeden ya da uçakta ülke sorunları ile düşüncelerini açıklıyor. sormazlar mı adama, o ülkenin toprağını mı beğenmiyorsun da orada açıklamıyorsun? uluslararası sahada açıklama yapıldın mı suç unsuru teşkil etmiyor?
ileride belki mahkeme önüne çıkarım korkusu hakim bu son başbakanlarda!
çünkü hakim sorduğunda sen böyle böyle açıklamada bulunmuşsun, o da der ki efendim türkiye topraklarında açıklamadım o beyanatı, ve mahkemelerin alanına girmez! onun yargılama alanı buraları değildir deyip beraatını isteyebilir!...
ya da dar alanda sesi daha gür çıktığını mı düşünür bir insan.
bir gözlemim var, bir yürüyüş kortejinde giderken bir köprü altına gelindiğinde kitle tüm gücünü ses tellerine verip bağırdığını gördüm. hatta normal olarak hiç bağırmayanlar dahi köprü altında bağırdıklarını gördüm hatta ben bile bağırdım! ;-)))
sesin yankılanması ve daha gür çıkması belki insanı rahatlatıyor.
uçak içinde hiç demeç vermediğim için o duyguyu bilemem, ama köprünün altından geçerken kulakları sağır edecek şekilde sesin yükselmesini hep gülerek izlemişimdir.
gördüğünüz gibi yatıp kalkıp deprem yaşamıyoruz, hayatı da yaşamaya çalışıyoruz.
iyi bir hafta sonu geçirmeniz dileği ile..

22.10.2005
ismail cem özkan

Hiç yorum yok: