7 Ocak 2008 Pazartesi

islam ve kemalizm

iki ayrı uçta gibi gözükmelerine rağmen birbiri içine girmiş iki dünya görüşünün günümüzde yeniden kucaklaştığını tartışmalar eşliğinde görmekteyim.
kemalizm, bugüne kadar sanki laiklik adı altında özelikle geleneksel islam uygulamaları arasına çizgi çekilme ihtiyacı duymuştu.
12 eylül 80 darbesi ile birlikte islam devlet birimleri içinde yayılma imkanı kazanmış, hatta devlet ideolojisini belirler konuma gelmiştir. bunun sonucu olarak dış dünyada 'laik devlet' sıfatı yerine 'ılımlı islam' tabiri kullanılmaya başlanmıştır.
bugünlerde manifestosu açıklanan kemalist islam görüşü yaşamda bir karşılığını bulmuştur. bugüne kadar nurcu tarikatının en büyük kesmini oluşturan fettullah grubu türk islam tezinin yanında, misaki milli sınırlar içinde kendini belirleyen kemalizm ideolojisi ile hayat bulmaya çalışan kesim ile yollarını ayırmaktadır ya da yollarını daha çok güçlendirmekteler.
klasik olarak sosyal demokrat görüş içinde hayat bulan kemalizm, şimdi gerçek sahipleri tarafından kabullenilmektedir. geç kalmış bir durum olarak görmekteyim. kemalizmin geçek sahipleri şimdi tarih sahnesine çıkarken, bugüne kadar sol olduğunu söyleyen kemalistler, altlarından kayan bu zemine nasıl sahip çıkacaklar, benim merak ettiğim bir konu. kemalizm içinde her türlü sol versiyonu çıkarmak için, tarihi sapıtmaktan ve kendi amaçları doğrultusunda kullanmaktan çekinmeyen sol versiyonlar, sağ kesim içinde hayat bulan bu zemin kaymasına karşı nasıl direnecekler, ya da o zemin ile birlikte kendileri sağ içinde mi tanımlamaya devam edecekler?
kemalizm, kendi ideolojisini kurarken tek din, tek mezhep üzerine kurgulamıştır. tek dinin resmi kurumu olan diyanet işleri başkanlığı kendini biçimlendirirken hanifi mezhebini kendi doğrusu olarak kabul etmiş ve ona göre örgütlenmiştir. diğer mezhepler ve dinler (lozan anlaşması içinde belirlenen azınlık dinler haricindekiler) yok sayılmış, onların dini ibadet yerleri kapatılmış, onlara ait dini eğitimler yasaklanmıştır.
yeni oluşan kemalist çizgideki islami kesim peki bu durumdan farklı bir şey mi savunacak?
elbette hayır, yeni bir ideoloji sunmayacaklar, varolanı olduğu gibi kabul etmeleri yeterlidir.
arap ekseni etrafında örgütlenen islami kesim ile kendi aralarına kalın bir çizgi çekeceklerini düşünüyorum.
el kaide ve onun benzeri örgütlenme savunan kesimi marjinalleştirmek için devletin (türkiye bazında) islama yeniden müdahalesi olarak görmekteyim.
devlet, geçmişte yükselen güç olan sola müdahaleyi milli demokratik devrim (MDD) ideolojisi ile yaptığı gibi, şimdi de yükselen islami örgütlenmeye karşı geç kalınmış müdahale olarak görmekteyim.
bu müdahalenin sadece devletin müdahalesi olarak görmek saflık olur inancındayım. bu işten kimler karlı çıkıyor ona bakmak yeterli sanırım!.
son dönemde yapılan bu tartışmalar bende bu duyguları uyandırdı.
02.08.2005
ismail cem özkan

Hiç yorum yok: