6 Ocak 2008 Pazar

kamusal ve dini alan tartışması


günümüzde kamusal alan ve dini alanlar konusundaki tartışma belirli olan ayrım yerini bir kafa karışıklığına bıraktı.

bugüne kadar türban ve kamu alanı konusunda bir şey yazmadım, fakat son gelişen olaylar sonucunda bende düşüncelerimi açıklamayı uygun bulmaktayım.

avrupanın hiç bir şehrinde dini inançları kıyafetleri ile taşıyan devlet memuru yoktur.

dini sembollerin ve kıyafetlerin devlet dairelerinde olmaması tesadüfi değildir.

şu anda müslüman kadınların başlarına bağladıkları siyasi sembol haline dönüşmüş olan türban, katolik ve ortodoks hiristiyan düşüncesine taşıyanlarında başlarında farklı bir biçimde bulunmaktadır. bu benzerlik dikkate alındığında, sadece dini inançların mekanlarında ve kurumlarında görülen bu kıyafet, avrupada hiç bir kamu alanında görülmemektedir. acaba bunun oluşması için avrupadaki laik düşünce ne gibi bir mücadele ettik ki, tüban benzeri sorun ortadan kalktı.

türkiyede laiklik adı verilen ama gerçekte laiklikle ilişkisi olmayan uygulamanın yaratmış olduğu karmaşayı iyi değerlendiren, dini kullanan kesim, büyük bir kamuoyunu arkaya alacak şekilde propagandasında başarıya ulaşmıştır.

bu başarıya dini kendi amaçları yönünde kullanan kesmi besleyen düşünce, devlet içindede destek görmektedir. uzun süreli ve alttan alta gelişen bu destek sonucunda iktidara taşınmıştır. ödüllendirilmiştir.

bu ödülü veren ve hızlandıran 12 eylül rejimi ve onun destekçileridir.

laiklik adı altında zıtlaşma ile yaratılan bu durum türbanı simge olarak kullananların işine gelmiştir. laikliği doğru tanımlayamayan kesimler bu kesme hizmet etmiştir.

kamusal alanın kendine ait kuralları vardır, bu alanda hiç bir kimse inançlarından dolayı dışlanamaz, ayrıcalık sağlanamaz.

türban meselesi ile yapılan iş, belirli kesme kamu alanında öncelik (ayrıcalık) tanınma meselesidir.

şimdi camilerin içleri dini düşüncenin alanıdır. camiye giren oraya uygun kıyafet ile bulunma zorunluluğu vardır. bu konuda kimse tartışma dahi yapmamıştır.

bugünkü türban olayları, cami içindeki kuralı tüm ülke saffına yaymak için yapılmaktadır.

laiklik düşüncesi ve uygulaması ise, her yerin kuralını kalın çizgi ile çizerek, tüm inançlara eşit düzeyde duracak bir devlet yapılandırmasını sağlamaktır.

devletin, diyanet işleri başkanlığı olamaz, onun yerine dinlerin temsilcilerinin eşit düzeyde temsil edildiği bir kurum olmalıdır.

hiç bir dini görüşe ve mezhebe devlet eli ile bugüne kadar uygulamadaki gibi ayrıcalık yapılmamalı, onun yerine devletin dini ve mezhepsel örgütlemedeki etkiliği ortadan kaldırılmalıdır.

devlet, dinler ve mezheplere eşit uzaklıkta olmalıdır. hiç bir mezhebin ve dinin propagandasını yapmamalıdır. devlet eli ile bugüne kadar yapılan propaganda sonlandırılmalıdır.

yeniden bir laiklik tanımı yapılmalı, tüm inançların eşit düzeyde temsil edildiği ve yok sayılmadığı bir tanım ile bu sorunların üzerinden gelinebilir.

17.06.2005
ismail cem özkan

Hiç yorum yok: