12 Ocak 2008 Cumartesi

Kaçıncı cumhuriyeti yaşıyoruz?

Bilim adamlarımız oturmuş cumhuriyete rakam vermekle uğraşıyorlar, kaçıcısını yaşıyoruz? Adlarının önlerine prof etiketini koyanlar 2. cumhuriyet diyerek ab taraflı bir politik yapılanma içine girdiler. Bu politik yapı biraz ağlayan adam (Fethullah Gülen) tarafından destek gördü, ki çoğu 2. cumhuriyetçiler onların basınında boy göstermeye devam ediyorlar.

Şimdi cumhuriyete rakam verirken, ülkenin tarihi sürecine kısa bir bakış atalım!

Birinci cumhuriyet, kuruluştur. Elbette sadece Türkiye Cumhuriyetini başlangıç noktası alıyorsak. Ulu önderin olduğu dönem ve ikinci adamın olduğu dönemi de kapsayan, sonra çok partili seçim ile parlamentonun oluşum sürecini içine alan süreç diyelim. (1924-1961) Bu süreç 27 Mayıs ile biter. Bu yeni bir başlangıçtır ve ülke yeni bir anayasa ile karşılaşır. Ondan önce iki anayasa vardır.(1921-1924) cumhuriyetin ilanını dikkate aldığımdan ilk anayasayı saymadım.

1961 anayasası toplum yapısını kökten değişime uğratır. Her ne kadar idamlar ile gölge düşse de toplumun değişimini bir miladı olarak alırsak, 1961 ve 1982 arasını ikinci cumhuriyet olarak adlandıralım. Gerçi 60 darbesini yapanlar ikinci cumhuriyeti kurduk derler ama kamuoyunda geniş kabul görmez. 1980’de tarih noktalandığına göre biz 2. cumhuriyet olarak adlandırabiliriz, çünkü değişim köklüdür. Değişimin sembolü anayasadır.

1982 anayasasından bugüne doğru gelelim. Çünkü bu anayasada toplumda köklü değişimleri meydana getirmiştir. Alışkanlıkların tamamı ile değiştiği bir süreçtir. Bu süreç yeni anayasanın kabulü ile sonlanacaktır, çünkü yeni anayasa bir sivil anayasa olarak ilk olacaktır. 1924 anayasanı savaş koşullarına bağlarsak, o yüzden bu hazırlanan anayasa darbe ile değil, sivil bir dönüşümün ürünü olarak kabul etmemiz gereklidir, ki ben bu sürece 3. cumhuriyet diye adlandırayım dedim. şimdi 4. cumhuriyetçiler iktidardadır ve onlarda kendilerine uygun anayasayı hazırlamaktalar!

Şimdi kendilerine prof etiketi takanlar acaba sayı saymayı mı bilmiyorlar, yoksa arada yaşanan süreci hepten mi yok sayıyorlar? Çünkü eğer cumhuriyete bir rakam takılacaksa neden doğru rakam değil de, kendileri ile başlatıyorlar yenileşme hareketini? Bir de kendilerine 2. cumhuriyetçi diyenler, neden 4. cumhuriyetçiler ile birlikte bir anayasa tartışması içine girmiyorlar? Basından izlediğim kadarı ile kapalı kapılar arkasında maddeler netleştikten sonra, kamuoyuna onaylatacaklar diye düşünüyorum. Çünkü hiçbir anayasa kamuoyu önünde hazırlanmamıştır, kapılar kapanır hazırlanır, sonra o anayasa onaylanır.

Benim özgürlüğümü ve davranış alanımı belirleyecek olan bir yasadan benim söz hakkım olmayacak! İşte çağdaş Yunan demokrasisi budur! Yönetenler kendilerine uygun yasa hazırlarlar, yönetilenler veya iktidara taşıyanlarda bu yasalara uymak zorundadır.

Her ülkenin vatandaşı temel yasa olan anayasadan haberi ve bilgisi var olduğu kabul edilir, ve genel kanı olarak her kesin bu toplumsal sözleşmeye uyması beklenir. Modern dünyada herhangi bir yere girerken kurallar bir yerde yazılıdır, kabul ediyorsan oraya tıkla ve gir denir. Modern insanda oraya girmek istiyorsa tıklar ve girer! Sonra başına olumsuz bir şey geldiğinde, düşündüğü kuralların aslında olmadığı, kendisine normal gelenlerin ise yasak olduğunu öğrenir!

Bizim isim takma alışkanlığımız yok, fakat batı dünyası isim takmaya heveslidir. Bu dördüncü cumhuriyetin adı çok önceden takılmıştır. Ilımlı İslam Cumhuriyeti. Kapalı kapılar arkasında hazırlanan yasalar yakında onay için önümüze gelecek, ya olumlu ya da olumsuz oy atacağız, genellikle olumlu oy fazla çıkar ve yeni dönemde bu şekilde başlanmış olur!

Yeni cumhuriyetimiz hayırlı ve uğurlu olsun şimdiden!

19 Eylül 2007

Hiç yorum yok: