7 Ocak 2008 Pazartesi

kapkaç kültürü...

kapkaç kültürü ne zaman hayatımıza girdi?
sanki yıllardır bu kültür ile baş başa yaşıyormuşuz gibi his duymaktayız!
nasıl oldu da bu kadar alıştık?
her şeyin miladi olduğu gibi bu kapkaçında miladi var mı?
nasıl oldu da sokaklara kadar kapkaç girdi?
yoksa kapkaç başka bir ideolojinin ürünü müydü?
evet efendim, her kötülüğün başlangıcı olarak nedense hep askerlerin sisteme müdahale ettiği günleri görürüm!
12 eylül askeri darbesini hazırlayanlar bilinçli bir tercihte bulunmuş ve sokakları kan gölüne döndermişlerdi.
12 eylül akşamı Washington’da sevinç çığlıkları atılıyor ve onların çocukları yönetime el koyduğu haberi gidiyordu!
peki bu gidiş beklenmiyor muydu?
elbette bekleniyordu!
12 eylül öncesi en büyük sol grubu oluşturan dev yol liderlerinden oğuzhan müftüoğlu yıllar sonra bir gazetede açıklıyordu!
haber bize gelmişti ve çatışmaları durduralım diye diğer örgütlere haber gönderdik, ciddiye alınmadı!
bağıra bağıra gelen bir darbenin ayak seslerini bir yana bırakıp, yaşama mücadelesi verir konuma gelmiştik.önemli olan yaşama hakkıydı, o hakkı kim sağlarsa onun önünde eğilmeye hazırdık!
ve bir gün 12 eylül günü askerler yönetime el koyduğunu duyduk!
sabah kalktığımızda marşlar radyodan yayınlanıyor, televizyon sürekli bildiriler yayınlıyordu.
beş general ortak açıklamada bulunuyordu!
bir gecede sokaklar kan gölü olmaktan kurtulmuştu!
hiç ses duyar olmadık!
seslerin yerini sessizlik almıştı!
uzun zamandır yollara düşen demir parmaklık gölgeleri gündüzleri de tüm yeryüzünü kaplamıştı sanki!
bitmişti her şey ve can güvenliği gelmişti!
kim getirirse getirsin yaşama hakkını getiren karşısında boyun eğilecekti!
eğildi de!
silah ve bomba seslerinin yerini şimdi başka şeyler almıştı.
her bodrum sanki işkence haneye çevrilmiş ve her aileden biri olmak koşuluyla o işkence hanelerden geçmişti!
12 eylül yaşamın her alanına kökten değişiklikler getiriyordu. baştan bunun farkına kimse varamamıştı.
büyük bir değişim ve geriye dönüşün bir ifadesiydi. kazanılmış tüm haklar ortadan kalkıyor ve bu hakların yok olmasına sessiz kalıyordu hakları kaybolanlar!
disk yöneticileri koşa koşa cezaevlerinin kapısına gidiyor, içeriye girmek için sıraya giriyorlardı.
içeride olmak daha güveliydi birileri için!
nasıl olsa bir iki sene sonra gidecek ve geri geleceklerdi!
beklenen olmadı!
o günlerden bir ideoloji yaşantımıza giriyordu!
bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler!
serbest ekonomi adı altında liberal ekonomi uygulamaya girmişti.
ilk kapkaç olayı olarak banker skandalı ortaya çıkıyordu.
birikmiş, yastık altındaki paralar yüksek faiz karşılığında bankerlerin ellerinde toplanıyor ve toplanan bu paralar yurtdışına kaçırılıyordu!
bu ilk uygulamadan başarılı bir şekilde çıkan yeni sermeye grubu, yeni hayali ihracatlara yöneliyordu!..
gümrükler açılmış, ortak gümrük anlaşması imzalanmış ve ihracat karşılığına vergi iadeleleri olmaya başladığında hortumlama olarak adlandırılan yeni bir kapkaç türü ortaya çıkıyordu.
bu sefer halkın elindekini değil, direkt devletin elinde toplanmış vergiler kapkaça uğruyordu!..
beş generalin başlattığı yeni düzen arap sermayesinin de girmesi ile birlikte, eskiden oluşmuş olan sermaye grubunun yanına yeşil sermayenin de oluşmasını hızlandırdı.
sermayeye her bunalım döneminde milli yönde adım atarken, bu sefer milli yerine ümmetçi bir sermaye birikimine doğru gidiş oluştu!
bu sermaye grubu da ileride yimpaş, kombasan… gibi kooperatif usulü oluşmuş olan holdingler inançları kullanarak, yurtiçi ve dışındaki sermayenin belli bir kestin elinde toplanmasını hızlandırmış ve tarihimize yeni bir kapkaç olarak girmiştir.
o sermaye ile tüsiad ile boy ölçüşebilecek hatırı sayılı bir sermaye grubu oluşmuş, ve müsiad’ı kurmuştur!..
peki bu sermeye gruplarının oluşması sadece 12 eylül generallerinin eseri olarak algılanması tarih bilgisinin zayıflığını getirir. elbette bunun daha önceki tarihi var.
azınlık ellerindeki mal varlıklarının nasıl olupta türk sermayesine katıldığını incelemek isteyenler her bunalım dönemine bakması yeterli!..
konumuzu dağıtmayalım, bu kapkaç olayı hep yukarıda cereyan ederken nasıl oldu da sokağa kadar indi?
çünkü artık tokatlanacak başka bir şey kalmamıştı, her yerden kapkaç yapılmış ve bu işten zengin olan yeni yetme sermayeye bakıp, bu işten nasip almak isteyen küçük grupların organize işine dönmüştür.
ilk sokaktaki kapkaç olayı korsan kitap basmak ile başlar.. sonra korsan yayınlar her yeri kapladıktan sonra bakılmış ki, hala cepte ve çantada kalan değerli maddeler başka şekilde alınmaya başlamıştır. bu işi başlatanlar her ne kadar sokakta yaşayanlar ise, daha sonra bu işler organize olmuş çeteler tarafından organize edilmeye başlamıştır.
kapkaç organize suçlar kapsamına sonunda girdi, ceza yasasında.
genel kabul görüyor ama gel gör ki, diğer kapkaçlar gibi önlem alınamıyor!
bu kapkaç kültürü eskiden oluşmuş olan yağma kültürü ile acaba ortak bir yönü var mı?
bilmem ben işte aklıma geldi sordum, acaba sizce yağma ile kapkaç aynı temelde mi çıktı?
12 eylül'ün yıldönümünde bir şeyi kısada olsa anımsatmak istedim. bakın hala ne kadar çok etkiliyor bir askeri darbe!..
yaşama hakkımız korunuyor derken nelerden vazgeçmişiz?
hiç düşündünüz mü?

10.09.2005
ismail cem özkan

Hiç yorum yok: