8 Ocak 2008 Salı

çıkar olduğu sürece de sınırlar olacaktır!

Sınırlar...
Ülke sınırları, kişilerin sınırları bir de yazının sınırı var!
Bir yazı yazayım dedim, bir sürü kısıtlama ile birlikte geldi!
Yazının yayınlanacağı yerin belli bir grafiksel sınırları var.
O sınırlara uyulmayınca yazı ya bölünüyor, ya da anlamını kaybediyor.
Yazıları da sınırladık, tıpkı kendimizi sınırlamamız gibi!
Günlük yaşantımız içinde kaç defa özgür olduğumuzu hissedebiliriz?
Gerçekten içimizden geçtiği gibi konuşabiliyor muyuz?
Söylemeyi isteyipte, söyleyiş biçimimizi belirleyemediğimiz için kaç cümleyi unuttuk?
Sınırlar sadece siyasi olarak ülkeleri ayırmıyor, aynı zamanda kültürel olarakta bölünmeyi yanında getiriyor.
Sırılar içinde ve yakınında oturanlara bir bakın.
Meriç nehrinin bir sağına bir de soluna bakın.
Ne kadar büyük fark göreceksiniz?
Mardin’in sınır köylerine bir gidin, oradan iki sınır tarafındaki ailelere bir bakın!
Her biri akraba, onların yaşam tarzları ve düşünce yapıları ne kadar farklılaşmış!
Sınırlar sadece siyasi olarak ayrılmayı değil, kültürel olarakta ayrılığı sembolize ediyor.
Sınırlar olunca, o sınırlar dahilinde düşünceni açıklayabiliyorsun!
Toplum içindeki sınırları hukuk maddeleri belirler, tabi ki hukuk devletinde!
Hukuk devletinde ise kuralların bir kez delinmesi demek, değişimin habercisi anlamına gelir.
Kendi tarihimiz içinde ki sınırların ihlali olayı sürekli olmuştur, eğer sınırlar ihlal edilmeseydi, ileri bir adım atabilir miydik?
Dinde de sınırlar var, o sınırlar uzun bir zamandır reform edilmemiş, olduğu gibi korunmuştur.
Olduğu gibi korunan kurallar bir süre sonra gericileşir ve tutucu olur.
Esas amacından çok farklı bir konuma ulaşır!
Durdurulan ve değişime kapatılan o yasalara bir müdahil olduğunda, tutucu kesim ve değişim ve çıkarını kaybedeceğinden korkanlar, din elden gidiyor diye feryadı basıp, etrafı rahatlıkla kan gölüne döndürebilmektedir. Çünkü korunması gereken kutsallıktır.
Kutsal şeyler eleştirilmez, tartışılmaz, değiştirilemez!
Sınırlar değiştirilemez ve mutlaktır!
İnsanlık tarihi içinde görülür ki, birçok sınır ortadan kalkmış, yeni sınırlar ile yeni biçimler almıştır.
Sınırların tamamı ile ortadan kalkması demek, insanlık doğanın tam parçası olmasıdır.
Şu anda sınırları ve toplumsal kuralları koyan insanoğlu sınırların olmasından bir çıkar elde etmektedir.
Bu çıkar olduğu sürece de sınırlar olacaktır.
Bir yazı yazayım dedim, önüme birçok sınır ortaya çıktı.
Başlıklar kısa olmalı ve yalnızca ilk harf ve özel isimler büyük olmalı.
Paragraflar arasında tek boşluk bırakılmalı.Bende kurallara uygun yazı yazayım dedim!
Sınırların ortadan katlığı, doğaya barışık, üretenin yönetici olduğu bir dünya özlemi ile yazımı noktalayım, yoksa bir başka sınır ile karşılaşmamak elde değil!
10.02.2006
ismail cem özkan

Hiç yorum yok: