7 Ocak 2008 Pazartesi

ışıkların oynaşmasını gördüm

ışıkların oynaşmasını gördüm dün arnavut kaldırımı olan sokaklarda. birbirinin içine girmiş ışıklar sokağa ayrı bir güzellik kazandırmıştı. serin bir hava hakimdi oysa gökyüzünde. serinlik hiç bir şekilde içimin üşümesini yanında getirmemişti, aksine daha bir neşe ile sokaklardaki ışıkların dansını seyrediyordum. ayaklarımı onların ritimlerine bırakmış, sokağı tek tek adımlıyordum.
sokaklar kimliklerimizin kazanıldığı önemli mekanlardan biri.
bütün dünyada sokaklar var, insana ait olan yerleşim yerlerinde!
insanın olduğu ve yerleştiği yerlerdeki sokaklar o sokağın içindekilerini de biçimlendiriyor.
irlanda da dablin'de protestanların oturduğu sokak, katolikler ile buluştuğu oktaya kocaman bir duvar örülmüştü yıllar önce ingiliz sömürgeler tarafından!
duvarın her iki tarafında da sokak lambası sokağı aydınlatmakta, her iki taftada çocukların çığlıkları duvarları okşamaktadır. birbirinden habersiz büyümekte çocuklar iki duvar arkasında. hiç görmedikleri ve seslerin buluştuğu bu sokaktaki çocuklar babalarının nefreti ile büyümekte, hiç yüzlerini görmediği yaşıtlarına.
bütün savaş bölgesinde ki çocuklar silahlar ile oynamakta, silahlar çünkü günlük yaşamın bir parçasıdır. silahın olduğu yerde kaba güç hakimdir sokaklara.
sokaklarda kaostan korkan şehirli vatandaşlar ise, kaos olacağına diktatörlükler olsunda düzen devem etsin demekte ve her türlü insan haklarına karşı olan şiddeti görmemezlikten gelmektedir. kaos çünkü ırakta yaşanmaktadır, orada ne yaşama hakkı vardır ne de insan hakları!
en azından yaşama hakkını korumak için diktatörlere ses çıkarmayan çoğunluk oluşmakta.
korku artık bizi yönlendirmekte ve yönetmekte.
sessiz bir çoğunluğa döndük, yeter ki kaos içinde yaşmayalım diye.
aramızdaki duvarlar artık bir şey anlatmıyor.
çünkü nefret birinde varsa tümünde vardır, çünkü geçicidir!
birbirinden habersiz yetişenler bir gün karşılaştıklarında şehrin içinde kaybolmuşluklarının da farkına varabilirler mi?
hangi şehir senin aşk şehrindir?
hangi şehirde kayboldun?

ben her şehirde kaybolurum, her şehirde aşık olabilirim, yeter ki kalbimi heyecanla attırabilecek bir dünya güzeli ile karşılaşabileyim.
dünya güzeli dedim de sakın yanlış anlama, şu yarışmada birinci olanlar değil, hayır, onlar bana güzel gelmiyor, hepsi yapay!
ben aşık olabilmek için her hangi bir mevsimi ve ayı beklemem, çünkü aşkın zamanı yoktur! programı hiç yoktur. önceden kendimi hazırlayayım diye de beklemem, çünkü zamansız giriverir bir anda yaşantıma!..

şu anda uzaktasın, bir duvarın arkasında duran aynı caddenin çocuklarıyız. birbirimizi tanımıyoruz. kalbimizde nefret değil sevgi olması gerek. benim kalbimde en azından sevgi hakim, korkuyu ve nefreti tarihin tozlu raflarına attım bir daha gelmemek üzere...
ben aynı sokakta olduğum ama yüzünü görmediğim senin yüzünü görmek istiyorum! duvarın üzerinden bir resmini atar mısın?
29.09.2005
ismail cem özkan

Hiç yorum yok: