12 Ocak 2008 Cumartesi

Köln’de bir an…

Tarih dünyanın her yerinde farklı algılanır ve gelişir. Her insan yaşadığı anı farklı yorumlar, fakat tarih kitaplarına girdiğinde yaşadığı günler, itiraz pek etmeden kendi anıları içinde yorumlar.

Almanya tarihi içinde RAF (Kızıl Ordu Fraksiyonu) önemli bir yer tutar. Batı Almanya içinde örgütlenen RAF, amaçları yönünde değişik eylemlerde bulunmuştur. Almanya içinde bir kesim tarafından desteklenen eylemleri, ses getirici olmuştur. Sesin geldiği yerde sempatizanlarında olması doğaldır. Almanya’nın tarihi içinde en kanlı eylemler bu sesin etrafında olmuştur. Her iki taraf önemli canlarını toprak ile buluşması ile sonuçlandı. Almanya hapishaneleri birer Nazi kampları gibidir, giren bütün dünyadan soyutlanır, tek başına ve küçük bir hücrede yaşamak zorundadır. Bu durum içinde yaşayanların başlarına neler geldiğini kimse bilemez, sadece tahminlerde bulunulur. RAF üyeleri bu tecrit odalarında ölü bulundu, birçoğu değişik hastalıklara kapıldı. Tahliye olanlar yıllardan beridir sağlık sorunları ile uğraşmaya devam etmektedirler.

Köln şehri Almanya tarihi içinde önemlidir, çünkü birçok RAF eylemleri bu şehirde olmuştur, doğal olarak taraftarları da buradadır. Yönetici kadroda da olmazsa taraftarları bu şehrin yapısını belirleyendir. Kavganın şehridir Köln! Buradan dünyanın değişik cephelerine emperyalizm ve kapitalim ile kavga etmeye gitmişlerdir. CHE sonrası modern CHE’dirler. RAF değişen dünya içinde kendisini feshetmiştir. Acılar çeken ve dramların yaşandığı bir kuşak kalmıştır geriye. 68 süreci RAF’ın dağılması ile noktalanmış, yeni bir süreç açılmıştır.

RAF dağıldıktan sonra taraftarları neler yapmaktadır, çünkü gelecek beklentileri dağılma ile bitmiştir. Yeni beklentiler ve yeni ilişkiler yaşamın içinde onları beklemektedir. Cezaevinde olanlar dışarıdaki gelişimleri kaygı ile izlerken, çaresizdirler. Dışarıdakiler ise yeni koşullara uygun olarak yaşamlarını kurgulamak zorundadır. Bir bölümü sosyal kurumlarda ve derneklerde çalışmaya başladı. Bir bölümü yurtdışında yaşamlarını kurdu. Kendi inisiyatifleri ile dünyanın değişik yerlerinde savaşlara militan olarak katılıp oralarda öldüler ya da yaralandılar.

Köln’de yaşamayı seçenler ise birbirleri ile iletişimlerini kesmediler. Bir arada, zamanın olmadığı sohbetler içinde buldular. Geçmiş her zaman günün içinde yaşamaktadır, yeni sorumluluklar içinde yaşamları yeniden düzenlenmiş, bir bölümü evlenmiş ve çocuk sahibi olmuşlardır. Toplum dışında, işgal evlerinde alternatif bir yaşamı seçmiştir, elinde fırsatı olanlar. Günlük yaşam insanın üzerine etki bırakır ama kimse acı duymaz!

Uzun süre cezaevinde yaşadıktan sonra özgür olan biri, evlenmiş ve çocuğu olmuştur. Bir kurumda yönetici olmuştur. Fakat biliyor ki devlet hiçbir zaman kendisine güvenmiyor ve izlendiğinin bilincindedir. Attığı her adıma dikkat eder. Sabahları evinden çıkar genellikle, sıcak ekmek almak için ekmekçiye gelir. Ekmek almak amacıyla gelmiştir, fakat o an, bir eski arkadaşını görür ve ekmekçide uzun bir sohbete dalar. Arkadan bir çocuk gelir, baba ekmek getirecektin, masada seni bekliyoruz der. Baba irkilir, ekmek alacağını ve oraya neden geldiğini unutmuştur. Çünkü o zamanı ‘içeride’ kaybetmiştir. İçeride zaman yoktur. Tek başına yaşamıştır, konuşmaya hasrettir. Sohbet, ekmek kadar önemlidir. Sanki ekmekçiye sohbet için gelmiştir. Amacını unutmuştur, eski bir arkadaş zamanı durdurmakta ve o anki amacını unutturmaktadır.

Köln şehrinde yaşanan bir anı yazmaya ve tarihi bilgiler eşliğinde sunmaya çalıştım. Tarih içinde suçlu aranmaz, yaşanması gerektiği için yaşanmıştır her şey diyerek açıklanabilir miyiz? Bizim de tarihimiz dışarıdan acaba nasıl görülüyordur?
14.11.2007

Hiç yorum yok: