7 Ocak 2008 Pazartesi

köy içinde aşk hikayesi.

geçenlerde yunan kanalı ert sat'da bir film seyrettim. üstelik konuşmaların hiç birini anlamadığım halde zevk ile seyrettim.
seyrettiğim filmin adını dahi bilmiyorum.
film bir yunan köyünde geçiyor ve siyah beyaz şekilde çekilmiş.
bizim 60'lı yılların filmleri gibi.
köy içinde aşk hikayesi.
fatma girik yerine başka bir sanatçı, kadir inanır yerine başkası! bu başkalar uzar gider..
dikkatimi çeken her şeyin çok tanıdık olması.
efe kıyafetleri vardı erkeklerde, ek fark, yunanlar etek giyiyorlardı!
kadınlar aynen bizdeki gibi saçlarını bağlamışlar, başörtü biçimi filan hep aynı..
evler de aynıydı!
evin duvarına bizde eskiden olduğu gibi halılar asılmış, yataklar üstü örtülerek bir yere kaldırılmış. aynen eskiden bizde olduğu gibi.
düşündüm, bu kadar benzerlik doğaldır diye.
doğal çünkü 900 yıl yan yana yaşmamışız!
bu 900 yıla itirazı olanlar olabilir ama açıklayayım, bizlerin ortak yaşayışı sadece osmanlı ile sınırlı değil, onun öncesi de var!
bu yıllar boyunca kültürler elbette birbirinden etkilemişler ve birbirlerine benzemişler.
benzememeleri doğal olmaz zaten.
ulus devletin ortaya çıkması ile uzaklaşmışız.
83 yıllık tarihimizde, birbirleri ile bunca yıl ortak yaşayanlar birbirinden ayrılmış ve başka coğrafyalarda yaşamak zorunda kalmışlar.
fakat geriye kalması gereken dillerde, günlük yaşantımızdan çıkıp gitmiş.
ortak yerde yaşayanlar birbirlerinin dillerini bilir.
peki ülkemizde kaç kişi giden komşusunun dilini konuşabiliyor?
900 yılda oluşan o büyük kültürel birikim 83 yılda yok etmişiz!
ulus devleti işe bu kadar tehlikeli olduğunu bu filmi seyrederken yüzüme bir kez daha çarptı.
umut ederim ulus devlet ortadan kalkar ve eskiden odluğu gibi halkalar birbirleri ile kaynaşmış şekilde çok kültürlü bir gelecekte yaşar.
her kişi komşusunun dilini anladığı birden fazla dil bilmenin normal olduğu gelecek dünya özlemi ile yazımı bitireyim.

29.11.2005
ismail cem özkan

Hiç yorum yok: