12 Ocak 2008 Cumartesi

Ülkemiz bir değişim yaşıyor!

Ülkemiz bir değişim yaşıyor, değişim önce ekmeklerin boyutları ile oynamakla başladı, sonra gramajını serbest bırakarak devam etti. Şimdilerde ekmek üreticileri ağır gelsin diyerek mayaları fazla koymaya başlamışlardır!

Ekmeğe maya fazla konunca ağır gelirmiş, o zaman elbette maliyeti daha da aşağıya düşüp kar marjını artırmış oluyorsunuz! Maya peki insana yararlı mı? Bir miktar aşarsa toksin etki yapacağını bilim adamları söylüyorlar ama onları duyan kim? Kontrol bir kere elden çıkmış, ekmek tüketimi azaltmak gerek, fakat ülkemizin yeme alışkanlığını değiştirmek bazı şeylerde zor! Gerçi kahvaltımıza çay vazgeçilmez olması çok yeni, bugünkü yeme kültürümüz batının bize ihracıdır! Normalde bizim geleneğimizde çorba vardır, çorba yanında bir de sohbet! En lüks yiyeceğimize eskiden tereyağı içine kırılmış yumurta ve yufkaydı! Bakın Fatih Sultan’ın en çok sevdiği yemeğe, yumurtalı soğan! Büyük bir değişimin içindeyiz, reformlara devrim deme alışkanlığımız olduğundan, bir devrim sürecindeyiz de diyebiliriz! Fakat her devrim ileriye götürmez, geriye doğruda işler!

Günlük yaşantımızı değiştiren süreç bir süredir mankenler üzerinde görülmeye de başladı. Anadolu’da kadının açık kolu kalmadı, podyumlarda da bir de tesettür defileleri olmaya başladı. Normal defile arkasından başörtüsü defilesi diye ekstralar konmaya başlandı. Şimdilik arkada olanlar zaman içinde öne çıkıp, şimdi önde olanlar ise arkaya gidecektir. Şu anda bizim insanımıza sunulan defileler yakın bir zaman içinde belki sadece yabancı konuk hanımlar için düzenlenir olacaktır! Mankenlerimizde elbette ihraç olacaktır. Rusya’dan, Norveç’ten, daha başka ülkelerden gelecektir! Müslüman kadının podyuma çıkması da doğru olmayacaktır! Eskiden sahneye çıkmaması gibi bir duruma dönüşüm olacaktır. Yani gidiş geriye doğru, önce kollar kapanır, sonra başlar, daha sonrada kafeslerin arkasından sevgiyle türkü okuyanlar kalır!

Mankenlerimizin arasında başını örtüp podyuma çıkma eğilimi ne kadar da fazlaymış, gazetelerden ve ekranlardan gördüğüm kadarı ile isteklerini de görmekteyim. Belki son gösterilerin olduğunun farkında dahi değiller, böyle gelmiş böyle gider düşünceleri içinde olsa gerek, üzerlerine ne verilirse giymeye hazırlar, yeter ki paraları hesaplarında olsun! Profesyonel olduklarından tercihleri yoktur! Magazin sayfalarında yer almak için her türlü özveriyi gösterenler, karanlık ilişkilerden yararlanmayı marifet sayanlar, başları derde girince başını örtüp, birazda göz yaşı akıttıklarında yine gündeme geleceğini bildiklerinden o role de hemen kendilerini kaptırırlar. Gözyaşı bugünkü dönüşümün başlangıcıdır!

Okullarımız açıldı, askeri disiplin içinde okula başlayanlar, yakında cami disiplini ile okuldan çıkacaklardır! Her sabah ilkokullarda ‘varlığım Türk millete armağan olsun!’ marşları ile başlayan minik beyinlerin algılayışı, ‘her Türk asker doğar!’ ile biçimlenecektir! Ölmeye hazır, ama ne için öleceğini bilemeyen milyonlarca genç beyin biçimlenmiş olarak hazır halde duracaktır. Çağdaş, araştıran ve araştırmakla kalmayıp, sonuç çıkaracak beyinlere ise ihtiyaç yoktur. Önlerine gelen sınavlar hep çok seçmeli test soruları olacaktır, onların cevapları da hazır olacaktır. Yani düşünmeye gerek yok, ezberindeki cevabı ver yeterli! O sorularında ne kadarı bilimsel olduğu ortadadır. Serbest piyasaya uygun, sınavlar yapılır. Okulda öğrendikleri değil, dershanelerde öğretilenler sınav soruları ve yanıtları olarak önünde durur!

Ülkemiz bir değişim yaşıyor, bu değişim ileriye doğru gitmediğini günlük yaşantımıza bakarak çıkarabiliriz! Çarşaftan kurtulan kadın, yine çarşafın içine doğru sürükleniyor!

17 Eylül 2007

Hiç yorum yok: