12 Ocak 2008 Cumartesi

Okullar açıldı, elbette yeni önlemler ve sorunlar ile birlikte!

Okulların açıldığı bugünlerde, okul içinde şiddet ve uyuşturucu kullanımı da gündeme yeniden gelmiş oldu. Okul içinde veya dışında her türde uyuşturucu madde alışverişi yanında şiddetteki artışta istatistiklere yansımış durumdadır. Bu durumda elbette önlemlerde alınması kaçınılmaz kılmaktadır.

Okullar var olan sorunlar ile mücadele edebilmek için kendi öznel durumunda çareler düşünürken, merkezi olarak alınan önlemlerde var. Bizde eskiden beri alışkanlık olarak yapılan polisiye önlem merkezi olarak alınan karar olarak önümüze çıkmaktadır. Her okula bir sivil polis!

Bir polis okul içi ve dışında sorumlu olacak! Okulda gelişen olaylara anında müdahil olacak! Bu elbette hayali olarak güzel, fakat gerçek ile uyuşmayan bir model olarak önümüzde durmaktadır. Çünkü çocuklar neden uyuşturucuya ve şiddete yöneldiği konusunda elde hiçbir veri yoktur, varsayımlar vardır. Varsayımlar üzerine çözümler düşünülmektedir, o da gerçekler ile örtüşmemektedir! Okulda şiddet ve uyuşturucu kullanımı çevresel faktörler ile açıklandığı için olsa gerek, okul içi izole edilmeye çalışılıyor, fakat suç yalnız çevrede değil okulun içindedir!

Benimkisi de varsayım olarak bir öneri olarak durmaktadır, fakat her iki öneriyi birleştirip soruna yukarıdan baktığımızda ise başka bir manzara ile karşılaşıyoruz. Okul ve çevresi tek başına suç üretmiyor, onların oluşmasına katkı sunan başka sebeplerde olduğu düşündürüyor. Uyuşturucunun bu kadar elde edilip, elden ele dolaşması nasıl açıklanacaktır? Her yıl yakalanan uyuşturucu miktarı artmış olsa da, kullanan ve tüketilen uyuşturucuda da artış olduğu, çevreye bakınca görülüyor! Çünkü bir uyuşturucu okul bahçesi kenarında elden ele dolaşır hale gelmiş ise, doğal olarak kullanımı da artmış demektir!

Uyuşturucunun yaygınlaşması da şu anlama da gelir; o ülke topraklarında yeteri kadar kontrol mekanizmasının olmaması, yani bir boşluk olduğunu açıklar. O boşluğu ise mafya gibi kontrol dışı güçler tarafından doldurulur. Uyuşturucunun yaygınlaştığı durumlarda, insan ticareti de sınır tanımaz, her türlü insan alınır satılır hale gelir. bu insanların uyrukları artık önemi yoktur! Sınır tanımayan bir kadın ticareti yanında şimdilik pek gündemde olmayan ama geçmişte gündemden düşmeyen organ ticareti, bebek ticareti de bu uyuşturucu ile bağlantılı olarak artar! (bugünlerde bu iki ticarette azalmanın sebebi, çevremizde olan savaşlarla açıklanabilir, orada yeteri kadar çocuk ve organ vardır! Gelişmiş ülkeler oradan ihtiyaçlarını karşılamaya devam etmekteler.)

Okullarda şiddetin artışı ise yıllar içinde artış göstermiş ve hedefi olamayan çeteler şeklinde devam etmektedir, fakat bunun da başı boş kalmayacağı ve çetelerinde birer suç makinesi olmaya doğru yöneleceğini söylemek abartı olmasa gerek. Bu çeteler zaman içinde en kolay gelir getiren uyuşturucu işinde birer maşa olmayacağını ya da cinayetlerde tetikçi olmayacağını kimse söyleyemez!

Normal okullarda bu oranlar ne zaman artmaya başlamıştır, acaba bilinçli bir şekilde birileri tarafından destek veriliyor mu? Cami parfümlü söylemi olan biri, bir zaman şöyle açıklamada bulunmuştu; ‘bizim imam hatiplerin kızları namuslu, birde bakın ötekilerine!’ cami parfümlü siyaset yapan ve toplumu yeniden biçimlendirmeye çalışanlar bakış açısında bu var ise, o zaman olayların tırmanması hiç sürpriz olmasa gerek! Gerçek anlamda tespitlerin yapılmaması arkasında acaba bu politik kaygı mı yatıyor? Çünkü bir olaya gerçek tespit yapılırsa, o zaman çözüm de geliştirilmek zorundadır. Varsayım üzerine yapılan tespitler karşısında üretilen çözümler sorunu ortadan kaldırıcı değil, uzamasına yardım eder, bir süre sonrada o sorun kronikleşir. Bu kronikleşen durumdan kimler yarar sağlar?

20 Eylül 2007

Hiç yorum yok: