8 Ocak 2008 Salı

Peki, patlayan ne?

Bir şey patladı…

Bir tatil beldesinde bir şey patladı, o şeyin ne olduğunu ve olayı doğru bir şekilde kamuoyuna duyurmakla yükümlü gazetecilerde oraya gitti.

Olay patlayan şey değil, dövülen gazeteciler oldu, çünkü o beldedeki esnaf gelen gazetecileri dövdü, hastanelik yaptı. Her olayda olduğu gibi ellerindeki fotoğraf makineleri de kırıldı.

Bir ülkenin başbakanı olayları abartmayın, kol kırılsa da içinde kalsın dışarıya duyurma dedi ya, esnafta bir olmuş gazetecilerin kollarını, makinelerini kırmaya kalktı.

Sonuçta gazeteciler şikâyetçi olacak, bu olaydan yeteri kadar delil bulunmadığı için ya da zaman aşımı gibi nedenlerle ya dava düşecek, ya da olayın içeriği yönünde hafifletici sebepler bulunacak az ceza ile bir iki kişi ceza alacak.

Turizm bu sene dipleri vuruyor, bu diplerde seyreden durumda esnafta kan ağlıyor, zaten iki adam gelmiş bari onları kaçırmayalım, olayı abartmayalım derken, biraz da kendileri abartmış oldu ve dünya basının eline düştüler.

Turizmdeki tüm kötü gitmelerin sebebi olarak gazeteciler görülüyor ki, onlara saldırılıyor.

Ülkede baş gösteren kuş gribi saklanmalıydı.

Ülkede baş gösteren kene vakaları göz ardı edilmeliydi.

Ülkede baş gösteren toplumsal olaylar yansıtılmamalı, yeter ki esnafımız para kazansın. Yeter ki esnaf kan ağlamasın, ağlarsa ağlatır!

Bir ülkenin başbabakanı ise, gazetecileri azarlar, abartıyorsunuz, haberlere hiza verin diye!

Arkasından da bir turistlik yerde bir şey patlar, o şeyin ne olduğunu kamuoyuna duyurmakla yükümlü olan gazeteciler, yöre esnafından dayak yiyerek olay olurlar!

Peki, patlayan ne?

Sizce bomba mı, kaç kişi öldü?
26.06.2006
ismail cem özkan

Hiç yorum yok: