8 Ocak 2008 Salı

sergiden...

sergi davetiyemde yer alan kelimeleri almanca anlamayan arkadaşlar için kısa bir tercüme yapayım, kusura bakmayın.. bir anda unuttum, almanca her kes biliyor gibi davrandığım için.
"sınır tanımayan çizgiler" adı altında yapılan bu sergi berlin'de daha çok türklerin yaşadığı bir bölgede açılıyor. bir göçmenler diyarı diyelim oraya. gelenler kendi kültürleri ile gelmemişler, kendilerine ait olanları bir taraf etmiş sanki oraya ait başka bir kültür yaratılmış. türkiyenin her yerinden gelenler ile diğer göçmenlerin buluşma noktası gibi. bu duruma uyum sağlamış olan yerli olan alman halkı!
çok kültürlü bir geleceğin belki en güzel yaşanan yeri. ulus devletin nasıl çöpe atılacağı burada çok iyi gözlenebiliyor. buradan bakınca almanya hala nasıl oluyor da çok kültürlü bir göçmen ülkesi olamıyor diye insan soruyor kendi kendisine!
ulus devletin yaratmış olduğu tahribatları en iyi yaşayan bir şehir berlin!
berlin şehri bombalar altında toz olurken, yeniden o tozlar ile bir şehir yaratılmış. çok düzenli ve geniş caddeleri ile dikkatimi çeken şehir, geleneklerini de korumuş. gelenekleri zaman içinde değişime uğramış olsada hala berlin kendisine has bir ada şehri gibi.
bu güzel şehrin çok kültürlü ve ulus kavramının yerini çok kültürlü geleceğin aldığı bir bölgede sergi açarken, orada yerel olarak kurulmuş olan "sınır tanımayan anneler" inisiyatifi desteği ile bu fikir oluştu. onlar orada uyuşturucuya karşı semtine sahip çıkan annelerin kendiliğinden gelişen bir oluşum. bu oluşum zaman içinde olumlu tepki alarak semtlerinin uyuşturucudan uzak gelecek güzel günler için mücadele eden ve oturduğu yere sahip çıkan gerçek berlinlilerin bir eseri. hiç bir karşılık beklemeden bu mücadele içinde olanların çalışmasını yerinde gidip gördüm. onlar ile dayanışma içinde oldum doğal olarak, onlar ile ortak bir çalışma içine girmiş durumdayım bu sergi ile.
onları isimlerinden esinlenerek sınır tanımayan çizgiler adı altında bir sergi düzenlemiş durumdayım.
bu sergi sadece benim emeğimle kurulmuyor elbette, sınır tanımayan anneler gibi sergi yerinin sorumlusunun da büyük emeği var. onun desteği ve güveni ile bu sergiyi açıyoruz.
kısaca bu sergi afişinde tek benim ismim öne çıkıyor olması serginin gerçek sahibi ben olduğum anlamına gelmez!
serginin gerçek sahibi sergiye gelen ve eserleri yorumlayan her izleyici/okuyucu ve sergi organizasyonunda yer alan her bir bireydir. yani sergi hepimizindir.
sanırım afişteki kelimeleri kısaca tercüme etmişimdir!..
çenem düşük ne yapayım, bir şeyi anlatmaya başlayınca uzatıyorum da uzatıyorum, artık kusur aramayın bu durumdan, yaşlandım ne de olsa, yaşlı insanlar çok konuşurmuş ya, eh işte! ;-))
28.04.2006
ismail cem özkan

Hiç yorum yok: