8 Ocak 2008 Salı

Sessizce sadece olayları izler olduk!

Firma birleşmeleri yenidünya düzenin vazgeçilmezi oldu. Her an dünyanın bir yerinde yeni firmalar yeni isimleri ile kurulurken, kendi alanında ülke içinde tekel olmuş firmalarda, birbirleri ile birleşerek dünyada ki diğer firmalar ile rekabet etme yollarını arıyorlar.

Her birleşme yeni iş alanların da kaybı anlamına geliyor. Teorik olarak daha da güçlenerek çıkan firmalar, kendi alanlarında daha az insanla, daha çok iş çıkartmayı ve karlarını artırmayı planlıyorlar.

Almanya’nın iki dev ilaç firması Bayer ve Schering birleşmeye doğru gidiyorlar. Eğer Kartelamt, yani tekelleşmeye karşı bakanlık izin verirse, bu iki firmanın birleşimi sonunda 6 bin kişi işinden olacak.

Bayer bir süre önce Darmstadt’ta kurulu olan başka büyük ilaç firması Merck yutmak için öneri getirmişti. Bu arada Berlin merkezli Schering firması ile de borsa da birleşme sinyalleri vermişti. Çok yönlü bir poker oyunu gibi, birbiri içine geçmiş bir bileşme olayı yaşıyoruz. Bu işten en karlı çıkacak olan, ulus boyutu ile düşünürsek Almanya olacak! Çünkü birleşmeler eğer uygun görülürse dünya ilaç devleri arasında da alman firmaları olacak.

Schering, gebelikten koruma hapı (Anti-Baby-Pille Yasmin), Bayer firmasının dünyada en tanınan ürünü Aspirin gibi tanınmaktadır. Reçetesiz olarak alınabilmekte ve her kullanılabilmektedir. Schering firması hormon ilaçları üretiminde önemli bir alanı tutmaktadır.

Bayer firmasında 34 000, Schering firmasında ise yaklaşık 24 000 kişi çalışmaktadır. Bu birleşme ile dünya çapında ilaç firmaları arasında ilk 10 içine girmiş olacak.

Bu iki firma dünya çapında 100 ülkede üretim yapmakta ve oralarda hizmet vermekteler. Her ne kadar merkezleri Almanya’da da olsa, üretim alanları ve hizmet verdikleri alan dünya çapına yayılmış konumdalar.

Bu firmaların birleşimi sonucunda ve bizi yakından ilgilendiren başka bir alan daha var, sadece insanlar iş alanları kaybetmekle kalmıyorlar, ilaç sanayisinin de tröstleşmesini de beraberinde getirmektedir. Bu tröstleşme sonuç itibari ile, gelişen teknolojiden ve sağlık hizmetinin de belirli kesimin tekelinde olmasını beraberinde de getirmektedir. Peki, tekelleşirse neler olabilir?

Örneğin kansere karşı bir ilaç bulunduğunu farz edin, fakat bu firma kansere karşı daha önce birçok ilaç çıkarmış, şimdi yeni bulunmuş ilacı piyasaya çıkarmak için acele eder mi? Yeni bilimsel çalışmalar ve yeni buluşlar karşısında acaba ne kadar yenilikçi olacaklar?

Ticari kaygıları önde olursa ki, bu firmaların her biri birer ticari kurumdur, doğal olarak ticari kaygıları öndedir, peki sonuç olarak sağlık alanı daha büyük bir tehlikeyi davet etmiyor mu?
Küçük üretici firmaların ve yeniliklerin ne kadarı insanlara ulaşma alanı kalacak, çünkü bu firmalar dünya çapında büyürken ilaç dağıtım alanında tekelleşmesini beraberinde getirecektir. Bu dağım tekelleşmesi sonucu hangi ilacın nereye ne kadar ulaşabilecektir? Daha yararlı bir ilacın sırf ticari kaygılar nedeniyle, gerçekten ihtiyacı olana ulaşmamasını da beraberinde getirebilir.

Birbirine benzeyen, fakat farklı firmalardan çıkarılan ilaçlar ortadan kalkması anlamına gelmiyor mu? Bu durumda daha pahalı ilaç kullanmayı, yani sağlık hizmetinin pahalanmasını da yanında taşımıyor mu?

Birleşmeler sonucunda sadece işini kaybedenler değil, genel olarak insanlık geleceğinden bir şeyleri kaybettiğini düşünüyorum.

Globalleşen dünyada tröstleşen firmalar, ulus devletinde olduğu gibi ve ulus içinde diğer firmaların gelişmesine izine vermeyen tekel firmalarının yaptığını evrensel boyutta olduğunu düşündüğümde, geleceğe o kadar da olumlu bakamıyorum.

Birleşmelere şimdi alkış tutanlar, onların gelişimi ve büyümesini yeni sömürge biçimi yönteminin parçası olarak çıkar elde edenler, bir süre sonra bu çıkarlarının da ellerinden alınabileceğini düşünmeliler!

1. dünya savaşı öncesi elinde sömürge ülke bulunduran Almanya, savaş sonrası elinde hiçbir sömürge toprak kalmamıştı. Biliyoruz ki, ikinci dünya savaşı, bu sömürge ülkelerinin geri talep edilmesi sonucu, bloklaşmanın oluşması ve sonunda savaşın başlamasını da beraberinde getirmişti.

Dışarıdaki bulgura göz dikenler, evlerindeki bulgurdan da olabilir! Bu da evrensel çapta yeni çatışmaların oluşmasını beraberinde getirdiğini geçmiş yüzyıldan görmüştük. Yeni paylaşım savaşları ve onların çatışmalarını her gün tv ekranlarından izlerken, bizim dışımızdaki gelişmelerin kaçta kaçından haberimiz oluyor ve bunlara karşı ne gibi tavır geliştirebiliyoruz?

Bizler ekran önüne bırakılmış birer birey haline getirildik!

Sessizce sadece olayları izler olduk!


26.03.2006
ismail cem özkan

Hiç yorum yok: