10 Ocak 2008 Perşembe

Silahlara veda edilecek mi?

Silahlara veda edilecek mi?

İSMAİL CEM ÖZKAN - Bazı milletvekilleri mal varlıklarını açıklayacaklar, bazıları ise mallarını uzak yakın ve güvendiği insanların üzerine mallarını aktaracaktır. Yakınları milletvekilliği sırasında ne kadar mal elde ettikleri incelenmeyecektir. Çünkü milletvekilliği 8 bin YTL maaş demek olmadığını, kıyak emeklilik olmadığını ona yapılan yatırım ile ortaya çıkmaktadır!

Bir milletvekili mal varlığını açıkladı ve nasıl elde ettiğini açıklamadı! Neyse miras kaldı veya çalışarak elde etti diyelim bizde, ama en ilginci silah sahibi olması! Milletin vekili silah taşıyor, silah biriktiriyor. Silah bir yatırım aracı mı, yoksa başka bir anlamı mı var? Düğünlerde havaya ateş etmek, kendisine karşı düşünce belirtene kurşun sıkmak için mi silahlanıyor? Neden milletin vekili silah alır? Ülkemizde her iki kişiden birinde silah olduğu biliniyor, bu vekilde o yarı kesimi temsil ediyor olmalı! Silahı belinde taşıyan biri için barış ne anlama gelir!

Silah ile kendisini güçlü sanan politikacı, ‘hadi yürüyün Irak’a sorunu kökten çözelim!’ diye feryat etmesini daha anlaşılır kılıyor! Cepheleşmek silah kullanımı meşru kılar, o yüzden cepheleşme politikasından faydalanır. Silah taşıyan ve silah biriktiren birinin ruh sağlığı yerinde midir? Silah sahibi genelde en önce yakınını öldürür! Ölümler arasında ve silah sahipleri arasında ilişki inceleyen bir araştırma olsaydı, ne gibi sonuca ulaşabilirdik?

Silah, at ve avrat! Bu üçlü bir zamanlar bizim geleneğimiz olarak tanıtıldı, fakat silah biçim değiştirmiştir. ‘Tüfek bulundu mertlik bozuldu!’ demiş ozan! Mertliğin ortada kalktığı dönemde, mert olmayanlar silahlarını bellerine takıp, her türlü zorbalığı yapacağına inanmıştır. Bugünde belinde silah taşıyanlar, dünyaya hükmedeceklerini düşünüyorlar! Bir de bu meclis çatısı altındaysa, eski Roma meclislerinde olduğu gibi, Brütüs’lerinde çıkması kaçınılmaz oluyor! Mert olamayanlar silah taşır, çünkü ozanımız haklıdır! Tüfek icat olduktan sonra pusu ortaya çıkmıştır, düşman gördüğünü bir pusuya düşürüp öldürmek, kendisini riske atmadan düşmanı temizlemek sıradanlaşmıştır. Ölen hep suçlu konuma gelmiştir, öldüren ise kahraman gibi ağırlanmış, hatta kader kurbanı olarak değerlendirilmiştir. Silah pusu kurmayı da yanında taşımıştır, bu durumda ne denir?

Silah taşıyan potansiyel katildir!

Silahları kimler üretir, kimler kullanır? Silah üreticileri bellidir, dünyada birkaç tekel izni dışında silah üretilemez, fakat o silahları her üç kişiden biri taşımakta ve her saatte dünyada bir kişi silah ile ölmektedir. Her ölen insan birileri için kar getirmektedir. Ölümden para kazanıyor bu silah üreten ülkeler ve firmalar. Ölümden para kazananlar, kendi mallarının daha çok satabilmesi için politikacılara silah hediye ederek, hem mallarının satışı için dolaylı reklam yapmaktalar, hem de silahı meşrulaştırıyorlar! Eğer silah o kadar gerekli olmasaydı, milletin vekili taşır ve sahip olmak için yatırım yapar mıydı? Demek ki gerekli ki, silah mal varlığı listesinde yer alıyor. Üstelik markası ile birlikte!

Milletin vekilleri mal varlıklarını açıklamaya başladılar, bakalım kaçının silahı var?

Silahsız bir dünya isteniyorsa eğer, çatışmaların yerlerini diyalogların alınması isteniyorsa öncelikle silahlara veda denmelidir.

6 Ağustos 2007

Hiç yorum yok: