8 Ocak 2008 Salı

Teknolojiye karşı direniş yok oldu!

Teknolojiye karşı direniş yok oldu!

Teknolojiye direnç geçmişte daha fazlaydı. Şunun şurasında o kadar geçmişe gitmeye gerek yok, ilk defa ülkemize renkli yayının olduğu döneme kadar uzanmamız yeterli.

O renkli televizyonların ülkemiz topraklarına önceleri alamancılar aracılığı ile girdi. Daha sonra renkleri birbirinden kötü renkli yapım televizyonlar ve de arkasından renkli yayınlar.

Renkli yayınların artması ile birlikte, renkli görüntü veren televizyonlara yönelik taleplerde arttı. O dönemde alım gücü olmayanlar, ne olacak canım, televizyonun üzerine iki renkli boya sürersin, al işte televizyon söylemini de beraberinde getirdi. Evde ki talep, cepteki arza uymuyordu!

12 Eylül sonrası gelişen ve kök salan liberal ekonomi ile birlikte “memurum işini bildi” ve her eve renkli televizyonlar girmeye başladı. Renklendi hayatımız ama renksiz programlar da ev içinde yerleşik alışkanlıklarda bozmaya başlamıştı. Eskiden tek kanal seyredenler, birden bire başka kanallar ile buluşmaya başladı. Daha özgür ifadeler duymaya başlayınca, hah dendi, ülkemize demokrasi geldi. Korkmaya gerek yok, her isteyen istediğini konuşacak!

Nazım bu sayede daha halk tabanına doğru yayıldı, komünist vatandaşa vatandaşlık tartışmalarına MHP başkanı dahil oldu. Dahil olmakla kalmadı şiirini dahi okudu. Yaşam artık renkleniyordu, teknoloji yılların yapamadığını bir çırpıda yapmıştı. Değişim kaçınılmazdı ve hızlı bir şekilde günlük yaşama müdahil oluyordu.

Şimdi düşünüyorum, yeni kuşak hemen hemen her gelişmeyi anında izliyor ve müthiş bir tüketim çılgınlığı içinde. Henüz borcunu bitirmediği cep telefonu yenisi ile değiştiriliyor, hatta cep telefonuna göre arkadaşlık grupları kurulmaya başlandı.

İzmir gibi illerde ise hala otobüslerde cep telefonu kullanamıyorsun, çünkü otobüsteki teknoloji gelişimi ceplere göre yapılmamıştı, geri kalmış durumda!...

Bu durumda gençlik ne yapıyor, elbette telefonunu kapatacak değil ya, sesini kısıyor, sanki walkman dinler gibi cep telefonundan gelen müzik nağmelerini dinlemeye devam ediyor. Telefon mu çalıyor, yoksa müzik mi çalıyor insan anlayamıyor. İnsanın yüzüne baka baka konuşuyor, eskisi gibi telefonu kulağına götürmeden. Kulaklığı kulağında sanki müziğe eşlik ediyormuş gibi... Kimsede kapat kardeşim şu telefonu diyemiyor, çünkü anlayamıyorlar!

Teknoloji gelişiyor ve insanlarda o teknolojiye eskisine göre daha kolay uyum sağlıyor.

Teknolojiye direnen kuşaklar artık beyaz bayraklarını çekmiş, düşünmeden kabul ediyor, anlamasa da!

Eskiden derlerdi ya, başımıza taş yağacak diye, yağan şimdi sadece teknoloji ve sonuçları...

Teknoloji maalesef yalnızlaştırdı, yalnızlaştırınca habersiz bıraktı çevredeki gelişmeleri. Birbirini tanımayan komşular aynı apartmanda, aynı sitede oturmaya alıştı. Kim kimin kapısını çalıyor, kim kime gelmiş dedikoduları da tarihe karışıyor. Eski sokak dayanışması, apartman dayanışması yok!
Şimdi sivil inisiyatifler içinde sosyal dayanışma arayan insanların gözlerindeki umutsuzluğu görüyorum..

Teknoloji gelişme insanları teslim alırken, yalnızlaştırdı da..

Makinelerin yani teknolojinin komşuluk ve sosyal çevre gibi ihtiyacı olmaz. Teknolojinin ihtiyacı daha iyi ve daha basite doğru yönelmektir.

Eskiden hiç değilse teknolojiye karşı direnenler vardı, şimdi onlarda tarih oldu.

Sessizleştikçe yok oluyoruz.

Sessizliğin içinde sessiz birer birey olduk, günlük heyecanlarla tatmin olan... Ve heyecanını yarına taşıyamayanlar.
08.07.2006
ismail cem özkan

Hiç yorum yok: