8 Ocak 2008 Salı

Zaman ne kadar hızlı geçiyor, bir bakıyorsunuz yaşananlar daha dün!

Zaman ne kadar hızlı geçiyor, bir bakıyorsunuz yaşananlar daha dün!

Irak işgal edileli olmuş bir üç yıl kadar! Üç yıl içinde neler yaşadık, daha doğrusu neler yaşamadık? Yaşadıklarımızı ortada olunca, yaşamadıklarımıza bakmak daha farklı olurdu!

Türkiye’de beklenen Amerikan ambargosu beklendiği kadar olmadı, korkulanların hiç biri yaşanmadı, yaşananlar ise savaş girmiş olsaydık tahminlerinden daha düşük!

Ilımlı İslam ve onun benzeri hükümetleri iktidara getirme olan Bush doktorini sayesinde çevre ülkelerde radikal ve ılımlı İslam taraftarları iktidara taşındı!

Kuş gribi gibi nerden ve ne zaman geleceği belli olan hastalık sonunda ülkemizi de vurdu, vurmakla kalmadı, kök saldı!

Turizmde hep çağ atlayan ülkemiz, yanlış yapılaşma ve plansız kalkınmanın getirmiş olduğu sorunlar ile ciddi ciddi henüz yüz yüze gelmedi, hasıraltı ediliyor sorunlar.

Sol muhalif bu üç yıl içinde de kendini gösteremedi, çok büyüklermiş gibi de üstelik parçalandılar.

Kürt ulusal hareketi, benmerkezci yapının ilerisine doğru adım atamadı, geneli kaplayacak politikalar üretmedi, sadece savaş sonrası pay alma telaşı içinde bir görünüm sergilemekte.

Irak işgaline gerçek anlamda batı cephesinde direniş olmadı, o işgalden nasıl pay alırım telaşı daha çok kendisini hissettirdi. Avrupa ekonomik krizden nasıl çıkarım hesapları yaparken, dünyadaki siyasi gelişmelerden de uzak kaldı. Şimdi Avrupa’yı saran kuş gribi ve dünya kupası telaşı sardı. Almanya’da ilk defa ordu sivil toplum içinde kendisini hissettirecek bir eylemin içinde olacak. Dünya kupası karşılaşmaları sırasında, kışlasından çıkıp alman halkının içinde olacak.

Üç yıl içinde iletişim sektöründe büyük bir devrim yaşandı, uydu ile yayıncılık ve istihbarat çalışmaları gelişti. Gelişmekle kalmadı, ucuzladı. Her önüne gelen uydu ile televizyon yayıncılığına başladı. İflas eden firmaların kiraladıkları uydu yerlerini daha düşük ücretle kirala ve her türlü yayın yap dönemi açıldı!

Var olan savaş yeni silah ve istihbarat teknolojinin pazarlanmasına iyi bir alan oluşturdu. El Kaide'nin kullandığı silahlar yine müttefik ülkelerin silahları olması dikkat çekicidir.

Sokaklar işsizlere emanet edildi, sosyal devlet kavramı artık raflarındaki yerlerini almaya başladı. ilkel kapitalizm koşullarından daha kötü ve global olarak rekabetçi yaşam her alanına girdi. Var olan kazanılmış haklar teker teker yok oldu. İlk defa bu kadar geniş yığınlar gelecek perspektifi olmadan yaşar hale geldi. Zaman zaman patlayan sosyal olaylar bir alev yığını gibi yanıp yok oldu, geleceği kucaklayabilecek bir siyasi harekete ve dalgaya dönüşemedi.

Dünya enerji borsası, devlet tekelini ortadan kaldıran, yerine uluslar üstü firmaların tekeline bıraktı.
Türkiye’deki ağır sanayi tasfiye edildi, ulusal firmalar aracılığı ile tröst firmalara peşkeş çekildi.

Üniversiteler demokratik yapılanmaya hala bürünemedi, sermayenin ve devletin hizmetinde olmayı sürdürdü.

Türkiye’de ermeni tabusu biraz daha kırıldı, Kürt sorununda önemli bir dönemece doğru geçiş izlerini taşımakta. Ulus devlet kavramında bir değişiklik yaşamaktayız, buna direnen kızıl elma koalisyonu Talat Paşa yürüyüşü içinde parçalandı. En tutucu ve radikal söylemi adı işçi olan bir parti eline almış gözükmektedir.

Amerika’nın Irak'ı işgali küçük bir çevre tarafından protesto edildi, o protestoya ezilenlerin katılması beklenirken, ezilenler Newroz ateş altında buluşmayı tercih etti!


Üçüncü yılında ırak savaşı, resmi olarak bitmiş gözükmesine rağmen, orada iktidar savaşı ve mezhepler arası savaş şeklinde devam etmektedir. İşgalden nasıl kurtulup, gerçek anlamdan evrensel hukuk kuralların geçerli olacağı demokratik, çok kültürlü devlet için mücadele edilmez! Evrensel hukuk kurallarının neden uygulanmadığını ve uygulanamayacağını kimse tartışmıyor, kim iktidara gelirse neler olur olasılıkları üzerine kafa yorulmaya devam ediliyor.

Evrensel hukuk kuralları nedense üçüncü dünya insanına uygun görülmüyor. Üçüncü dünya insanında bu kurallardan haberi olmadığı için talep hakkı da olmuyor doğal olarak. Onların derdi yaşamak hakkının bir an önce sağlanması, çünkü daha acil olan yaşamak hakkıdır.

Üç yıl içinde insanlar daha da bireyselleşti ve daha içine kapanık oldu. Gelişen ne olursa olsun, işini kaybetmemek için her türlü özveriyi gösteren ve işinden olamamak için her türlü davranış normal olarak gözükmeye başlandı.

Elinde küçük gücü dahi olan, bir altını ezmeye ve ondan faydalanmaya bireysel ihtiyaçları açısından bakar oldu!

Irak işgal edileli üç yıl olmuş!

Emperyalist bu işgale karşı direniş'te üçüncü yılında değişik ülkelerde küçük katılımlarla protesto edildi.

Irak’ta yaşayanlar ise bugünün anlamını bilemeden yaşama hakkını elde etmeye çabalıyor. Nereden nasıl bir bombanın geleceğini bilemeden, silahların altında ideolojik bir kuşatmanın altında, insan olduğunu düşünemeden yaşamaya çalışıyor.

Üç yıl içinde neler yaşadık, ben kendi adıma söyleyeyim, daha da fakirleştiğimi hissediyorum daha da güçsüzleştim! Elimde her türlü iletişim aracı olmasına rağmen, gelişen olayları daha yüzeyden incelediğimi düşündüm, çünkü bilgi bombardımanı altında hangisinin doğru olduğunu karıştırmaya başladım. Gözüm ile gördüğümü bile acaba der konumuna geldim. Çünkü görülenler her zaman gerçekleri anlatmıyor.

Üç yıl!

Zaman ne kadar hızlı geçiyor, bir bakıyorsunuz yaşananlar daha dün!

19.03.2006
ismail cem özkan

Hiç yorum yok: