8 Ocak 2008 Salı

Özel güvenlik!

Özel güvenlik!

Birkaç günden beri özel güvenlikçilerin koruması olan bir binadaydım. O binada sadece gözlemlerim oldu, oturup izledim. Orada çalışan işçiler ile konuştum, aman dikkat edin, sigortanızı gerçekten yatırıyor mu patronunuz, yoksa ileride bu yüzden kalp krizi geçirebilirsiniz!

İşçiler her gittiğim yerde ilgimi çeker, davranışlarına uzaktan bakarım, gerçekten çalıştığı işi severek mi yapıyor, bilinç ile çalışıyor, yoksa para kazanmanın başka yolunu bulamamış, bir küskünlük ile mi yapıyor?

Davranışlarına konuşmalarına bakarım, acaba içe kapanık ve ezilmiş mi konuşuyorlar? Aynı kişileri genelde sokakta incelerim, sokaktaki tavırları nasıl, ya da yanlarına bir yakınları geldiğinde tavırlarında bir değişiklik oluyor mu? Çünkü öyle garip bir kültür içindeyiz ki, sürekli tiyatrodaki oyuncular gibi oynamaktayız yaşamda…

Öze güvenlikçiler özel kıyafetleri içinde hemen dikkat çekiyor, kapıcı gibi kapıda durup, her önüne gelenden bilgi alan, yönlendiren bir işlev görüyorlar, güvenlik konusu sanırım bilgi verme ile sınırlı diye düşündüm. Bir olay olduğunda ne gibi yetkileri var? Bu konuda onların el kitabını alıp okudum, bir polisin yetkisi kadar yetkili gibi gözüken bu çalışanlar, aslında pek yetkisi olmayan kişiler. Peki, neden özel güvenlik görevlilerine ihtiyaç duyulmuş. Onların el kitabı olan (akademi özel güvenlik eğitim merkezi, akademi ötem yayınları, yayın no: 15, İstanbul, 2005) kitabından yararlandım. O kitabın giriş bölümünde neden özel güvenliğe ihtiyaç duyulduğunu şu satırlar ile açıklıyor; “yakın güvenliğini kendin sağla, uzak güvenliğin bana aittir” yaklaşımıyla iç güvenliğin büyük bir kısmı özelleştirmeye başlanmış ve özel güvenlik sektörünün temeli atılmıştır. Burada gösterilen en büyük sebepte, güvenlik kuvvetlerinin artan maliyeti, o maliyetin daha düşük bir maliyetle ortadan kalkacağı hesaplanmış. Yani temelde özel güvenlik bir sektör olmuş oluyor, geçmişte olmayan ama modern dünyanın bir gereği olarak yeni bir sektör ortaya çıkarılmıştır.

Bu yeni sektör ile ilgili kanuni çalışmalar uzun zamandan beri yapılmaktaydı, devletin liberalleşmesi ve devlet elindeki erkelerin özel sektöre devredilme miladi başlangıcı olan 12 Eylül askeri darbesi sonrası geçerlilik kazanmış ve ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır. Durduk yere bir devlet, ben halkımın güvenliğini sağlayamıyorum, yeteri kadar polisim askerim yok, güvenliği özelleştirelim demez, bir politik tercihtir. Çünkü özel güvenlik bir anlamda sivil toplumun silahlandırılması anlamına da gelmektedir. Bu tercih 1980’li yıllarda uygulamaya geçilmiştir. Ve yaygınlaşması ise 90’lı yılları bulur. Şu anda günlük yaşantımızın bir vazgeçilmezi ve önemli bir istihdam alanı olarak önümüzde durmaktadır.

Güvenlik sorunu ucuzlatılmıştır, bireye özel bir güvenlik ağı geliştirilmiştir. Şimdi biz burada başka şeyler düşünelim, neden insan güvenlik içinde olmayı hisseder? Demek ki, güvensiz olduğuna inanması gerekli! 12 Eylül toplumumuzda önemli bir güvenlik sağlamıştı, 12 Eylül öncesi çatışma hepten ortadan kaldırılmış, Türkiye tarihinde görülmeyen büyük bir devletten hortumlanma dönemi açılmıştı. Devlet hortumlanmadan önce halk bankerler aracılığı ile ilk hortumcular ile tanışmıştı. Neler olmuştu da özel güvenlik bir sektör haline getirildi, üstelik global olarak özel güvenlik sistemi hemen hemen bütün ülkelerde uygulanmaya kondu? Ülkemiz içindeki gelişmeler elbette etkili oldu, fakat dünyada bir özel güvenlik olgusu her yeri sarabildi?

Ülkemizde özel siteler ve onların korumaları olarak günlük yaşantımıza girdi, eskiden bekçi tutulurdu, ondan sorulurdu, şimdi 24 saat nöbet tutabilen, maliyeti düşük görevliler ile sorun çözülüyor. Her hangi bir toplantı yapılacaksa, birkaç gün için özel güvenlik elemanı şirketten isteniyor ve istenildiği saatte görevinin başında bir güvenliğiniz olabiliyor. Bu kadar ucuz maliyetli bir güvenlik ağı elbette polisin ve diğer emniyet güçlerinin işini kolaylaştırdı. Çünkü o özel alanlardan artık resmi güvenlik görevlileri sorumlu değil, ancak önemli bir olay olduğunda ve çağrıldıklarında müdahil olabiliyorlar. Orada daha ucuz maliyet ile aynı işi yapan başka elemanlar durmaktadır. Elbette teknik anlamda birçok olumsuzluğu da yanında taşıyordur bu durum, çünkü olay yerinde araştırma yapacak olan resmi görevlilerin suç delilerinin karartması olayı olabilir. Ülkemizde gelişimini kısa başlıklar ile incelemeye çalıştım, bu konuda yapılmış araştırmalar elbette vardır, o yüzden ben gözlemlerimi ve okuduklarımın bana vermiş olduğu çağrışımları paylaşıyorum.

Özel güvenlik elemanı demektir ki, ucuz emekçidir. Ucuza ve saati belli olmadan hizmet vermek zorundadır. Gittiği yerde hem kapıcının görevini, hem diğer görevleri yerine getirmek ile yükümlüdür. Yerinden izinsiz ayrılması demek onun işinden olması anlamına gelmektedir. Firmanın istediği yerde ve biçimde görev yapmak zorundadır. Firmalar kendilerine göre bütçe yaparak en düşük ücretle eleman çalıştırması doğal bir durumdur. Bu işte de bir tekelleşme doğru gidilmektedir, çünkü piyasada ne kadar değişik yerden ve sürekli iş alabilirse o firma o kadar yaşayabilir, aksi halde çalışanlarının ücretini dahi veremez konuma gelebilir. Özel güvenlik firmaları resmi silah taşıyıcı konumundadır, bunun da başka organize suçlar içinde olmayacağı anlamını taşımaz. Denetim mekanizması yeteri kadar olup olmadığını ve yeteri kadar ve biçimde denetlenip denetlenmediğini bilmiyorum. Çünkü her türlü suiistimale açık bir yapı sergilemekteler. Çalışanların sendika ve özlük hakları ne kadarı güvence altındadır, bir eleman günde en fazla kaç saat görev başında durabilmektedir? Bu alanda birçok soru durmaktadır.

Devletin ekonomik değil, ben güvenlik sağlayamam diyerek güvenlik alanından çekilmesi ne kadar ahlakidir onu da düşünmekteyim. Devletin görevleri arasındadır bireylerin güvenliğini sağlamak. Bu durum ileride bina içi ve özel alanlar özel mülktür denilerek resmi güçlerin oraya girmesini bile engelleyebilecek gelişmelere açık bir durumdur, kişiler veya gruplar kendi özel güvenlik birimlerini kurarak devlet içinde devletin görevini üstelenebilirler. Bu da elbette yetki karmaşasını da beraber getirir!

Özel güvenlik elemanları genelde alt ekonomik ailenin çocuklarıdır. Onlar bir yerlerde çalışmaya muhtaçtırlar. Bugün güvenliğe ihtiyaç duyan kesim ise parası olan bir kesimdir. Onlar daha rahat uyuyabilmeleri için, hırsızlara karşı canlı birer kalkan olarak bu görevliler düşünülmektedir. Büyük şehirlerin etrafları genelde alt ekonomik kesimler tarafından kuşatılmıştır, bu kesim elbette yaşamak istediği kesime özenir ve onların zenginliğinden pay almak ister. Bu ister kanuni, ister kanun dışı şekilde olmaya devam eder. Bir anlamda yağma kültürü vardır. Dışarıdan gelen yağmalamaya karşı kendilerini izole edenler, yine o yağma yapmak isteyen kesime karşı onların çocuklarını kullanır!
19.09.2006
ismail cem özkan

Hiç yorum yok: