8 Şubat 2008 Cuma

301 değişirken…

301 değişirken…

Ceza yasamız nedense hep faşist yasalardan etkilenir, insana yakışan yasaların oluşması içinde binlerce canın yanması gerekir. Biz ulus devleti çok ciddiye alıp, içimizdeki ötekileri bize benzetmek için her türlü yöntemi kullanırız. Bunların başında ceza yasası vardır. Bizden olmayanların yeri dört duvardır.

Ceza yasaları hep tartışılmıştır, ceza yasası olduktan sonra. Haksız yere idam edilenler, haksız yere mahkum olanlar, haksız yere işkence görüp sakat kalanlar hep bu yasanın etkileri olarak günlük yaşantımıza katkılarıdır. Ceza vermek devletin görevidir. Biz devleti hep ceza verir olarak tanırız. Sosyal devlet olamadık ama ceza devleti olmayı hep koruduk.

Ceza yasasının en son müthiş koruması olan 301. Maddede değişime uğrayacak. AB istediği için bu yasayı değiştireceğiz, bizde yasalar iç dinamiklerin gücü ile değil, dış güçlerin etkisi ile olmaktadır. İç dinamikleri hep yok sayan bir devlet anlayışında içten değişim elbette olmaz. Biz yöneten gibi düşünmek zorunda olan bireyleriz. Onun gibi düşünmeyenlerin bu topraklarda işi yoktur, ya sev, ya terk et! Terk etmek isteyene de garip garip bakılır, verdiğim ekmek boğazına dursun denir!

Ceza yasası var olan düzenin devamı için gerekli düzenlemeler yer alır. Yöneten gibi düşünen bireylerin oluşması için yasa uygulanır. Sadece düşünmek değil, yaşam biçimi de bu yasa ile belirlenir. Düşünmek yaşama biçimini belirler, yaşama biçimi düşünmeyi. İç içe geçmiş bir durumdur, birbirinden bağımsız düşünülemez. Bu ülkede Türk gibi düşünmek kavramı vardır ve onun içindir her zaman tek doğrular vardır, başka doğruların varlığı dahi kabul edilmez. Tek yol vardır, o yolun dışına çıkmak dahi tahammül edilemez. Yasalarımız bize nasıl olmamız gerektiğini buyurur, biz zavallı bireylerde onlara uyum göstermek zorundayız.

301. madde değişime uğrayacak, Türklük konusunda hassasiyet gösteren bu yasa ile bir ermeni yazar hayatını kaybetti, diğeri Nobel ödülü almış olmasına rağmen ülke topraklarından uzakta yaşamak zorunda bırakıldı, yüzlerce aydına karşı dava açıldı, ceza alanlar dahi oldu. Ceza almadan devlet adına hüküm verenler bile oldu, onların hükümleri Türklük adına uygulandı. 301. Madde günlük yaşantımıza yansımasını birlikte yaşadık. Fakat günümüzdeki değişime uygun olarak bu maddede değişecek, çünkü 301. Maddede öne sürülen koşullar değişime uğramıştır, Türk kelimesi çıkarılıp yerine İslam kelimesi konduğunda bu yasa büyük değişikliğe uğramış olacaktır. Bu yasada değişimi düşünenler sadece bu bölümü değiştirmeyi düşündüklerini düşünüyorum. Günümüzde kutsallaştırılan terimler yer değiştirmektedir. Çağdaş laik bir devlet içinde İslam kuralları gibi yaşamak isteyenler güvence altına alınmak istenecektir. İslam eleştirisi hepten yok sayılacaktır. Bu topraklarda Darwin’in evrim teorisi sadece küfür olarak algılanacaktır. Evrim demek İslam eleştirisi olarak algılanacaktır. Darwin beki mahkeme salonlarında 301. Madde’den yargılanacaktır. Neyse ki, Darwin kendisi mahkemeye gelip, saldırıya birebir maruz kalmayacaktır.

Ülkemizde ölenler hep suçludur anlayışı devam edecektir, öldürenler ise kahraman olmaya devam edecektir. Sivas katliamında yer alanlar milletvekili olmayı sürdürecektir, çünkü haklımız öyle istediği için milletvekili seçilecektir. Çoğunluk ve yöneten gibi düşünenler hep haklı olmayı sürdürecektir. Onlar ellerindeki ceza yasaları ile öldürmeyi kutsamayı sürdürmeye devam edeceklerdir. Öldürme özgürlüğü için imza kampanyaları sürecek, orada toplanan imzalar özgürlük savaşçıları olarak kendilerini tüm dünyaya duyuracaktır. Türban’a özgürlük adı altında geçmişte yapılan katliamların ödüllendirilmesi olarak algılandığının farkına dahi varmayacaklar, o katliamların birinci sorumluları bu ceza yasası içinde cezayı getirecek herhangi suçları yoktur. Yasada yazılı olmayan suç, suç değildir. Özgürlük her bireye lazımdır, öncelikle katiller için vardır! Tesadüfen olarak tutuklananlar içinde bir af çıkar ve özgürlüklerine kavuşurlar.

8 Şubat 2008