17 Mayıs 2008 Cumartesi

Hayat bir numaradır!

Hayat bir numaradır!

Doğal felaketin insan felaketine nasıl dönüldüğüne son günlerde örnekler artmaya devam ediyor. Myanmar’ı kasırga vurdu, generaller ülkeye daha büyük zarar verdiler. Çin’i deprem vurdu, ülkeye kamu malı altında yapılan binaların zararı daha büyük oldu. Üniversitelerde faşist saldırının adına sağ sol çatışması koydular, zararı her gün acil servislere müracaat eden öğrenciler ile hesaplanır oldu. Tuzla tersaneleri ölüm saçmaya devam ediyor. Felaketleri daha büyük acıya ancak insan dönüştürebilir, onu da başarı ile gerçekleştiriyor.

Acılar birer istatistik rakamı olarak önümüze gelmektedir. Çin; 50 bin ölü. Myanmar; yüz binin üzerine kayıp ve ölü. Üniversitelerde çatışmada yaralanan öğrenci; istatistik yapılamadı, onlarca ölü ve gözaltı. Bunlar sadece son günlerde gazete sayfalarına, haber bültenlerine düşen acılar. Acıların nasıl felaketler sonucu ortaya çıktığını göremezsiniz. Bir yerlerde birileri ölmüş, acılar duyuluyor, evsiz kalmış çocuklar. Satılmaya hazır bedenler. Felaket…

Rakamlar ile konuşur olduk. Bizlerde birer rakam olduk. Söyle sigorta numaranı tedavi ol! Söyle nüfus cüzdanı numaranı bilmem ne belgesi al. Adımızdan önce numara gelir oldu. Telefon numarası, ev numarası, kapı numarası… Her şey numara. Numara…

Numaraya o kadar alıştık ki, hayatımızı numaralar belirlemeye başladı. Bir rakam. Bir rakam hayat içinde kendisine verilmiş rolü oynamaya adaydır ve aday olmaktan çıkmıştır. Oynar. Bu hayata her gelenin bir numarası vardır. Numara yaparak hayatını biçimlendirir!

En iyi numara kişiye verilen etikettir. Etiketi yakasına takan ya da boynuna takan o etiketin tesiri altında o etiketin görevlerini günlük yaşamda içselleştirir. Kafka’nın Herr K’sı dönüşürken, günlük yaşamda sıradan bir bireyinde dönüştüğünü betimlemektedir. Dönüşen her bireyinde bir numarası var, meslek odaları her üyeye bir numara verir. Eğer o verilen görevi yerine getiremiyorsa, o numara elinden alınır başka numara verilir. Ama bir bireyin ömür boyu üzerinden taşımaya zorunlu olduğu numaralarda vardır. Numaraları kim kontrol eder, numara sahibi biri!

Bir soruşturma yapılır, soruşturmada hep bir numara merak içinde aranır ama bir türlü bulunamaz! Bir numara yoktur aslında! Soyuttur! Bir numara diye yakalananlar aslında başka numara taşıdıkları çıktıkları mahkeme önünde savunmalarını yaparken oynadıkları numara ile ortaya çıkar. Her şey aslında bir numaradır!

Yaşam aslında bir numaradır, gerçek yaşam var mıdır?

Gerçek yaşamı ne zaman kaybettik, ne zaman numaralandı yaşamımız?

İlk kapıya numara Köln’de yangın ve hırsızlara karşı konuldu, çünkü hangi evde yangın çıktığını en hızlı öğrenmenin en kolay yolu numara olduğunu düşünmüştü Romalılar sömürge şehrinde. İlk kimlik ve ilk kimlik numarası ne zaman verildi?

İlk kağıt para üretildiğinde üzerinde numara yoktu, güvenlik sorunu yoktu, zaman içinde kopyalanması zor, özel kağıtlara baskı yapılırken, numara eklendi. Bu numaralara bakarak kumar oynadılar. Tek mi çift mi? Numaradan para kazanma yolu açıldı, emek sarf etmeden bir an önce zengin olmak isteyenlere. Hayat bir numara!

Borsada alınan satılan tüm kağıtların üzerinde numara vardır, bir de karşılıkları, onlarda rakamdır. Rakamlar ile alınır satılır, günlük hayat rakamlar ile belirlenir. Bazı rakamlar sevinç çığlıkları attırırken, bazıları son kurşun olur! Rakamlar felaket olur!

İnsan ticareti bile rakamdır. Ülkemize gelen ve giden köle ve sınır ticareti sonucu yakalananlar ve ölenler birer rakamdır, uluslar arası emniyet bültenlerinde! Uyuşturucu trafiği ve kazançlarda birer istatistik olarak kağıtlar üzerinde durur. Kara para ve kara ilişkiler kanıtlanamaz ama kağıt üzerinde durur, günlük yaşamı belirlemeye devam eder. Hayat karadır ve karanlığın içinde numaralar vardır.

Numaralar insanın yaratmış olduğu en büyük felakettir. Doğal olayları bile insan felaketine dönüştüren en büyük buluş rakamlar ve numaralardır.

Çin’de kaç insanın öldüğü tahmin ediliyor? Myanmar’da kaç insan kayıp, kolera salgınından kaç insan ölebilir? Öğrenci olaylarında kaç gencin hayatı değişecek? Kaç çocuğa bu sene tecavüz edilmesi bekleniyor? Kaç turiste önce tecavüz sonra öldürme vakası bekleniyor? Beklenen enflasyon sonucu ne? Bugün seçim olsa hangi parti ne kadar oy alır? ...

Açıklamaları hep rakamlardır. Hayat bir numara, biz numaralara o kadar çok alıştık ki, günlük sohbetlerimizi bile numara!

15 Mayıs 2008 Perşembe

avrupa'da islam düşmanlığı gelişirken...

Avrupa’da İslam düşmanlığı gelişirken...

Avrupa’da İslam düşmanlığını körükleyen bir propaganda filmi adresi vereceğim. o adresten bir bakın ve Avrupa İslamı ve İslam ülkelerini ki, bunun içinde Türkiye’de vardır.

http://www.bivouac-id.com/2008/03/27/fitna-le-film/

filmi baştan sona izleyin ve İslam ve cihad kavramının birlikte işlendiğini göreceksiniz. en son sahnede eskiden Naziler vardı, sonra komünistler ve şimdi İslam var diye bitiriyor. yeni düşman belli ve savaş yöntemleri de ortada... Bu gelişen çatışmanın ortasında biz nerede duracağız? Bu savaş içinde taraf olmayacağımızı şimdiden söyleyebilirim, fakat bir cepheye sürüklenme durumumuz da var, istemeden bir bakmışsınız bir cephede hedef konuma gelmiş olabilirsiniz. Bırakın birbirini yesinler diyemeyeceğimiz bir çatışmanın içine hızlı bir şekilde eğimleniyoruz. Aman dikkat etmek gerek ve bizler barış için neler yapabileceğimizi iyi düşünmek gerektedir, çatışma evrenselleştikçe bizler birer kurban olma ihtimalimiz gün geçtikçe artmaktadır.

Patlayan bir bomba yüzlerce masumu öldürdüğünü gördük. Hava uçurulan bir uçakta tesadüfî sonucu yolcu olabilirdik. Metroda patlayan bir bombanın kurbanı olabilirdik. Irkçıların saldırdığı bir kurban olabilirdik. Sırf Müslüman ülkeden geldik diyerek batıda herhangi bir neo Nazi saldırısı karşısında kurban olmamız kaçınılmaz olabilir.

Siz istediğiniz kadar ben taraf değilim de, Naziler Yahudileri yok ederken sadece Yahudi olduklarına baktı, ne düşündüklerine ve ne yaptıklarına bakmadılar.

Bizler çatışmanın içinde kurban olmak istemiyorsak, çatışmaların daha da korkunçlaşmadan yapacak bir şeyler olduğuna inanmamız ve bir şeyler yapmamız gereklidir.

Ülkemizi temsil edenler, türban ile kraliçe ağırlayanlar bizim geleceğimize nasıl müdahale ettiklerini bilmiyorlar, fakat yakın bir zaman içinde bizler bu görünümün kurbanı olacağımızı bilmemiz gereklidir. Bizler çatışmaların ortasında kurban olmak istemiyorsak, gökten koç gelmesini beklemeyelim!

Bir şeyler yapmalı, fakat ne?