28 Mart 2009 Cumartesi

Yağmur

Yağmur

Yağmurun altında kimisi araba ile yola çıkar, kimisi şemsiyenin altında, kimisi ise sadece üstündekiler ile.

Yağmur yağıyor, sokaklar su gölüne dönerken, eğimli olan yerler bir akarsu görünümüne kavuşuyordu. Su betonun ve asfaltın üzerinden akıyor gidiyordu, toprakta ise yok oluyordu.

Yoldan geçen araçlar kaldırımlara birikmiş suyu atıyordu.

Gökyüzü gri ve yeryüzüne yakındır. Gök sanki yeryüzünün sırtına binmiştir, arada gezen canlılar gökyüzünü taşır gibidir. Köpekler kuyruklarını bacaklarının arasına sıkıştırmış, sığınacak yer ararken, insanlar otobüs duraklarında yağmurun suyundan korunmaya çalışırken, yan yana gelmenin sıcaklığını da birbirine aktarmaktadırlar.

Yağmur ve insan. İnsanlar konumları ile ilgili değişik kıyafetler ve davranışlar içindedir. Yağmur ise her yerde aynıdır. Yağmur tanelerini tek tek görmüş olsaydık, belki damlalar arasında farkı göreceğiz ama yeryüzüne sağanak gibi boşalırken farkında dahi değilizdir. Yağmur yeryüzünün neresine düşerse düşsün aynı görünümüne kavuşur. Yağmur evrenseldir ve sınırları tanımaz!

Yağmurun altında bir takım insnalar, arabasında tek başına yol alırken, dışarıdaki insanların ne düşündüğünü ve yaşadığını dahi bilemez. Kaldırma yakın geçerken, kaldırımdakini düşünmez, gideceği yere daha erken gitmenin aceleciliği içindedir. Kaldırımda, o anda yürüyenin elinde şemsiye varmış, yokmuş göremez bile. Kaldırıma sıçrayan suyun, o kişiyi ıslatacağını bile göremez. Geçer ve gider. Arkasından söylenecek sözler, yağmur ile birlikte yeryüzüne düşeceğini bilir. Aynı yağmurun altında insanlar farklı şeyler düşünür ve yaşarlar.

Yağmur hep fakirlerin evlerini yıkar ve basar, zengin ise sadece haberlerde görür ve suçu hep başkasında arar. Evinde ekran karşısında oturan, evini su basanın duygusunu bilemez ve hissedemez. Yağmur, evi olmayanı bir saçak altına sürükler ama o hep ıslak ve soğuk ortamda olduğundan, evini su basanın feryadını sadece kafasını kaldırıp, anlamsız gözler ile süzer. Aynı yağmur altında insanlar farklı duyguları yaşar. Kimi için romantiktir, kimi için ise felakettir. Kimin için ise doğal bir olaydır. Doğada yaşayan için ise berekettir. Büyük şehirde yaşayan için ise yazın suyun kesilmemesi anlamına gelir. Yağmur insanları aynı şekilde ıslatmaz, fakat yağmur altında bütün insanlar farkı duygular yaşamaya devam ederler.

Yağmur altında kimi fotoğraf makinesini eline alır, gelip geçeni çeker, kimi ekmek parası yüzünden evini su basanların feryadını sonsuza alır. Kimi sanat amacı ile objektiften dışarı bakar, kimi haber müdürünün istediği yönde bakar. Yağmur aynı anda aynı makine arkasından farklı duygular ile dünyayı algılamasını engelleyemez. Yağmur, bazı şeyleri önüne alıp sürüklerken, duygulara bir şey yapamaz.

Kelimeleri bir damla olarak algılarsak ve eğer beyaz sayfa üzerine yan yana getirirsek, işte yağmurun yeryüzüne düştüğü gibi kelimeler sayfaya bu şekilde düşer ama her okuyan, farklı algılar ve yeniden yazar. Tıpkı yağmur altında yürüyen insanlar gibi, her bir birey dünyaya başka pencerelerden bakar ve hisseder.

24 Mart 2009 Salı

Seçime giden son viraj!

Seçime giden son viraj!

Seçime gidişin son virajına geldik. Bu dönem içinde propagandalar yerel yönetim düzeyinde değil, genel oldu. Demektir ki, bu seçim sonucu bir genel seçim sonucu olarak algılanacaktır. Ve referandum özelliğini de taşıyor.

Yerel yönetimlerin elindeki para ve gücünde sergilendiği bir tartışma sürecini de yaşadık. Yerel yönetimde kim yönetimdeyse, o kendi çıkarını gözettiği ve bu çıkar yönünde kararlar aldığı ortadadır. Belediye başkanları ve çalışanları hakkında açılan davalar bunun kanıtıdır. Henüz açılmammış ama açılma olasılığı olan davalarda sırayı beklemektedir. Eğer yönetimler değişirse, hangi yöntemler ile belediye kasalarından paraların, özel kasalara uçtuğu daha net görülecektir.

İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerin siyasi tercihleri, yerel yönetimlerin yapmış olduğu etkinlikler ile nasıl bir değişim gösterdiği son otuz yıla bakılarak anlaşılır. Yerel yönetimler o yerelin siyasi ve kültürel dokusunu da değiştirebilmektedir. Değişime açık olan toplumlar, kendi çıkarları hangi yöndeyse o yöne eğimli oldukları ortadır. Yerel yönetimlerde, çağdaş düşüncenin hakim olduğu yerlerdeki durum ile, muhafazakar olan kesimin olduğu yerlerdeki durum tüm çıplaklığı ile ortada değil midir? Kırmızı sokaklar, dövülen bakkallar, dışlanan kesimler her şey ortada durmaktadır.

Seçimler bir anlamda yerel yönetimlerin kontrolündeki paranın hangi amaç ile kullanılacağını gösterecek bir referandum özelliğini göstermektedir. Eğer paranın kontrolü, sadece kendi siyasi hedefi ve kişisel çıkarı yönünde olduğunda, belediye sınırları içinde yerleşim yerlerinin, şehrin dönüşümü projesi adı altında, yandaşlara nasıl peşkeş çekildiği ortada değil midir? En çıplak örneği Sulukule mahallesindeki durum gazete başlıklarına yansımadı mı?

“AKP’li Fatih Belediyesi’nin Sulukule’de kentsel dönüşüm çerçevesinde kamulaştırma ve yıkım kararı alınması sonrası, iki mahalledeki konutların yüzde 50’si el değiştirdi. ’Romanlar’ borçlandırılıp TOKİ’nin yaptığı dairelere taşınırken, başkan danışmanı ve bazı aracılar, değerleri katlanacak daireleri, belediyenin gösterdiği emsal fiyatın biraz üzerinden, üçüncü kişiler adına toplamaya başladı.” 19 Mart 2009, Hürriyet

Son viraj dönülürken, seçimlerde kime oy vereceğinizi düşünüyorsunuzdur. Benim önerim, AKP belediyelerini elinden alacak en yakın kim varsa oyunuzu ona yönlendirin olacaktır. Çünkü AKP yönetimindeki belediyelerin yaratmış olduğu tahribat öyle azımsanamayacak düzeydedir. Çağdaş, demokrat, laik bir belediyenin aynı zamanda adaletli olmak zorunluluğu vardır. Bu tanıma uyan adayları destekleyin, AKP yönetiminde olan belediyelerin yöneticilerini değiştirin!

AKP’nin açılımları ortadadır, o açımlıları demokrasi, AB hayranlığı gibi nedenler ile destekleyen, kapı kullarının sözlerini tarihin bir yerine not edin, o sözleri söyleyenler yarın iktidar sizde olduğunda, sizin içinde olumlu konuşacaklardır. Onları iyi tanıyın ve o kapı kullarını aranıza almayın. Bugün değişik basın kuruluşlarında başyazar ya da köşe yazarı olarak duran, değişik üniversitelerde derse veren ama AKP ve onun baş destekleyicisi F. Gülen taraftarlarının yapmış olduğu toplantılara katılanları unutmayın, onlar o toplantılarda kimlere methiye dizdiklerini tarihin bir kenarına not edin! Çünkü onlar, güç değiştiğinde, yeni güce de kapı kulluğu edeceklerdir. Kapınızın kenarından geçirmeyin.

Çağdaş, demokrat, sosyal, laik, hukukun üstünlüğünü kendisine rehber eden her aday, sizin adayınızdır, fakat siz yine de AKP adayının koltuğunu alabilecek adayda birleşin ve onların yönetimindeki belediyeleri değiştirin!