21 Mart 2012 Çarşamba

Maydanoz dağılıyor İzmir’in kitapevlerine…

Maydanoz dağılıyor İzmir’in kitapevlerine…

İnsanlar hep yolda karşılaşır sanırsınız değil mi, bazen otobüslerde de karşılaşıyormuş. Uslu uslu belediye otobüsüne oturmuş, Konak’tan Göztepe parkının olduğu durağa doğru gidiyordum. Otobüslerde cep telefonu ile konuşmak yasak olduğu için sessiz ve otobüsün çıkardığı gürültüler içinde kendi iç dünyama dalmış, bir yandan da ineceğim durağı kaçırmamak için çevreme bakıyor gibi yapıyordum.

Bir de ne göreyim, olacak iş değil, otobüsün içinde iki tanıdık yüz. İkisi de karikatür çizeri olmasın mı? Serde karikatür çizerliğinden gelen bir dostluk var, üstelik Mustafa Yıldız ile yıllar öncesi ortak sergi içinde yer almışım. O yıllarda Mustafa henüz çalışıyordu, emekli olmamıştı. Yıllar yılı çizgilerini değişik yerlerde görmüş, bir karikatür vurgunu arkadaşımdı. Hep deniz vurgun yapmaz ya, karikatür de yapar. Bir yaptı mı ömür boyu üzerinde izini taşırsın. Mustafa’da izini hep üzerinde taşıyan biri. Karikatür vurgunu olacak da karikatürün olduğu yerde olmayacak mı? Elbette olacak. Mustafa emekli olunca bir baktım karikatür adına ne yapılıyorsa orada.

Emekli olunca, bir de İzmir karikatürcüler temsilciliğini alıp, ceketinin yakasına dernek rozetini takınca, karikatür için İzmir dar gelmiş, egeye açılıvermiş. Kasabalarda, şehirlerde yerel yönetimler ile işbirliği içinde yarışmalarda, sergilerde ismini görür oldum. Karikatür için ayaklı okul olmuş, her gittiği yerde öğrencilere karikatür kursu verir olduğunu değişik web sayfalarında görür oldum. Bol fotoğraflar, bol gülümsemeler, bol sergiler içinde bir de 2012 yılının başında dergi kazandırmış İzmir şehrine. Maydanoz adını verdikleri yerel mizah dergisi, “her eve girer” sloganı ile Ocak ayında ilk sayısını yayınlamış.
İlk sayının başyazısını yazmış Mustafa Yıldız. Uzun süredir unutulan mizah dergiciliğine yeniden hayat verdik demekte ve çok iddialı sayılacak cümleler içinde ilk sayısını bir ekip ile hazırlamışlar. İzmirli çizerlerin yanında, İzmirli yazarların da yer aldığı dergi, bütün sayfaları renkli olarak basılmış ve okuyucunun beğenisine sunulmuş.

İşte ben otobüste bu karikatür çizeri ile rastlaştım. Valla billa da benim planladığım bir buluşma değildi, her şey olasılık içinde yer alıyor! Olmaz demeyin olasılıklardan biri otobüste başınıza gelir, benim başıma geldiği gibi. Ve ilk merhaba ile birlikte Maydanoz dergisini, derginin sahibinin elinden aldım. Daha önce elime geçmeyen üç sayı elime geçmiş oldu.
Dergileri ilk anda alıp göz gezdirdim ama göz gezdirmekle kalmadım okudum, izledim. Derginin periyodik olarak çıkışına baktım. Mustafa çalışkanlığını göstermiş ve dergiyi aksatmadan zamanında yayınlamış. Elbette tek başına yapmadı, onun adına bütün emeği geçenlere de selam göndermeden duramayacağım.

İzmir’de bir mizah dergisinin olması, muhalif bir sesin olması anlamına gelir. Maydanoz klasik haftalık dergilerin çizgisinden ayrı, kendisi içinde bütünlüklü dergi izlenimini veriyor. Her sayıda bir konu işleme yerine çizerlerine özgürlük tanımış ve çizerleri kendi bölümlerinde düşüncelerini gündeme ya da hayata uygun gördüklerini yansıtmışlar. İzmir’in çizerlerinin dışında çizere de yer vermişler, bu sayede yöreselcilik yapmamışlar! Taaa Trabzon’dan bir çizer bile İzmir sokaklarında ve evlerine konuk olmuş.
Karikatür ağırlıklı bir dergi içinde daha önceden tanıdığım güzel dostlarımın yazılarını da görmekten büyük mutluluk duydum.

Maydanoz dergisi ve çevresinde yer alanlar; eskiden olduğu gibi sergilere devam ediyorlar, karikatür etkinlikleri, yarışmalar, eğitim… kısaca çalışkan insanların emeklerini sayfalarda, İzmir basınında görmekten mutluluk duydum. Gelmekte olan genç kuşak içinde bir eğitim yeri olacağını düşünüyorum, elbette verdikleri derslerden yetişen karikatürcü de bu dünya içinde yerini ağır ağır alacaktır.

Maydanoz yerel bir dergi olmasına rağmen, evrensel sorunlara sayfalarında daha çok yer vermeyi tercih etmiş. İzmir yerelinde ya da ege yerelinde yaşanan sorunları sayfaları içinde bulmak şimdilik yokmuş gibi ama yakında bu yerel duruş ve bakışın izlerini sayfalarda göreceğimi düşünüyorum.

Bir de izmir’de müze açılmış ama o konuda fazla bilgim olmadığı için pek bir şey diyemeyeceğim. Zaten konumuz ile de ilgisi olmadığı için sadece demesinler müzeden bahsetmedi diye yazdım. Müze anlayışı konusunda ülkemizin karnesinin pek parlak olmadığını biliyorum. Düşünebiliyor musunuz, bir yıl içinde müzelerimizden ne kadar tarihi eser çöpe atılıyor? Geçmiş senelerde 35 bin adet parça çöpe atılıyordu. İşte müzelerimizin hali bu şekilde. Bu şekilde olmasına rağmen, doğru korunan tarihi eserleri, ülkemizin o çok korunaklı müzelerine getirmek için evrensel olarak hukuk mücadelesi verenleri görünce mizah mizah diyorum, geçiyorum. Gerçek anlamda müze anlayışı oturtulana kadar, bütün eserlerimizi, müze kavramını oturtmuş ülkeler tarafından korusun ve yönetsin derim. Her müzeye girdiğimde acaba bu gördüklerimi gelecek geldiğimde görür müyüm diye bakıyorum açıkçası. Kıskaca müze kavramının oturmadığı bir ülkede, müze adına yapılan şeyleri görmek için acele etmiyorum. Vaktim olduğunda girip bakacağım ama aman aman mutlaka göreyim gibi bir duygum yok.

Nereden geldi şu müze kavramı, neyse güzel okuyucular, müze bir yana, Mustafa’nın çalışkanlığı kavramı bir tarafa. İyi niyet ile yapılan her çalışma desteklenmeli… Okuyarak o desteği verdiğime inanıyorum. İzmir’in ihtiyacı vardı, o ihtiyaca cevap vermek için İzmir’in mizah dergisi umarım uzun soluklu ve ilk sayıda belirlediği hedeflere ulaşır. Nice sayılara… başarılar…

Bir otobüs yolcuğu sırasında elime geçen dergi ve anılar eşliğinde Göztepe parkı durağına geldim, inmek için düğmeye bastım ve gecenin meltem rüzgarı eşliğinde ailemin evine doğru elimde Maydanoz dergisi ile otobüsten uzaklaştım.
İzmir’in her sokağı geçmişimden bir şey anlatmaz ama İzmir’in geçmişinden bir şeyleri fısıldar. İzmir, çok kültürlü, çok dilli bir Akdeniz liman şehriydi. Bugünde liman şehri ama bir dil tarafından istila edilmiş gibi gözükse de, kendi içinde geçmişin o güzel Levanten kokularını, Sefarad, Rum mutfağının leziz kokuları yayılır İzmir sokaklarına. Bir de arada Maydanoz dağılıyor…

İsmail Cem Özkan