11 Ağustos 2012 Cumartesi

Görmemişin bi madalyonu olmuş…


Görmemişin bi madalyonu olmuş…

Görmemişin bir madalyası olmuş, tutmuş bayrağını vücuduna sarmış... Faşizmin yaşandığı ülkede sporcu olmak duruş ister, eğer duruşunuz yoksa faşizmin bir propaganda aracına dönüşürsünüz ve faşizmin propaganda bakanlığı istediği gibi kullanacak ve zamanı geldiğinde çöpe atacaktır.
Nazi döneminde başlayan bu gelenek bugünde devam ediyor. Faşist ülkelerin sporcuları madalya kokladığı an bir anda ünlü oluyor ve bayrak şovu yapıyorlar...
Nazilerin dünya şampiyonu boksörünü anımsayan var mı? Nazi Almanya’sında gazetelerde çıkan boy boy haberlerden ve görüntülerden haberi olan var mı? Hadi o kadar uzağa gitmeyeli, bizim atom karıncamız, haltercimiz adını anımsayan var mı? Haltercimiz altın madalya alırken cezaevlerinden çıkan işkence seslerini dışarıdaki sevinç çığlıkları bastırıyordu...
Atatürkçülük yıllardır savunulur durulur ama Atatürkçülük denilen şeyi 12 Eylül rejimi mezara koydu, şimdi savunulan anladığım kadarı ile sanırım karikatür olanı... Benim gördüğüm ve bildiğim tüm Atatürkçüler liberal ekonomiyi savunuyor. Planlı programlı bir ekonomi onlara ucube geliyor...
Çevremizde görmüşsüzdür, her önüne gelen bugün yaşananları sola yükleme telaşı içindedirler, vur abalıya demiş atalarımız, her şeyi solun üzerine yıkarak vicdan rahatlatmayı seçenler, suçladıkları soldan da bir haberlerdir. Bu ülkenin bu şekle gelmesinde hiç bir suçu yoktur, çünkü iktidar erkini hiç alamadılar... İktidar kimin elindeyse o bu hale getirdi... İktidar da ülkemizde her zaman Amerika’nın dediği oldu, o yüzden bu ülkenin bu hale gelmesi ne sağın ne de solun işidir, Amerikan politikasının ürünüdür...
Atatürkçülük yok, hiç olmadı da... Olduğunu söyleyenler hep tarih bilgisini saptırarak verdiler... Yeni bir ideoloji yaratmaya çalıştılar... Arada tampon olarak... Ama olamadı, çünkü liberal ekonomi savunuculuğu her şeyi kullanıp çöpe attı... Liberal ekonominin sonunda omurgasız, biçimsiz, moda değim ile ucube bir şey ortaya çıktı. Sistemin yarattığı sorunları çözme yerine kolaj yapmaya ya da estetik yapmaya gidildi... O durumda birileri de gelir, senin devletini biçimlendirir...
Çok kültürlü, çok dilli, çok dinli bir ülkeden tek bir doğrunun olduğu ülke yaratılmaya kalkıldı...
Atatürkçülük adına ılımlı İslam gerçekleştiren Amerikan ordusunun neferleridir(!), onlarda şimdi yargılanmamak için hastaneden rapor alma telaşındalar, çünkü işleri bitmiş, Amerika’nın kullanıp attığı çöplükteler... Bugün ki iktidarda yakında onların yanına gidecektir, Amerika kullanır atar, attıklarının hali nasıldır diye bakmaz...
Sol bağımsız, özgür bir Türkiye ütopyasına sahiptir.... Bu arada sol dediğimin içinde CHP yer almaz, CHP AKP'nin karikatürü gibidir, durduğu yeri bilemez konumda ve AKP gündeminin peşinden koşar... O yüzden Erdoğan’ın dalgası içinde kendisini savunmaya çalışır...
Ben; tek doğruların yaşadığı, tek dilin, tek dinin, tek ulusun yaşadığı bir ülke istemedim. Bir arada yaşama kültürünün geliştiği, insan haklarına saygılı, doğa ile barışık bir ülke hayal ettim... İktidar olanlardan her daim uzak durdum, çünkü iktidar olmak demek (var olan çağda ) işlenen cinayetlere ortak olmak demektir... Ben daha başka şey istiyorum, Sait Faik duyarlılığında, Yaşar Kemal dilinde, Orhan Veli sadeliğinde, Aziz Nesin çalışkanlığında bir yaşam istedim... O yüzden sol düşünceyi savundum, savunuyorum... Bir arada yaşamak için kendi duruşumu belirledim... ABD’nin ülkemizdeki politikalarına ancak solcular izin vermez, o yüzden ABD emperyalist düşüncesine karşı olduğu için solcu oldum... ABD politikasına doğru diyen herkesi karşıma aldım, arkadaş dahi yapmadım kendime, biliyorum ki, ABD düşüncesini savunmak demek, çıkar için ilişki kurmak anlamına gelir...
Görmemişin bi madalyonu olmuş, Türkiyem Türkiyem şarkısı söyleyen sanatçı gibi bayrağı vücuduna sarmış, olayı izleyenlerden de ondan gurur duymuş...
Sanal dünyada bayrağa sarılı sporcunun resmini /fotoğrafını paylaşmış...
İsmail Cem Özkan