17 Ağustos 2012 Cuma

Kaderin ortaklaşması… Kader kavramını pek irdelemedim fakat ben kader kavramını halkın kullandığı anlamda kullanacağım, ortak gelecek ve geçmiş… Bir uçağa, otobüse, metroya, metrobüse, dolmuşa, trene, vapura bindiğiniz an o an için o yolcular ile kader ortaklığı kurmuş oluyorsunuz. Hatta bir caddede kalabalık içinde olduğunuz an, hiç tanımadığınız ve hayatınızda o an dışında belki hiç görmeyeceğiniz insanlar ile kader ortaklığı kurmuş oluyorsunuz. Bir an, bir olay olduğunda, sonucunda hastaneye, başka yere gitmek zorunda olduğunuz insanlar ile o anlık için bir kader ortaklığınız oluyor. O olaydan yaralanmamış iseniz ve tanık olmayacaksanız o anlık travmadan hemen çıkabilirsiniz, hatta akşam haberleri seyrederken ben oradaydım diyebilirsiniz. Olayın yaşadığı an kader denen kavram ortaya gelir ve oturur. Her yolculuk bende bu kavramı yeniden canlandırır, hangi araç ile gidersem gideyim yolculuk boyunca o araç içindekiler kader ortağı olmuş olurlar. Uçak yolculuğundan o yüzden hazmedemem, çünkü kader ortaklığının sonucunda yolcuların büyük bölümünün kaderi yaşamın noktalanması aynıdır. Hangi geçmişten, hangi umutlar içinde olursanız olun, hatta bir birinize zıt düşünceden, yaşam biçiminden insanların olduğu o araç sizi ortak bir kadere yolculuk boyunca bağlıyor. Kazasız, sorunsuz bitirdiğiniz her yolculuk bir kader ortaklığınız bozar… Hiçbir şekilde yan yana gelemeyeceğim insanlar ile yolculukta aynı havayı paylaşmak bende karmaşık duygular yaşatır her yolculuk sonunda bu karmaşık duygular buhar olur uçar. Fakat daha uzun bir yolculuk var ki, o da hayatımızın büyük bölümünü geçirdiğimiz, atarımızın ve bizim ülkemiz. Bir ülkenin kader çizgisi içinde yaşaya insanların ortak kadaeri o ülkenin içinde olduğu sorunlar ve savaşlardır. Hiç beklemediğiniz bir anda bir ülke savaşa girmesi, terör olayları ile kan ile yıkanması bir çok insanın kaderinin ortaklaştırıyor. Hiç alakanız olmayan bir çok toplumsal olay sizin de sırtınıza kambur olarak yapışır ve her gittiğiniz toplum içinde o kambur sürekli anımsatılacaktır. İşte bizim ortak kaderimiz içinde o kamburlardan biri Ermeni Tehcir olayıdır. Ne yazık ki kaderimiz bizi yaşamadığımız, tasvip etmediğimiz bir olayın ortak kaderi yapmıştır. Yakın tarihimiz içinde Şemdinli, Sivas, Antep, Dink… cinayetleri toplumumuzun üzerine kambur olarak yapışmıştır, üstelik hiç birimiz o olayı tasvip etmediğimiz gibi, karşı olmamıza rağmen sorumluluk ortaktır. Kader ağlarını öğle örer ki, bir anda hem kurban hem de katili yapabilir… İsmail Cem Özkan


c

Kader kavramını pek irdelemedim fakat ben kader kavramını halkın kullandığı anlamda kullanacağım, ortak gelecek ve geçmiş…
Bir uçağa, otobüse, metroya, metrobüse, dolmuşa, trene, vapura bindiğiniz an o an için o yolcular ile kader ortaklığı kurmuş oluyorsunuz. Hatta bir caddede kalabalık içinde olduğunuz an, hiç tanımadığınız ve hayatınızda o an dışında belki hiç görmeyeceğiniz insanlar ile kader ortaklığı kurmuş oluyorsunuz. Bir an, bir olay olduğunda, sonucunda hastaneye, başka yere gitmek zorunda olduğunuz insanlar ile o anlık için bir kader ortaklığınız oluyor. O olaydan yaralanmamış iseniz ve tanık olmayacaksanız o anlık travmadan hemen çıkabilirsiniz, hatta akşam haberleri seyrederken ben oradaydım diyebilirsiniz. Olayın yaşadığı an kader denen kavram ortaya gelir ve oturur.
Her yolculuk bende bu kavramı yeniden canlandırır, hangi araç ile gidersem gideyim yolculuk boyunca o araç içindekiler kader ortağı olmuş olurlar. Uçak yolculuğundan o yüzden hazmedemem, çünkü kader ortaklığının sonucunda yolcuların büyük bölümünün kaderi yaşamın noktalanması aynıdır. Hangi geçmişten, hangi umutlar içinde olursanız olun, hatta bir birinize zıt düşünceden, yaşam biçiminden insanların olduğu o araç sizi ortak bir kadere yolculuk boyunca bağlıyor. Kazasız, sorunsuz bitirdiğiniz her yolculuk bir kader ortaklığınız bozar…
Hiçbir şekilde yan yana gelemeyeceğim insanlar ile yolculukta aynı havayı paylaşmak bende karmaşık duygular yaşatır her yolculuk sonunda bu karmaşık duygular buhar olur uçar. Fakat daha uzun bir yolculuk var ki, o da hayatımızın büyük bölümünü geçirdiğimiz, atarımızın ve bizim ülkemiz. Bir ülkenin kader çizgisi içinde yaşaya insanların ortak kadaeri o ülkenin içinde olduğu sorunlar ve savaşlardır. Hiç beklemediğiniz bir anda bir ülke savaşa girmesi, terör olayları ile kan ile yıkanması bir çok insanın kaderinin ortaklaştırıyor. Hiç alakanız olmayan bir çok toplumsal olay sizin de sırtınıza kambur olarak yapışır ve her gittiğiniz toplum içinde o kambur sürekli anımsatılacaktır. İşte bizim ortak kaderimiz içinde o kamburlardan biri Ermeni Tehcir olayıdır. Ne yazık ki kaderimiz bizi yaşamadığımız, tasvip etmediğimiz bir olayın ortak kaderi yapmıştır.
Yakın tarihimiz içinde Şemdinli, Sivas, Antep, Dink… cinayetleri toplumumuzun üzerine kambur olarak yapışmıştır, üstelik hiç birimiz o olayı tasvip etmediğimiz gibi, karşı olmamıza rağmen sorumluluk ortaktır. Kader ağlarını öğle örer ki, bir anda hem kurban hem de katili yapabilir…
İsmail Cem Özkan