Yer altı suları
kaynakları kururken…
Yer altı suları yağmura bağımlıdır, yağmur olmadan yer altı
suyu olmaz. Peki yeraltına ulaşan yolların üzerini beton ile kaplar isek ne
olur? Yer altı suyu susuz kalır, yerin üstü en ufak yağmurda sel olur, sel ya
denize karışır ya da dere yatağına…
Modern yaşamımız şehir yaşamında çamuru ortadan kaldırdı, ne
kadar yağmur yağarsa yağsın şehirlerimizde artık çamur yapacak toprak parçası bulmak
zorlaştı. Elbette bu söylediklerim şehir yapılaşmasının bittiği oktalar için
diyebilirim, varoşlar ve gecekondu mahallerinde hala çamur ile karşılaşan
şehirde yaşadığına inanan vatandaşlar olabilir.
Şehirler çamuru ortadan kaldırmak için toprağı o şekilde
beton ile kuşatmış ki, toprak hava alamaz hale gelmiştir. Arnavut kaldırımlarının
altını beton ile kaplayan şehir yerel yönetimleri, yeni kaldırmadan ve yollardan
övünç ile söz ettiklerini duyabilirsiniz. Üstelik bu betonlaşma çalışmasını
halktan başka amaçlar ile toplanan vergiler ve yurtdışından elde edilmiş proje
paraları ile gerçekleştiriyorlar. Arnavut kaldırımı görünümlü yollar, taşların
arasında bir ayağın rahatlıkla girebileceği açık alanlar ve o alanda terlik ile
dolaşanların vay haline, her an bir parmağı o çatlaklardan içeri girip
kırılabilir. Ve altında beton bir zemin. Bütün bunları rahatlıkla
görebileceğiniz bir çok belediye alanı görebilirsiniz. İstanbul 2010 kültür başkenti
bütçesi ile yapılan yüksek kaldırım caddesi, Karaköy’ü İstiklal Caddesine
bağlamaya devam ediyor.
Beyoğlu tamamı ile beton ile kaplanmış bir şekildedir,
yazları bu ilçenin sokaklarında yürürseniz, sıcağı daha çok hissedeceksiniz,
çünkü güneşin ısıttığı betonun sıcaklığı var olan sıcaklığı ikiye katlamakta ve
hissedilen ile Meteorolojinin verdiği veriler arasında uçurum yüksek olur. Bu ilçeye
en ufak bir yağmur çiselemesi ile karşılaşsanız dahi, yolun kenarından akan su akıntısı
ile karşılaşmanız kaçınılmaz olur. Suyolu sokakların veya caddelerin aşağılarına
doğru küçük bir akıntıdan çıkar ve gittikçe sesi duyulan bir hal alır. Denize ulaştığında
Beyoğlu’nun tozunu toprağını ve çöpünü de almış getirmiş olur.
Beyoğlu ve benzeri ilçelerde yer altı suları yağmurdan
aldıkları su kaynağını kaybetmiştir, yer altı suları gün geçtikçe yok
olmaktadır. Onun yerini kanalizasyon ağından kaynaklanan çatlaklardan çıkan
kanalizasyon suları doldurmaktadır. Elbette bu binlerce yıldır yer altı suyunun
beslendiği gibi değildir, daha düzenli veya gittikçe artan bir kanalizasyon
suyu yer altında olan suları kirletmekte ve akış hızını yavaşlatmaktadır. Yer altında
oluşan boşlukları da metan gazı doldurmakta ve bir anlamda doğal bir patlayıcı
konumuna gelmektedir.
Yer altı sularının çekilmesini ve sonucunu Konya Ovasında
geçtiğimiz yıllarda bol bol yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Bir anda oluşan
çökmeler bir anda dibi olmayan kuyulara dönüşmekte ve üzerinde var olanı
yutmaktadır.
Şehirlerin yer altı sularının beslenmesinin yok olması bende
Konya Ovasında yaşanan olayların bir benzerinin ve toplumu daha derinden etkileyecek
sonuçlar ile karşılaşabileceğimiz korkusu bende gün geçtikçe büyümektedir. Şehirlerden
toprağı yok ettiğimiz sürece yer altından yukarıya, yukarıdan aşağıya doğru
başka tehlikelerin oluşma ihtimali gün geçtikçe artmaktadır diye düşünüyorum.
Şehirlerimizde yer altı sularını besleyebilecek toprak
alanların ve parkların korunması önemlidir, şehirlerimizden ayakkabılarımızın
çamur olmasını yok edeceğiz diyerek her yeri beton ile kaplamayalım!
İsmail Cem Özkan