23 Kasım 2012 Cuma

Yağmur Durduğunda


Yağmur Durduğunda
Geçmiş gelecek ile arasında bir ilişki var mıdır? Gelecek geçmiş üzerine mi oturmaktadır? Buna benzer sorulara yanıt arayan bir oyun ile karşılaştım. Bu oyun içinde sürprizler serpilmiş ve o sürpriz sonuçlar ile karşılaşıyorsunuz. Başlangıçta bir birinden bağımsı olaylar bir zaman dilimi sonunda bağlantılar çok ince zeka ürünü olarak bağlanıyor. Yazar olaylara gelecek, geçmiş içinde birbiri ile bağlantısı olan dört kuşağı içine almış ve bir çocuk istismarcısından (tecavüzcüsünden) sona doğru gidişi zaman içinde yolculuk içinde değişen dünya politik ve doğa olayları içinde yakalıyoruz.
Ateist bir ailenin Londra’da başlayan yaşamı tüketişi, yeni coğrafyalara kendilerini götürürken bu bitilmişliği de götürmekteler. Nereye giderlerse gitsinler tüketiyorlar. Satürn kendi çocuklarını yiyen bir simgedir ve yaşam içinde içimizde yaşayan Satürnler vardır. Oyun işte bu imgenin yaşama uyarlaması olarak düşünebiliriz.
Fakir birine yeni bir sabahlık (bornoz) hediye ederseniz, o bornoz evin içindeki fakirliği ortaya çıkarır ve ev içinde alışkanlıkların sorgulanmasına sebep olur. Artık o ev eski ev değildir, değişim kaçınılmazdır ve o evde yaşayan rahatsız olur.
Oyunun temelinde imge olarak verilen bornoz ile başlanır. O bornoz Londra’da yaşayan çekirdek ailenin aile babasının seksi fantezileri ve tercihleridir. O tercihi ile yüzleşilmesi o yaşamın artık aynı olamayacağını ve kuşaklar boyu sürecek bir trajedinin başlangıcını ortaya koyar! Evin içine dışarından biri yeni bir bornoz getirmiştir ve duvar boyası olan kırık beyaz daha çok sırıtacaktır.
Düzenli toplumlarda bir şey doğru gitmediğinde kriz uzun süreli yaşanır ve o kaos ortamında ayaklanmalar ve çalkantılar kuşaktan kuşağa aktarılır. Zaten kaos ortamında yaşamaya alışmış toplumlarda kriz hissedilmez bile, alıklaşanlıklar içinde kuşaklar boyu sürer. Bu betimlemeyi Bangladeş’te yaşanan mason yağmurları ve İngiltere / Avustralya’da yaşanan yağmurlar ve sonuçları ile karşılaştırılır. Yıllar gelir geçer ama Bangladeş’te hep sel olur ve insanlar ölür, Londra ve Avustralya’da ise güvenli yerlerde durulur ve bir gün dalgalar gelir o güvenli noktada duranı içine alır ve yok eder. O dalga büyük bir kaostur ve çekirdek ailenin yok olması anlamına gelir.
İmgeler ile dünyanın düzeni sorgulanırken, çekirdek ailenin bu değişim karşısında ki tepkileri de sorgulanır. Aile fakirdir, küçük gelir kaynakları vardır. Bir birinden bağımsız iki uçta ülkede yaşayan ailelerin birbirinden habersiz olarak bir birini etkilemesi olaylar içinde sorgulanır. İki çocuk vardır, biri erkek ötekisi kadın ve her ikisinin adı İncil’den alınmış bir isimdir. Gabriel! Kadın Gabriel’in erkek Gabriel ile aynı zamanda doğmuş bir erkek kardeşi vardır ve o çocuk yarımadanın ıssız noktasında tecavüz edilerek öldürülmesi ve ölüm sonucu anne ve babanın intiharı ile yalnız kalan çocuk olan Gabriel ile tanışırız.  Öldürülen çocuk bir anlamda Gabriel’dir, çünkü öldüren Gabriel’in babasıdır. Londra’dan kovulan Hanry Law, özlem duyduğu ve yaşamak istediği Avustralya’ya gelmiştir ve alışkanlıklarını burada da devam ettirmektedir. Fırsatını bulduğunda kendi oğlunun yaşındaki çocuğa tecavüz etmiş ve öldürmüştür. Ve o olay sonunda söylenceler konu olacak bir kayaya çıkmış ve yok olmuştur. Hanry Law’ın oğlu olan Gabriel yıllar sonra babasının izini sürer ve gerçekleri bilmeden babasını atamak için Avustralya’ya bu sahil yerleşim birimine gelir. Öldürülen çocuğun kardeşi Gabriel ile bir yol kenarı dinlenme tesislerinde kadın olan Gabriel ile karşılaşır ve aralarında bir ilişki başlar. Gabriel babasını bulamadan ve gerçekle yüzleşemeden bir trafik kazasında ölür ve bu kazada yaralı olarak kurtulan ve hamile olan Gabriel kurtulur. Onu kazada kurtaran Joe Ryan ile evlenir. Üvey evlatlarını büyütürler. Doğan çocuğun adı da Gabriel’dir. O tıpkı ataları olan Gabriel’ler ve Hanry gibi bir genetik sorunu vardır ve çocuklarını yememek için çocuklarından uzaklaşmıştır. Bu öykünün sonunda hiçbir çocuk babaları ile yüzleşemez ta ki Gabriel York oğlu Andrew’e kadar. O babası ile 2039 yılında deniz’den kopan balık gökyüzünden karaya vurduğu bir günde bu kara yazgıyı sonlandırır ve bir yağmurlu günün öğleninde babası ile buluşur. O gün sonunda yağmur artık dinmiştir ve kader bir birini tekrarlayan süreci sonlanır. Geçmişin geleceği tekrarlayan süreci noktalanmıştır.
Olayların anlatımı postmodern edebiyat yazım tekniği içinde çok sık kullanılan zaman içinde yolculuğunun geliş gidişleri içinde yapılmıştır. Bir sistematik kronolojik anlatım yoktur. Sistematik kronolojik anlatımı ve olayları bir birine bağdaştırma yapılması izleyiciye bırakılmıştır. Her imgenin açımlı bölümler arasında anlatılan olaylar ile yapılmıştır. İmgesel dünyanın, şiirsel dizilimini sahnede canlandırılması müthiş bir anlatım dili yaratılmıştır. Eser ilk defa sahneye konulduğundan sonra ilgileri üzerine toplamış ve Avustralya tiyatro metinleri içinde klasik bir konuma gelmiştir.
Gelelim oyunun teknik boyutuna; oyun içinde ışık kullanımı başarılı göremedim. Daha ince ve ayrıntıya önem verilen bir aydınlanma düzenlemesi olabilirdi. Oyun içinde beni oyunun içine çekecek bir ışık efektinin olmasını isterdim, sahnede ışıkların hedefe yöneltmesi başarılı göremedim. Işık beni yönlendirmeli ve nereye bakmam gerektiğini hissettirmeliydi.
Sahne düzenlemesi başarılı gibi duruyor ama video ve görsellerin kullanımı açısından o başarıyı yok ediyor. Eğer bölümler arasında ve olayların anlatımı sırasında görsel efektler yapılmış olsaydı daha başarılı bir sahne düzenlemesi ile karşılaşabilirdik diye düşünüyorum.
Oyunda masa düzenlemesi “son yemek” masa düzenlemesi gibi olmuş ve o masaya bir çağrışım yaptırılmak istenmiş ama görsel olarak başlangıçta o masa etrafında toplanıldığı halde son bölümde o masa gereğinden fazla işlevsiz kalmış. Son yemek masasında buluşan havariler gibi son sahnede suçlu olana dikkat etmek için o sahne canlandıralabilinirdi.
Oyuncular verilen görevi en iyi şekilde yerine getirmiş ama küfürler bizim kültürümüze uygun değil, tercüme edildiği gibi kullanılmış. Bizde öyle usturuplu küfürler var ki, yerine cuk diye oturur. Oyunda kullanılan küfürler oyuna iticilik vermiş ve sırıtıyor. Küfür kültürümüzün oyun metni içinde olmasını arzulardım, İngilizlerin küfürleri tercüme ile uygun düşmemiş. İngilizce konuşurken o küfürleri rahat kullanırım ama Türkçede başka küfürleri yerine ikame ettiririm. İki kelime daha fazladır ama rahatsızlık vermez, doğal olur…
Yağmur efektinin kullanımı bence gerekli değildi, oyun baştan sona zaten yağmur altında ve o başlangıçtaki yağmur olarak tasarlanmış ama başarılı bir şekilde yapılmamış efekt tek bir şemsiye üzerine dökülmesi ile ne amaçlanmış bilemiyorum ama daha başka oyunlarda gördüğüm efektler ile bu oyuna daha fazla anlam verilebilinirdi. Yağmur efekti; su ile verilemek de zorunda değil, ses ile bu oyun boyunca rahatlıkla verilebilinirdi, çünkü oyunun her sahnesinde yağmur ve gök olayları varlığını korumaktadır. Sahnenin ortasına yapılan bu efekt oyunun girişi için kullanılmış ve sonra bir daha hiçbir şekilde karşılaşmadık. Madem başta kullanıldı, sonda da kullanılabilinirdi, eğer oyun sonu ile başlangıcı arasında bir şekilde bağ kuruluyorsa. Metin içinde var olan bağ, efektler açısından başarısız olarak gördüm.
Yönetmen olarak Hakan Çimenser bu oyunu seçmede başarından dolayı kutlarım. Oyunu metne dayalı olarak özümsemiş olmasına rağmen sahneye koyarken sanırım teknik sorunlar ve o teknik sorunları aşmak için elindeki olanakları daha fazla zorlamadığını düşünüyorum. Oyun baştan sona kadar ilgiyi elde tutacak şekilde kurgulanmış olmasına rağmen, yukarıda da değindiğim ışık, ses, efektler yüzünden izleyici ilgisini kaybetmekte ve yoruma açık sonuçlar ile karşı karşıya kalabiliyor. İki bölümden oluşan oyun izleyicisini kucaklarken, biraz daha akıcı ve izleyicinin ilgisini daha iyi bir şekilde elde tutabilirdi…
İsmail Cem Özkan

Yağmur Durduğunda
Yazan : ANDREW BOVELL 
Çeviren : EZGİ YENTÜRK 
Yöneten : HAKAN ÇİMENSER
DEKOR TASARIMI
ZEHRA UZUNALİ
GİYSİ TASARIMI
MÜGE ORHAN
IŞIK TASARIMI
AKIN YILMAZ
DRAMATURG
GÜNAY ERTEKİN
ASİSTAN
DEMET BAŞKAYA
SAHNE AMİRİ
ÖZGÜR AYAZ
KONDÜVİT
HASRET COŞKUNER
IŞIK KUMANDA
SEDA ÖZYURT
DEKOR SORUMLULARI
SELÇUK OLTUÖZER
AKSESUAR SORUMLUSU
KÜRŞAT ÇELİK
OYUNCULAR
RÜÇHAN ÇALIŞKUR
ALİ İPİN
LEVENT GÜNER
ŞEBNEM DİLLİGİL
OKDAY KORUNAN
EZGİ YENTÜRK
BURCU ARSLAN
ERAY CEZAYİRLİ
KEMAL TANDOĞAN
DEMET BAŞKAYA
ŞEYDA PEKTOK
SELDA SOYLU
KEREM KURT