28 Şubat 2013 Perşembe

Tarihe iktidar gözlüğünden bakarsan, sonuçta tarih yok olur!


Tarihe iktidar gözlüğünden bakarsan, sonuçta tarih yok olur!

AKP tarih yorumunu doğru kabul edip kamuoyu oluşturmak için tarihi belgeleri istedikleri gibi yorumlayanlar gün geçtikçe artmaktadır. Çünkü bu tarihçiler özel, vakıf üniversitelerinde kendilerine kürsü bulurken, popüler sanatçılarda tv ekranlarında dizilerde, programlarda konuk ya da baş aktör olarak katılmak için boş koltuk bulmaktalar. Aynı zamanda sanal dünyada kendilerinde tartışma ortamı yaratarak popüler olmak adına isimlerinin daha çok googel arama motorunda çıkması için uğraşmaktalar.
Devrimci değerler ve devrimcilere karşı küçültmek ve önemsizleştirmek için yapılan saldırılara gün geçmiyor ki yeni birisi eklenmesin. 1 Mayıs saldırılarını solcuların iç çatışması olarak görenden, Deniz Gezmiş ve yoluşlarının idamını sadece askerler yaptı, onlardan da hesabı AKP sordu gibi komik ifadeler ile tarihin bu karalama kampanyası içinde yerlerini aldı ve almaya da devam etmektedir. Kısaca değersizleştirilen askerler her suçun tek sorumlusu gibi sunulurken esas suçlular bir şekilde üstü örtülmektedir. Elbette bu suçların oluşum sürecinde Amerikan güdümlü askerler saf ve temiz değillerdir, onların ellerine kanlar bulaşmıştır.
12 Mart askeri bir darbedir, iktidarını meclis içinden çıkarmış ve devrimci avına girişmiştir. O dönemde işkence sıradan ve günlük olay olmuş, bugün AKP saffında yer alan bazılarının babaları/ anaları o işkence günlerinde tezgahtan geçmiştir. Ülke devrimini asker ile yapmayı düşünenler, askeri darbe için ortam hazırlayanların bir bölümü ve o dönemde çıkan askere methiye dizenlerin dergilerinin yazı işleri müdürleri de bugün AKP saffında yer almaları tesadüfi değildir. 12 Eylül öncesi devrimcilerin adreslerini gazetelerde yayınlayanlar bugün AKP lehinde ve propagandası için çıkan gazetede yer almaları tesadüfi değildir.
Deniz Gezmiş ve yoldaşlarının idam edilmesi, Deniz Gezmişleri kurtarmak için ölüme giden on’ların sonlarını hazırlayanlar askeri darbe ve sonuçlarıdır. Fakat idam kararını meclis’te çoğunluk olan sağ milletvekillerinin tam katılımı ile gerçekleştiğini ve meclis onayı ile yapıldığını gözden uzak tutmamak gereklidir. Çünkü o meclis işleyişi içinde üç fidanın idamını durduracak karar alınabilir ve askerlerin gözüne baka baka nanik yapılabilinirdi, fakat şapkasını alıp koltuğunu bırakanlar, meclisteki oyalama tam kadro katılmış ve gönüllü olarak el kaldırmışlardır.
Denizlerin ölümünden sorumlu olan sadece askerler değildir, mecliste el kaldıran her milletvekilidir. Onların öyle davranması için ortam hazırlayan NATO dolayısı ile Amerikan çıkarlarıdır.
O milletvekillerin temsilcileri ve devamcıları bugün AKP saffında politika yapmaya devam ediyorlar ve bugünde idama el kaldıracak milletvekilini içinde potansiyel olarak barındırmaktadır.
12 Eylül’de tıpkı 12 Mart gibi NATO ve Amerikan bölgesel çıkarları sonucunda gerçekleşmiştir, onların denetiminde ve kumandasında yapılan darbenin ilk yıllarında idamlardan tek sorumlu olan askerlerdir. Onların emri ile kurulan mahkemeler ile ve darbeci generallerin onayı ile idamlar hayata geçmiştir. Fakat, 1984 yılında yapılan idamlar tıpkı 12 Mart döneminde yapılan idamlar gibidir ve o dönemde mecliste yer alan her milletvekili bu idamlardan sorumludur ve sivil bir hükümetin denetimi içinde gerçekleşmiştir. 1984 yılında mecliste yer alan ve çoğunluk olan ANAP içinde politika yapanlar bugün AKP içinde politika yapmaya devam ediyorlar.
AKP gözlüğü ile tarihe bakanlar, insanların gözlerine baka baka yalan söylemekte ve demekteler ki, “bizler Denizleri idam edenlerden öç aldık!”
Tarih, AKP gözlüğü ile bakıldığında; 80 yılda yaşanan tüm olumsuzlukları solcular yapmış; “bütün değişimler devrim niteliğindedir. O yüzden AKP iktidarını asker karşısında zayıf düşürmemek için desteklenmesi önemlidir!” demekteler. AKP gözlüğünden bakarsanız bu önerinin doğru olduğunu söyleyebilirsiniz, fakat AKP iktidarının yapmış olduğu katliamların üstü örtülmeye çalışılmakta ve olan katliamları aslında AKP iktidarını istemeyen birileri tarafından yapıldığı iddiası gündeme gelmektedir. Tek iktidar dönemini yaşayan AKP bütün sorumluluğu kendisinden atmakla saf ve temiz olduğu iddiası içinde kendi bildiği ve programını fütursuzca uygulamaya devam etmektedir. AKP döneminde talan edilen sanayi, doğa, yaşam kalitesi gündeme dahi gelmemektedir. Amerika’nın Ortadoğu çıkarlarına uygun iç ve dış politika uygulayan AKP, kendi çıkarına uygun tarihi yeniden yorumlamakta ve yeni tarih yorumcularını yetiştirmeye devam etmektedir. Tarih yorumlarına akp gözlüğünden bakanlar, geçmişte yaşanan tüm olumlu imajları olumsuzlaştırmakta ve olumsuz olanları büyüteç altına alarak sorunu tek parti ve onun yandaşı olarak gördüğü solun üzerine yıkmaya çalışmaktadır. Utanmazsalar “Kanlı Pazar” olayını solcular ve devrimciler yaptı diyecekler. İki solcu grup çatıştı, ölenler işte onların eseri diyecekleri günlerde bu gidiş ile göreceğiz diye düşünüyorum. O söylemi de geçmişte solun kapısının önünden geçmiş bir eski sol görünümlüye söyletebilirler.
Tarihe iktidar gözlüğünden bakmaya alışmış ve cumhuriyet tarihimiz boyunca resmi tarih yazanlar yeni bir resmi tarih oluşturmak için erkin hizmetinde, onun niyetleri ve ihtiyaçlarına göre tarihi yolmamaya ve yeniden yazmaya devam ediyorlar. Kitaplardan, şiirlerden birkaç cümlenin, kelimenin üstünü karalanmış pek önemi yoktur!
Tarihin bu kadar tahrif edilmesi karşısında, rahatsız olanlar, yıllardır AKP desteklediklerini unutmuş gibi, çıkarlarına uygun şekilde eleştiri yaparak AKP tarih yorumculuğundan ayrılmaktalar ve geçmişte söylediklerinin üstelerini örtmek için laf kalabalığına getirip, balık hafızalı olarak gördükleri halkları küçümseyerek yeniden tarihi yorumlamaya çalışmaktalar. Belgesel, dizi yazısı, sinema, roman, öykü vb işler ile çaresiz gördükleri halklara liderlik yapmak için politik arenadaki yerlerini almaya çalışmaktalar.
İsmail Cem Özkan