Tarihe iktidar gözlüğünden bakarsan, sonuçta tarih yok olur!
AKP tarih yorumunu doğru kabul edip kamuoyu oluşturmak için
tarihi belgeleri istedikleri gibi yorumlayanlar gün geçtikçe artmaktadır. Çünkü
bu tarihçiler özel, vakıf üniversitelerinde kendilerine kürsü bulurken, popüler
sanatçılarda tv ekranlarında dizilerde, programlarda konuk ya da baş aktör
olarak katılmak için boş koltuk bulmaktalar. Aynı zamanda sanal dünyada
kendilerinde tartışma ortamı yaratarak popüler olmak adına isimlerinin daha çok
googel arama motorunda çıkması için uğraşmaktalar.
Devrimci değerler ve devrimcilere karşı küçültmek ve önemsizleştirmek
için yapılan saldırılara gün geçmiyor ki yeni birisi eklenmesin. 1 Mayıs
saldırılarını solcuların iç çatışması olarak görenden, Deniz Gezmiş ve yoluşlarının
idamını sadece askerler yaptı, onlardan da hesabı AKP sordu gibi komik ifadeler
ile tarihin bu karalama kampanyası içinde yerlerini aldı ve almaya da devam
etmektedir. Kısaca değersizleştirilen askerler her suçun tek sorumlusu gibi
sunulurken esas suçlular bir şekilde üstü örtülmektedir. Elbette bu suçların
oluşum sürecinde Amerikan güdümlü askerler saf ve temiz değillerdir, onların
ellerine kanlar bulaşmıştır.
12 Mart askeri bir darbedir, iktidarını meclis içinden
çıkarmış ve devrimci avına girişmiştir. O dönemde işkence sıradan ve günlük
olay olmuş, bugün AKP saffında yer alan bazılarının babaları/ anaları o işkence
günlerinde tezgahtan geçmiştir. Ülke devrimini asker ile yapmayı düşünenler,
askeri darbe için ortam hazırlayanların bir bölümü ve o dönemde çıkan askere
methiye dizenlerin dergilerinin yazı işleri müdürleri de bugün AKP saffında yer
almaları tesadüfi değildir. 12 Eylül öncesi devrimcilerin adreslerini
gazetelerde yayınlayanlar bugün AKP lehinde ve propagandası için çıkan gazetede
yer almaları tesadüfi değildir.
Deniz Gezmiş ve yoldaşlarının idam edilmesi, Deniz Gezmişleri
kurtarmak için ölüme giden on’ların sonlarını hazırlayanlar askeri darbe ve
sonuçlarıdır. Fakat idam kararını meclis’te çoğunluk olan sağ
milletvekillerinin tam katılımı ile gerçekleştiğini ve meclis onayı ile
yapıldığını gözden uzak tutmamak gereklidir. Çünkü o meclis işleyişi içinde üç
fidanın idamını durduracak karar alınabilir ve askerlerin gözüne baka baka
nanik yapılabilinirdi, fakat şapkasını alıp koltuğunu bırakanlar, meclisteki
oyalama tam kadro katılmış ve gönüllü olarak el kaldırmışlardır.
Denizlerin ölümünden sorumlu olan sadece askerler değildir,
mecliste el kaldıran her milletvekilidir. Onların öyle davranması için ortam
hazırlayan NATO dolayısı ile Amerikan çıkarlarıdır.
O milletvekillerin temsilcileri ve devamcıları bugün AKP saffında
politika yapmaya devam ediyorlar ve bugünde idama el kaldıracak milletvekilini
içinde potansiyel olarak barındırmaktadır.
12 Eylül’de tıpkı 12 Mart gibi NATO ve Amerikan bölgesel
çıkarları sonucunda gerçekleşmiştir, onların denetiminde ve kumandasında
yapılan darbenin ilk yıllarında idamlardan tek sorumlu olan askerlerdir. Onların
emri ile kurulan mahkemeler ile ve darbeci generallerin onayı ile idamlar
hayata geçmiştir. Fakat, 1984 yılında yapılan idamlar tıpkı 12 Mart döneminde
yapılan idamlar gibidir ve o dönemde mecliste yer alan her milletvekili bu idamlardan
sorumludur ve sivil bir hükümetin denetimi içinde gerçekleşmiştir. 1984 yılında
mecliste yer alan ve çoğunluk olan ANAP içinde politika yapanlar bugün AKP
içinde politika yapmaya devam ediyorlar.
AKP gözlüğü ile tarihe bakanlar, insanların gözlerine baka
baka yalan söylemekte ve demekteler ki, “bizler Denizleri idam edenlerden öç
aldık!”
Tarih, AKP gözlüğü ile bakıldığında; 80 yılda yaşanan tüm
olumsuzlukları solcular yapmış; “bütün değişimler devrim niteliğindedir. O yüzden
AKP iktidarını asker karşısında zayıf düşürmemek için desteklenmesi önemlidir!”
demekteler. AKP gözlüğünden bakarsanız bu önerinin doğru olduğunu
söyleyebilirsiniz, fakat AKP iktidarının yapmış olduğu katliamların üstü
örtülmeye çalışılmakta ve olan katliamları aslında AKP iktidarını istemeyen
birileri tarafından yapıldığı iddiası gündeme gelmektedir. Tek iktidar dönemini
yaşayan AKP bütün sorumluluğu kendisinden atmakla saf ve temiz olduğu iddiası
içinde kendi bildiği ve programını fütursuzca uygulamaya devam etmektedir. AKP döneminde
talan edilen sanayi, doğa, yaşam kalitesi gündeme dahi gelmemektedir. Amerika’nın
Ortadoğu çıkarlarına uygun iç ve dış politika uygulayan AKP, kendi çıkarına
uygun tarihi yeniden yorumlamakta ve yeni tarih yorumcularını yetiştirmeye
devam etmektedir. Tarih yorumlarına akp gözlüğünden bakanlar, geçmişte yaşanan
tüm olumlu imajları olumsuzlaştırmakta ve olumsuz olanları büyüteç altına
alarak sorunu tek parti ve onun yandaşı olarak gördüğü solun üzerine yıkmaya
çalışmaktadır. Utanmazsalar “Kanlı Pazar” olayını solcular ve devrimciler yaptı
diyecekler. İki solcu grup çatıştı, ölenler işte onların eseri diyecekleri
günlerde bu gidiş ile göreceğiz diye düşünüyorum. O söylemi de geçmişte solun
kapısının önünden geçmiş bir eski sol görünümlüye söyletebilirler.
Tarihe iktidar gözlüğünden bakmaya alışmış ve cumhuriyet
tarihimiz boyunca resmi tarih yazanlar yeni bir resmi tarih oluşturmak için
erkin hizmetinde, onun niyetleri ve ihtiyaçlarına göre tarihi yolmamaya ve
yeniden yazmaya devam ediyorlar. Kitaplardan, şiirlerden birkaç cümlenin,
kelimenin üstünü karalanmış pek önemi yoktur!
Tarihin bu kadar tahrif edilmesi karşısında, rahatsız
olanlar, yıllardır AKP desteklediklerini unutmuş gibi, çıkarlarına uygun şekilde
eleştiri yaparak AKP tarih yorumculuğundan ayrılmaktalar ve geçmişte
söylediklerinin üstelerini örtmek için laf kalabalığına getirip, balık hafızalı
olarak gördükleri halkları küçümseyerek yeniden tarihi yorumlamaya
çalışmaktalar. Belgesel, dizi yazısı, sinema, roman, öykü vb işler ile çaresiz
gördükleri halklara liderlik yapmak için politik arenadaki yerlerini almaya
çalışmaktalar.
İsmail Cem Özkan