Anılarını pazarlayanlar, hala pazarlamaya devam ediyor!
İnsan yaşarken bir zaman diliminde zamanın ruhuna uygun
insanlar ile tanışır ve o an ortadan kalktıktan sonra, o anın anılarını ömür
boyu anlatarak yaşayanlar bugün varlığını korumaya devam ediyor.
Yaşadıkları birkaç sene, belki birkaç ay bütün ömür
anlatılacak anıların toplamı gibidir. Sanki o yaşanan anlar dışında hiç
yaşamamış gibi davranır. Şimdi belki yirmili yaşlarda yaşadıklarını anlatan 60
yaş sınırında veya üzerinde olan insanlara rastlayabilirsiniz. Anılarını fırsat bulduklarında anlatırlar. Onları
dinlerken sanki devrim yapmış edası içinde, devrimcilerin emekleri üzerine kendilerine
pay çıkarırlar. Devrimcilerin isimlerini anarken ağızlarını doldururlar, ses
tonlarını değiştirirler ve öyle içten söylüyormuş gibi nefes alır ve öyle
seslerini çıkarırlar. Onları dinleyenler, vay be ne büyük insan bunlar
diyebilir. Fakat küçük bir soru bu büyük olan insanların aslında ne kadar boş
ve kuru bir gürültü olduğunu ortaya çıkarır.
Soru basittir, o zaman dilimi dışında sen bugüne kadar ne
yaptın, varsa çocukların bugün ne yapıyorlar?
68 kuşağı ve daha önceki / sonraki kuşakların (eski solcu (bazıları
hala solcu olduğunu vurgular) olduğunu söyleyenler için geçerlidir) ortak bir
özelliği var, çocukları genelde devrimci değil, hatta sol ile hiç ilişkileri
yok. Başkalarının hayatları üzerine kelimeleri yan yana dizip cümle kurarken,
kendi çocukları için piyano eğitimi, iyi eğitim alsın diye ayrıcalıklı okullara
göndermek, hatta bir bölümü çocuğunu yurtdışına gönderip politikadan uzakta
bilim insanı olması için elinden geleni yapmıştır. Bir bölümünün çocuğu bilim
insanı belki olabilmiştir ama genelde vasıfsızlardır.
Korumalı, soldan uzakta yetiştirilen çocuklar bugün ‘genç siviller’
içinde olması ya da onlara yakın bir yerlerde politika yapması da doğal olarak
görülebilir, elbette içlerinde politikaya ilgi duymuş olanlar var ise.
Bugün iktidarın yanında, iktidarın gölgesi altında sözlerini
sakınmadan söyleyenler, fırsatını bulduklarında geçmişte yaşamış oldukları o
anın anılarını birilerine anlatmaktan büyük keyif duymaya ve uygun bir ortam
bulduğunda o günlerin ne şanlı ve haklı bir mücadele içinde olduklarını
anlatırlar. Elbette iktidarın kulağına konuştukları sözlerin gideceğini bildikleri
için bakış noktasına göre yorumlanacak yuvarlak cümleler kurarlar.
Eskinin solcusu, bugün ki liberal ekonominin nimetlerinden
yararlananlar veya yararlanmak için iktidarın gölgesine sığınanların çocukları,
genelde anne ve babalarının istemleri ve yönlendirmeleri ile apolitik
konumundalar. Onlar, lüks lokantalarda ünlemli cümleler kuracak kadar gelirleri
olan bireyler olmuştur. Çıkarlarına uygun geldiğinde babalarının eskiden nasıl
dayak yedikleri, gerçek Marksist oldukları vurgusunu yaparlar, elbette sol
kültürü olan tüketici kesime işadamı olarak sesleniyorlarsa.
Geçmişin solcuları, bugünün liberalleri geçmişin anılarını
pazarlayarak ‘etnik pazar’ içinde kendilerine yer elde etmeye ve bir zamanlar
var olan saygılarını yeniden kazanmak için her ortamda boy göstermeye
çalışıyorlar. Kendilerini gösterebilmek için ölmüş bir solcunun cenazesi en
uygun girişim noktasıdır. Oraya gelmiş, vicdanı rahatsız olmuş olan eski solcu -
günümüzün liberalleri - ile ilişkiye geçip, kendilerinin islimlerinin de
geçtiği anıların pazarlanması için anılarını yazılı veya belgesel görsel hale
getirmek için yapımcılar ile ilişkiye geçmeye çalışırlar.
Liberal ekonomi içinde halk değimi ile “dikiş tutturamayanlar”
(eski solcular, bugün sola karşı içten karşı olmalarına rağmen, solcuymuş gibi
gösterenler) geçmişin anıları yanında bir şey yapıyormuş gibi göstermek adına
seminer seminer dolaşıp, gençlere bakın biz bunları yaptık ve her yaptığımız
geçmişin eleştirisiydi demekteler. Eğer bir gazetede veya dergide köşe yazısı
alanı bulmuşlar ise, orada ünlemli cümleler kurmaya devam ederken, kendilerinin
bu toplum için vazgeçilmez olduklarını düşünürler.
Sol kimliğini kaybedenler, anılar ile yaşamaya devam
etmekteler.
Sol kimliğini kaybedenler, bir zaman kendilerini ve
ailelerini güvence altına almak adına yurtdışına çıkmış bireyler yıllar sonra
ülkeye geri döndüklerinde, dün nerede kalmıştık edası ile eski arkadaşlarını
aramaktalar. Onlar ile rakı sofralarında anılarını pazarlarken, bugün ne
yapabileceği konusunu hep gündemde tutarlar.
Eski solcular geçmişin devrimcilerin anılarını kullanmaktan
çekinmezler, çünkü yenilgi ile birlikte onlar, duruş noktalarını; para kazanın,
parası olanın adam olduğu yerde yaşamlarını biçimlendirmişlerdir. O yaşam alanında
çocuklarına soldan izole eğitim vermişlerdir. Onlar ki, her şeyin
pazarlanabileceği ve çıkar içi kullanılabileceği noktadan sinsi sinsi bize
gülmeye devam ediyorlar.
Anılarını iyi pazarlayanlar, değişik vakıflar ve dernekler
ile projeler yürütür ve o projelerde solun geçmiş birikimi kendi çıkarları için
proje konusu yaparlar ve o projelerden sonuçlarını para aldıkları kesime uygun
bir şekilde aktarırılar. Projelerde çalışanlar, aldıkları para ile medya önünde
popüler işler yapamaya özen gösterirler, ne kadar popüler olursa başka proje
alma veya projelerini uzatma için şansları olur.
Eski solcular ellerini kirletmişlerdir, o yüzden neye dokunurlarsa
kirletmeye devam ederler.
Anılarını pazarlayarak gemilerini yürütmeye çalışanlar, aynı
zamanda çevrelerini kirletmeye ve bugünkü duruşları ile devrimci adaylarını pasifsize
etmeye devam ediyorlar.
Elbette solcu geçmişi içinde hala temiz olanlar kalmıştır,
onlarda mücadele alanlarında sağlıkları el verdiğince omuz omuza mücadeleye
devam ediyorlar. Onlar, çocukları ile birlikte kavgada ön safta olmaya devam
etmekteler. Başkalarının çocukları için savaş stratejisi çizmeyenler, onurlu olarak
aramazda durmaya devam ediyorlar. Mücadele alanında en önde yer almayanların
devrimci bir politika üretemeyeceği Mahirlerin, Denizlerin, İbrahimlerin
hayatına bakarak bilirler.
Eski solcu ile sol görüşü savunan devrimci insanlar arasında
çizgi, söze ve anılara bakmaz, mücadele alanında yaptıkları ile birbiri
arasında kalın bir çizgi çizer.
İsmail Cem Özkan