Karanlık
savaş’ta cinayet karanlıkta işlenmez!
Bir olayın
anatomisi olay olup bittikten sonra, kadavraya kaldırılan ceset üzerinde
yapılan analizler ile aydınlatılmaya çalışılır. Yaşadığımız çağda hiçbir şey
göründüğü gibi değildir, taşeron eller işin görünür kısmını oluşturmuş olsa da
hedef, amaç ve sonuç ilişkisi içinde taşeronların elleri sadece görmek
istediğimiz olayı görmemizi sağlayan bir algı yönetme ve yönlendirme
becerisinin sonucudur.
Her gün
dünyanın değişik yerlerinde toplu katliamlar, cinayetler işlenmektedir ki, bir
çoğu profesyonellerin yaptığı iş olmaktan çıkmış, usta katillerin gönüllü
olarak yaptığı işlere dönüşmüştür. Profesyoneller bir katliam yaptıktan sonra
iz bırakmadan oradan ayrılıp, izini kaybettirmeyi hedeflerken, günümüzde son dönemlerdeki
işlenen cinayetlerde katiller aksine yakalanmakta ve cinayeti işlediği için
zafer işaretleri ile kutlama yapmaktadır. Bu da yeni bir algı ile karşı karşıya
olduğumuz ve at izinin it izine karışmasını istemeyen ama yapılış itibarı ile
baştan karışan ve algılar ile oynan bir stratejik oyunun parçasıdır.
Fransa’da
kanlı günler, sanırım başka ülkelere de sıçrayacak. Bu sayede küresel bazda
oynan oyunun sadece bir bölümü sahneye sürülürken, bu işten henüz olayın
dumanları ve kan izleri sıcakken kimlerin işine geldiği kafalarda soru
işaretleri ile soyut resimler oluşmasına sebep olmuştur. Bu soruların başında ülkede
yaşayan azınlık üyelerin ne aralıkta ve zaman dilimi içinde usta birer katile
dönüştürüldükleridir. Bireylerin en küçük hareketleri izlendiği, kara paranın
küresel olarak izlendiği ve her para ve insan hareketinin kayıtlara girdiği bir
dönemde nasıl olur da usta katiller dünyanın her hangi bir yerinde gönül
rahatlığı ile gezebilmekte ve gerek görüldüğünde sahneye çıkabilmektedir.
Afganistan,
Fransa arasında sınır kalkmıştır. Afganistan’da işlenen bir cinayetin benzeri
Fransa’da şehrin en işlek caddesinde de rahatlıkla işlenebilmektedir. Bu sayede
yaratılan korku, karanlık savaşın hedeflerinden biridir. Korkan insan daha
fazla adaletsizliğe ve insan hakları ihaleli karşısında sessiz kalacak, daha
fazla sömürülecektir. Bu küresel bir algının ortak sonucudur. İnsan hakları,
güvenli yaşamak için göz ardı edilmekte ve silah sanayisi daha fazla kar için
daha fazla çatışma ve çatışma alanını küresel yayılma stratejisine uygun dizayn
edebilmektedir. Savaşın yayılması demek, işçi sınıfının bir daha ayağa kalkacak
kadar birlikte hareket etmesi olanağını ortadan kaldırır. Savaş sırasında ve
çatışma koşullarında en ucuz iş ve iş gücü sermayenin hizmetine verilir ve
yaratılan ihtiyaçlar karşılansın diye silah ve ilaç sanayisi ve şimdilerde buna
yapılan gıda sanayisi dünyayı istediği gibi bölmekte ve yeni sınırlar ve
düşmanlar oluşturabilmektedir. Küresel olarak insan bu sanayinin bir kobayıdır.
Güvensiz olduğunu düşünen insan, gönüllü olarak kobay olur. Bu karanlıkta
yapılan savaşta sesini çıkaramaz!
Fransa’da
eylemler usta işiydi, profesyonel olup olmadığının önemi yok. Yetiştirilmiş,
suikast ve kaçma dersi almış, o bölge için iyi çalışılmış ustaların
yapabileceği bir saldırı. Tesadüf olmayan işler ustalık işidir. Ustalık işine
profesyonel demek hem ölenlere hem de öldürenlere haksızlık anlamına gelir.
Burada
parantez açayım ve profesyonel tanımını bir kere daha vereyim; para ile iş
yapan her kişi profesyoneldir. Kerhanede çalışan kadın da, gazetede çalışan bir
muhabirde profesyoneldir. Üniversitede ders veren de, ekmek üreten bir işçi de
profesyoneldir. Ama ustalık başka şeydir. Ustalar
para alarak ama sistemli düzenli ve aynı beceriyi sürekli gösteren kişidir. Her
ustanın el hüneri ve beyin algısı kendisine özgüdür ve imzasını öğrencisine
aktarabilendir. Profesyonel olup da amatör iş çıkaranlar olabilir. Para
karşılığında iş yapanlar her daim usta değildir. İşte Suriye iç işlerine
karışan profesyonel politikacıların acınacak durumu.
Fransa’da
işlenen cinayet usta işi ve çok iyi çalışılmış bir iş… Öldürenleri öldürerek
ustanın okulu gözler önünden silindi. Bu demek ki ustanın eğittiği bir çok
çocuk, idealist ustalar yeni cinayetler için ortalıkta dolanacak... Karanlık
çağ ve karanlık savaş dedikleri kavram sanırım bu usta katillerin sınır
tanımadan her ulustan bireylerin ortalıkta dolanması ve kan gölünü büyütmeleri
süreci...
Örgüt kavramı
artık üzerinde çok ciddi düşünülmesi gereken bir şeydir. El Kaide ve türevleri
çok uluslu ve tek amaçlı bir örgüttür. Örgüt olmanın birincil koşulu para,
kinci koşul hedef, üçüncü koşul istihbarattır. Bunlardan birinin eksik olması
örgüt yapmaz, kendi kendini tatmin eden bireyler topluluğu yapar... Bireyler
topluluğu da her daim amatör ve gönül işi yapılan işlerdir ki, başarı saman
alevi gibidir. Amatör örgütler yanan saman alevini büyütür ve başarı olarak
gelecek kuşaklara anlatılan bir destan halini alır. Karanlık savaşın kendisine
göre ilkeleri ve yolları vardır. Her savaşın kendi hukukunu oluşturması gibi bu
karanlık savaşında kendisine göre kuralları daha ciddi, daha büyük ve daha
geniş kesimleri etkileyen bir kurallar zincirini oluşturmuştur. Bu kurallar
kanlıdır ve gerek görüldüğünde hukuk kurallarını belirleyen erk sahibine karşı
da gücü kadar vurabilmekte ve ona şok dalgalar yaymasına sebep olabilmektedir.
Bu savaş ortamında artık büyüklüğün bir önemi yoktur, küçük büyüğü yok
edebilir, kısmı felç geçirmesine sebep olabilecek eylemlere imza atabilir.
Karanlık
savaşta cinayetler karanlıkta değil, her bireyin gözü önünde, kameralar önünde
işlenmekte ama algı ile o şekilde oynanmaktadır ki, kimin katil kimin kurban
olduğunu her olay sonrası kadavraya girip, ipuçlarını titizlik ile araştırmak
zorundayız. Çünkü polisiye romanlarında olduğu gibi katil bir kapıcı ya da uşak
çıkma olasılığı yüksektir hatta yatağa baş koyduğun eşin senin katilin olmuş
olabilir.
Cinayet
gözlerimiz önünde işlendi, hala gerçek katili kim olduğunu göremiyoruz!
İsmail Cem
Özkan