10 Ağustos 2016 Çarşamba

Projeler bitmiyor, rant kapısı kapanmıyor!

Projeler bitmiyor, rant kapısı kapanmıyor!

Projeler son kırk yılın vazgeçilmezi, iktidarda kalmanın, istihbarat toplamanın ve de yeni rant alanları yaratılmasının vazgeçilmez uygulamasıdır. Projeler birileri tarafından desteklenir, birileri proje yapmanız ve standart başvuru yapmanız için kurslar bile açar. Proje yazmak artık bir meslektir, yazmanın dışında proje takibi yapmak artık bir meslek! Eskiden gazetecileri (gazete sahipleri iş adamı olduktan sonra) patronu için resmi makamlar içinde iş takibi yapmak sıradan bir ek iş olmuştu. İşi bağlayan gazeteci ödüllendirilir, birden küçük bir dairede yaşayan gazeteci boğazda yalılarda oturup, viski eşliğinde klasik müzik dinleyebileceği bahçesi bile oldu. Bahçesinde verdiği kokteyller ile iş bağlantısı için yeni ilişkiler yaratmak işin başka boyutudur. Medya ile arası iyi olasına özen gösteren kara para aklayanlar, kara para ile rüşvet dağıtanlar ve alanlar bu kokteyllere katılıp karşılıklı çıkar ilişkisi içine girip yazılmamak kaydıyla ilişkiler ucundan açığa verilirdi. O günlerin cengaver gazetecileri bugün dahi görünmeyen koruma zırhları içinde olmaları o yazılmamak kaydıyla öğrendikleri yüzündendir büyük olasılıkla…

Medya parası olanların tekeline geçtikten sonra haber servisi yapan ajanslarda kendilerinden talep edilen haberlerin peşinden koşmaya başladılar. Çünkü piyasa koşulan göre uygun ürün üretmeyenler piyasadan silinmeleri kaçınılmazdır. Devlet olanaklarını kullanarak liberal söylem adı altında zaten otosansürün bol uygulandığı alan bile artık o otosansür içinde de piyasa sansürü uygulamaya başladı ve iktidarın PR çalışmasını yapar hale geldi. Çünkü talep edilenin karşılığını veremeyen gazeteciler elenecektir, elendiler de geriye jurnalci diyebileceğim eline geçirdiği bilgiyi önce istihbarat dairelerine servis eden medya çalışanları aldı. Gazeteci editörünün bir aracına dönüştü, editör ne derse o haberi gören “Murtaza” adını verebileceğim gazeteci kimliği taşıyanlar aldı. Editöre kim hangi konuları istediğini her sabah toplanan medya gündemi belirliyor. Orada ilk soru hangi haberler işverenimin çıkarına uygun hangisini bugün görelim, hangi başlık altında hangi haberleri görelimdir. Sayfa düzeni bile önceden bellidir, sadece boş bırakılan alan editörün gözetiminde gazeteci kimliği olanlar tarafından doldurulacaktır. Medya projedir, proje devam ettiği sürece oradan birileri maaşını alacak, proje bitince verimliliği ortadan kalktığı için o bölümde ya da medyada ortadan kalkacaktır. Ülkemizde proje medya ürünleri arşivleri bile aklamadı, belki birileri medya çöplüğünde o medya organlarının bir iki sayfa alıntısına rastlayabilirler. Dijital ortamda arşiv de medya ile birlikte yok olup gitmektedir.

Projeler hayatın her alanına girdi, girmediği hiçbir alan yoktur. Çocuğunuzu nasıl eğitirsiniz projesi ve model anne ve çocuğa davranışı gösteren profesyonel annelik bile bir proje ürünü olarak hayatımızdadır.  İnsan yavrusunun eğitmeni olursa köpeklerin olmaz mı, proje her alan için yapılmaktadır, yeter ki birileri para versin!

Yaşadığımız şehirler projeler ürünü olarak yeniden biçimlenmektedir, bir çok haklı gerekçeler projeler için neden olarak kıvılcım olarak kullanılmış ve artık o haklı gerekçelerin yerini sadece rant çılgınlığı almıştır. İktidara yakın inşaat firmaları devletten aldıkları projeleri onların güvencesi altında hayata geçiriyorlar ve kasalarına paraları doldururken günlük yaşamları da ortanca eşine kadar döndü… Proje yapanlar birden devlet olanakları ile zengin olurken, elbette devletlerin üstünde olan uluslararası kurumlarında projelerine sınır tanımadan katılıyorlar. Yanlarında çalıştırdıkları proje yazıları ve proje takibi yapan profesyoneller ile hibe projelere dört elle sarılmaktalar ve birden yardım sever gözüken projeler sayesinde itibar ve para kazanmaya devam ediyorlar.

Şehirler yeniden yapılanırken gökyüzüne doğru büyümektedir. Yer altında metrolar sayesinde semtler bir birine bağlanırken, yer üstünde araç trafiğinin kaldıramayacağı sokaklar ve yetersiz yer altı hizmeti ile bu yeni şehrin silueti değişmektedir. Sürekli kapalı olan caddeler ve sokaklar yeni şehrin vazgeçilmezi olarak karışımıza çıkmaktadır. Firmaların çıkarı düşünülerek yapılan işler aslında genel insan yaşamı ve şehir yaşamı açsından bakıldığında karlı gözüken işlerin aslında büyük zarar olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız. Çünkü şehir yaşamında amaç sadece ticari hayatın akması değil, hayatın bir bütün olarak refah düzeninin artması ve buna bağlı olarak hayatın uzamasıdır. Bütün bunların göz ardı edildiği projeler sadece firma için karlı gözükmekte ve firmanın sahibi işinden evine helikopter ile gidip gelmektedir. Şehir gürültüsüne gün geçtikçe bu helikopterlerde katılmaya devam edecektir, çünkü karayolu ve altı yapısı yetersiz yerlerde lojistik artık havadan olmak zorundadır. Bugün İstanbul gibi metropol şehirlerde kanser gibi hastalık salgın hastalık gibi yayılmıştır. Sinirleri sürekli gergin, en ufak sürtüşmeyi kavgaya dönüştüren, bencil, saygısız ve komşusu ile hiç tanışmayan bireyler topluluğu olduk.

İstanbul’da proje bitmiyor, sürekli bir proje ve sürekli yeni rant kapısı... ‘Martı projesi’ bunlardan biri ama bu proje ile kaç kuş pardon martı vurulduğunu düşünüyorsunuz? Çünkü bir projeden birçok proje faydalanıyor... Martı projesi için deniz doldurulacak… Peki, o deniz için nereden moloz alınacak? Etraftakilerden, dağdan, ovadan! Evet, kentsel dönüşüm moloz çöpü ortaya çıkarıyor ve o molozların uzak yere dökülmesi maddi yük! Zaman ve yok pahalı bir şey! (Zaten yeteri kadar geniş caddeler yok, var olanlar ise günlük trafiğe yetmiyor.) Metro inşaatı moloz üretecek ve aynı sorun onun için de geçerli... Yenikapı miting alanı molozları nereden gelmişti? Orada moloz taşıma işi yapan firmalar kimindi? Molozları nereden getirdiler? Acaba Yenikapı miting alanın altında moloz olarak dökülen toprak kaya içinde hiç bakılmamış, yok edilmiş öğütülmüş tarihi eser var mı? Metro çalışması sırasında ortaya çıkan tarihi kalıntıların kaçı göze göründü, kaçı yok edildi? Tarihi yarım adanın altından moloz çıktı ve deniz dolduruldu! Her yapılan işin bir molozu olması kaçınılmazdır, Sulukule yıkıldı yerine lüks binalar yapıldı, orada yaşayanlar şehirden uzak yerlere gönderildi ve Sulukule artık adı olan ama kültürü olmayan bir yere dönüştürüldü. Şehir yeniden biçimlenirken molozlar arasına kültürü de katmak zorundayız. Yenikapı miting alanı deniz doldırılarak elde edilmiş bir alandır, Anadolu yakasında da Maltepe’de aynı yöntem ile oluşturuldu. Kentsel dönüşüm moloz üretti, yeni alanlar yaratıldı ama şehir içinde olması gereken alanlar ise ranta kurban gitti.

Martı projesi içinde aynı yöntem uygulanacak!

Mahmutbey’e kadar metro için zemin deşilecek, yer altından çıkanlar denize! Martı projesi için deniz dolacak! Bu projelerde kimler moloz taşıyacak? Kime rant kapısı aralanacak? O yollarda zaman ve benzin tasarrufu kim için yapılacak? Martı projesi metro inşaatı olmasıydı acaba ortaya çıkar mıydı?

Martı Projesi hayata geçtikten sonra mutlaka başka bir proje daha çıkacak, çünkü boğazı kullanan gemiler için zamanla tıpkı karayolları gibi yetersiz olacaktır. Çünkü her proje başka lojistik alanı yok ediyor…

İnsan yaşamının en önemli organı damarladır, damarlarda kan olmayınca kangren olur… Şehirlerimizde de ne yazık ki kangren olan caddeler ve sokaklar oluşmaya başladı. O sokakları ve caddeleri kullanan insanın da yaşamı kısalmakta ve refah seviyesi göreceli artarken aslında insan kendi sonunu hazırlıyor… Şehir göğe doğru yükselirken insan kendisini betonların içine gömmektedir...


İsmail Cem Özkan