22 Haziran 2025 Pazar

Burjuvaziye Akıl Veren Yorumcu Sendromu

Burjuvaziye Akıl Veren Yorumcu Sendromu

TV yorumcularının moda akımı, son günlerde Trump’a — daha doğrusu siyasi liderlere ve burjuvalara — akıl verme yarışına dönmüş durumda. Şaka gibi! Adam Amerikan başkanı olmuş; o, kanalizasyonda kullanılan boru değil ki!

Dünyanın en güçlü ekonomilerinden birinin tepesine çıkmış birinden bahsediyoruz. Sadece siyasi değil, ekonomik anlamda da devasa bir güce sahip. Her ülkede yatırımı var; otelleri, gayrimenkulleri, milyar dolarlık anlaşmaları var…

Yorumcunun üzerinde giyecek doğru düzgün kıyafeti yok; olan da büyük ihtimalle Trump gibilerinin ürettiği markaların ürünü. Sonra çıkıyor ve ekran karşısında “Trump şöyle yapmalı, böyle yapmalı.” diye akıl veriyor. Dümdüz komedi bu! Kapitaliste hayat dersi vermek... Bu ne özgüven arkadaş?

Trump, askeri eğitim almış, stratejiyle yetişmiş biri. Oteller kurmuş, dünyanın en değerli arazilerini toplamış, Amerika gibi bir ülkenin başkanlık koltuğuna ikinci kez oturmuş. Bizimki ne yapıyor? Kanalın kahve köşesinde “Ben olsam şöyle yapardım.” diyor. Ya kardeşim, sen değilsin işte! Ve bu gidişle hiç olamayacaksın da.

Elinde hiçbir başarı hikâyesi olmayanların “her şeyi bildiği” bu yeniçağda, özgüven ders olarak okutulmalı. Hele o klasik söylem yok mu: “Tüm Amerikalılar aptal, bir biz zekiyiz.” İyi de, madem bu kadar zekisin, neden sen üretmedin o teknolojiyi? Neden senin aklından bir marka, bir buluş çıkmadı? Hâlâ içinde bulunduğun ülke, gelişmekte olan ülke kategorisinde. Amerika’dan habersiz, izinsiz adım atamıyorsun!

Sonra işin içine bir de “her şeyi tek kitapla açıklayan” tipler karışıyor. Bilim insanı yıllarını veriyor, keşif yapıyor; adam çıkıyor diyor ki: “Zaten kutsal kitapta vardı.” Vardıysa, neden sen bulmadın? O kitap yeryüzüne ineli yüzyıllar olmuş; hâlâ bir ampul bile icat edememişsin ama ekran karşısında ahkâm kesiyorsun. Kitabı sürekli okuyorsun ama okumaktan başka hiçbir şey yapmıyorsun.

Aslında başka açıdan yapıyorsun: Kitabı referans gösterip işlenen katliamların, cinayetlerin temelini oluşturuyorsun; o suçları meşrulaştırıyorsun! Yaşamı değil, ölümü yücelterek insanlık ileriye gidebilir mi?

Kullandığın ekranı, kamerayı, mikrofonu, yayını emperyalistlerin teknolojisiyle alıp “onlara karşı” konuşuyorsun. Ne tuhaf çelişki değil mi? “Hepsi kitapta var.” diyerek o teknolojiyi meşrulaştırıyorsun ama o teknolojiye en ufak katkın yok!

Sarık takıp, şalvar giyip kadını siyah çarşafa hapset; zihin hâlâ Orta Çağ’da. Ama lüks arabaya bin, beş yıldızlı otelde kal, son model telefondan paylaşım yap. Modernliğin sadece konfor kısmı sende. Bilim yok, üretim yok. Ne varsa ölüm, kin, şiddet, nefret var. Kadına şiddet sende, rüşvet sende, kelle kesmek sende. Ama “Biz haklıyız.” diyorsun.

Sonra ne oluyor, biliyor musun?

Bu zihniyetten etkilenmiş ama kravatını takmış, modern kıyafetler giymiş bir yorumcu daha çıkıyor. Kendini entelektüel zannediyor. Oturmuş, Trump’a akıl veriyor. “Trump aslında şöyle yapmalıydı...” diyor. Sanki sabah birlikte kahvaltı etmişler!

Ama üretmek yok, araştırmak yok, öğrenmek yok. Eleştirmek bol, küçümsemek daha bol. Konuşmak zaten sınırsız. Her konuda bir fikir var ama arkasında tek bir katkı yok.

Trump’a akıl vermek mi? O her zaman var!

Sonuçta Trump bu yorumcuların yorumunu hiçbir zaman duymayacak. Yorumcular Trump’ın duyacağını bilmiş olsa acaba o yorumları yapabilir mi, çünkü Amerikan vizesi alımında bu yorumlar öne çıkma tehlikesi ya da resen hakkında açılan bir davanın öznesi olma durumu yok!

Özneleri değiştirin, yorumcular hep benzer davranış içinde rahatlıkla konu olan kimse ona akıl vermeye devam ediyor…

Yorumcular konuştukları kanaldan alacakları yevmiyeyi düşünüyor olabilir ama yorumcuların sahip olduğu her hangi ticari başarı belgesi bile yok, olsa ekran başına çıkıp konuşmak yerine ticari kaygılarını ortadan kaldırmak için uğraş veriyor olabilirdi! Üniversitelerden alınmış diplomalar ile işin uzmanı olduğunu ilan eden ama küresel olarak ciddiye alınmayan diplomaları sayesinde ekranlara çıkıp konuşuyorlar…

Yazıya konu olanlar profesyonel yorumculardır, ekranların vaz geçemediği profesyoneller… Profesyonel tanımı olarak işverenin ihtiyacına uygun olarak para karşılığında üretim yapan, tez geliştiren ya da proje yürütendir.

İsmail Cem Özkan

Hiç yorum yok: