11 Temmuz 2025 Cuma

Zamanın Ruhu: Özgürlük mü, Esaret mi?

Zamanın Ruhu: Özgürlük mü, Esaret mi?

Bir Demirin Şiirinde Saklı Umut

Demirci Kawa,

Silahları dövecek örsünün üstünde.

Kıvılcımlar sıçrayacak karanlığa,

Metal eriyip akacak,

Yeni bir şekle bürünecek...

Ama bir daha silah olmasın:

Çalgı olsun, türkü olsun.

Geçmişin ağısını, acısını,

Yaşamı taşısın ileriye —

Ezgileriyle.

Yalnızca metal mi dönüşecek?

 Ya yürekler?

 Ya yaşam?

 Ya tarih?..

Sürekli "Yeni Aşama" Söylemi: Gerçekten Öyle mi?

Kürt meselesi gündeme geldiğinde, medyada sürekli "yeni bir aşamaya geçildiği" söyleniyor. Ancak ben, özgürlükler, demokrasi ve ifade hakkı gibi temel değerler açısından bir ilerleme göremiyorum. Bu nedenle, bu “aşamalar”ın ne olduğu açıkça ifade edilmeli.

Koşulsuz Teslimiyet mi, Gerçek Müzakere mi?

Eğer muhatap alınmak birinci aşamaysa, bu aşama çoktan geçildi. Bugün gördüğüm kadarıyla, koşulsuz teslimiyet dışında bir seçenek sunulmuyor. Devletin atması gereken somut adımları henüz göremedik. Meclis'te bir komisyon kurulması yönünde bir girişim oldu; ancak bu, ancak devamı gelirse gerçek bir adım sayılabilir.

Semboller, Siyaset ve Görünürlük

Cezaevlerinden bazı örgüt üyelerinin gizlice serbest bırakıldığına dair bir bilgim yok. Ancak sembolik de olsa, bazı isimlerin siyasette görünür olması gerekir. İçeride ya da dışarıda olmaları önemli değil; önemli olan seslerinin duyulmasıdır.

Aşamalar mı, Göstermelik Hamleler mi?

Avukatların ve aile fertlerinin adaya gidip gelmesi bir “aşama” mı sayılıyor? Sosyal medyada videolu açıklamalar yapmak da öyle mi? “Terörsüz Türkiye” söylemi altında tam olarak neyi hedeflediğimizi hâlâ anlamış değilim. Her şey bir anda olup “Tamamdır, oldu, bitti” denilecekse, toplumu buna önceden hazırlamak gerekir.

11 Temmuz 2025: Bir Dönüm Noktası mı?

11 Temmuz 2025’te silahların bırakılması kuşkusuz önemli bir gelişmedir. PKK ve bağlı yapılar, uluslararası gözlemciler, Kürt siyasetçiler ve MİT gözetiminde düzenlenen bir törenle bunu dünyaya duyurdu. Tören canlı değil, banttan yayınlandı. Bu konu üzerine daha çok konuşacağız. Ancak asıl belirleyici olan, taraflardan birinin somut ve sürdürülebilir bir adım atmasıdır. Barışın hukuki bir altyapısı olmadığı sürece, yapılan her barış seremonisi sadece “sözde” kalacaktır.

Kürt Sorunu, Türkiye'nin Demokratik Geleceğidir

Kürt açılımına dair çıkan her haberi ve yapılan her yorumu dikkatle izliyorum. Çünkü Kürt sorunu, Türkiye’nin en temel meselelerinden biridir. Bu sorunun çözümü, demokrasi ve özgürlükler açısından bir ilerleme; en azından nefret söyleminin azalması anlamına gelir.

Özgürlük Yalnızca Kürtlere Değil, Herkese Gerekli

Kürtlerin özgürleşmesi demek, Lazların, Çerkeslerin, Arnavutların ve diğer halkların da kendi kimlikleriyle örgütlenebilmesi, siyasi temsiliyette yer bulabilmesi demektir. İktidar partisinden ve TBMM’den bu yönde ciddi adımlar bekliyorum. Ülkeye biraz olsun özgürlük havası gelsin istiyorum.

Temsiliyetin Gerçek Sahipleri

Unutulmamalıdır ki bir Kürt birey, tüm Kürt halkını temsil etmez. Bu temsiliyet, örgütlü yapılarda ve toplumsal birikimlerde saklıdır. Hiç kimse bu yapılara akıl verme ya da yön verme hakkını kendinde görmemelidir. Çünkü onların tarihsel bir deneyimi, yetişmiş kadroları vardır.

Birey Olarak Sorumluluğumuz ve Hakkımız

Bireyler olarak, bu özgürlük sürecine katkı sağlamak ve ülkemizde özgürlük havasının esmesini istemek en doğal hakkımızdır. Özgürlük olmadan, özgür bireylerin yaşayabileceği bir ülke de olmaz. Bazıları, ekonomik imkânlarla özgür olduklarını sanabilir; ama bu özgürlük, iktidarla karşı karşıya gelene kadardır.

Demokrasi Sloganları ile Cezaevi Gerçekleri

Bugünlerde, iktidarın “demokrasi” ve “özgürlük” söylemi, muhalefet partili (CHP’li, DEM Partili) belediye başkanlarının cezaevine konulmasıyla anlam kazanıyor(!). Üstelik bu “misafirlik” uzarsa mahkumiyete dönüşüyor.

Gerçek Barışın Temeli: Hukuk ve Eylem

Her ülkenin “özgürlük” ve “demokrasi” tanımı, ne yazık ki çoğu zaman o ülkenin güçlü liderlerinin algılarına ve çıkar hesaplarına göre şekilleniyor.
Oysa barış törenleri, komisyon raporları ya da videolu açıklamalar tek başına çözüm değildir. Gerçek barış; hukukla, toplumsal uzlaşıyla ve demokratik temsiliyetle mümkündür. Süreçlerin sürdürülebilir olması için söylem değil, eylem gerekir. Bugün yaşananlar, iktidarın özgürlük tanımının ne kadar dar olduğunu gösteriyor.

Oysa halklar için özgürlük, yaşamsal bir ihtiyaçtır — ertelenemez, pazarlık konusu yapılamaz.

İsmail Cem Özkan

Hiç yorum yok: