29 Ekim 2016 Cumartesi

Lobicilik!

Lobicilik!

Lobicilik, her ne olursa olsun, haklı haksız fark etmez bir çıkar grubunun hakkını hükümetler veya herhangi bir erk önünde savunmaktır. Bu çıkar grubu ister devlet olsun, ister bir firma. Bu çalışmalar kanun koyucuları ve memurları etkilemeye yönelik her türlü faaliyeti kapsar. Devlet çalışmalarını ve yasaları özel bir çıkar ya da bir lobi faydasına etkilemeye çalışan kişilere lobici denir.

Son yıllarda devletlerin bütçesinde önemli bir yer kaplayan masraflar listesinde lobicilere ödenen paralardır. Kendisini zayıf gören, herhangi bir yaptırıma karşı devletler nezdinde haklı olduğunu kanıtlamaya çalışan devletler güçlü olarak gördüğü ve Birleşmiş Milletler nezdinde her hangi bir oylamayı veto etme hakkı olan devletlerin ulusal meclisleri içinde lobi faaliyeti yapmaları doğal karşılanır olmuş. Örneğin ülkemiz Ermeni yasa tasarısı için Amerikan senatosunda ki her oylama öncesi bu lobi faaliyeti için önemli miktarda para yatırdığı bütçe görüşmelerinde ortaya çıkmaktadır. Örtülü ödenek üzerinden yürütülen bu çalışımalarda ne kadar paranın hareket halinde olduğunu kimse net olarak tanımlayamaz ama tahmini rakamlar üzerinden konuşulur. Örtülü olan her iş zaten karanlık noktaları temsil eder ki, o karanlık noktalarda ulusal çıkar savunması adı altında neler yapıldığı yaşanırken kimse bilemez, sadece tahminlerde bulunabilinir…

Elbette sadece devletlerin örtülü ödenekleri yoktur, firmalarında örtülü bütçeleri vardır. Firmaların örtülü ödenekleri, genelde ihale öncesi kayıt dışı parasının kayıt dışı ödemelerde kullanılır ve ihale sonucunu etkileyecek kişi ya da kurumlara el altından aktarılan paraların olduğu alan olarak tanımlanabilinir.

Liberal ekonominin hakim olduğu ülkelerde örtülü ödenekler hükümetlerin bütçeleri içinde de önemli paya sahip olmaya başladı, çünkü kendi ülkesinin ekonomik çıkarı için başka ülkelerin içine dahil olduğu ihalelerde firmalar ya da devletler nezdinde lobi faaliyeti için bu örtülü ödeneklerden para kullanılır. Elbette bu sadece saf rüşvet için değil, akla gelebilecek her türlü karanlık faaliyet içinde kullanılabilinir.

Lobi faaliyeti çıkarların çatıştığı her alanda geçerliliğini korumaya ve daha da karmaşık ilişkiler ağı yaratmaya devam etmektedir.

Siyasi partiler lobi faaliyeti yapar mı?

Tarihimize baktığımızda yapar diyebiliyoruz, çünkü yakın tarihimizde şimdi tarihin karanlık sayfaları içinde yok olmaya dönüşmüş olan Sovyetler Birliği çıkarları için ülkemiz içinde siyasi bir parti lobi faaliyeti yürütmüş, o ülkenin çıkarlarını kendi siyasi çıkarlarının üstünde tutarak politik tercihlerini yapmıştır. Siyasi parti konumundan daha fazla lobicilik ve Sovyetlerin çıkarını ülke içinde savunmaya ve ona karşı oluşan düşmanlık duygularını azaltmak adına politikalar yürütülmüştür. Aynı şeyin sağ ayağını da Demokrat Parti ve devamı Adalet Partisi Amerikan çıkarlarını savunmak ve Amerikan dostluğu için ülkemiz içinde adı konulmamış lobi faaliyeti içinde olmuştur. Amerikan Lobicileri NATO’ya giriş sürecimizde önemli etkileri olmuştur. Kapitalizm lobi faaliyetleri ile ülkenin içine sızmış ve ülkeyi yeninde yapılandırmıştır. Ülkemizin yakın tarihi hem Amerika hem de Rusya çıkarlarına uygun şekilde biçimlenmiştir.

Ülkemiz yeni oluşmakta olan devlete komşu konumundadır ve o komşu devleti ile köklü tarihi ilişkisi olan halkın evlatları bu ülkenin kurucu halkıdır. Şimdi bu devlet kurulduğunda elbette o devletin çıkarları bu ülke içinde savunacak önemli bir lobi faaliyeti olmak zorundadır, çünkü o ülkenin çıkarları o ülke içinde gelişmelerden bağımsız olarak yürütülecek ve önemli olan o ülkenin yaşaması için her türlü özveri gösterilecektir. Tıpkı bizim çıkarımızı Almanya’da ve AB (Avrupa Birliği) lobi faaliyetinin yaptığı gibi. Ülkemiz içinde olan işkence ve faili meçhul cinayetler ile ilgili Almanya’da insan hakları kurumları nezdinde yapılan her türlü girişime karşı bu lobi faaliyeti engel olmaya çalışmaktadır. Sanki ülkemizde karanlıktan zifiri karanlığa doğru bir düşüş söz konusu değilmiş gibi, sözde olarak adlandırılan işkence ve faili meçhul ve de diğer olumsuz koşulların üstü örtülmeye çalışılmaktadır. Lobi her türlü olumsuzun üstünü örterek, o olumsuz koşulların ülke içinde yaşanmasına ve de devam etmesine neden olabilmektedir.

Lobicilik, birisinin yaşaması için esas amacından çıkarlar nedeni ile vazgeçmektir belki de. O yüzden lobicilik kapitalist sistem içinde teşvik edilen bir unsur olarak dikkati çekmektedir. Çünkü savunmak adına yapılan ve kontrollü karanlık noktalarda özgür alanların bırakılması sistemin bir anlamda koruyucu sibobu özelliğini göstermektedir. Örneğin Almanya'daki Türk lobisi içinde yer alanlar Almanya’da yaşanan siyasi değişime sadece izleyici konumunda kalırlar. Sonuçta orada gelişmekte olan siyasi değişimin önünde iktidarda olan partinin yanında yer alarak muhafazakar olma durumuna düşerler, çünkü temsil ettikleri ülkenin çıkarları her şeyin üstündedir ve olumsuz olan özelliklerini örtmek ile yükümlüdürler. Bütün bu faaliyetleri yüzünden temsil ettikleri ülkenin örtülü ödeneklerinden faydalanırlar ve lehte karar vereceklere ve onların düşüncelerini ve de oylarını etkilemek için dağıtacakları paralarda aracı konumunda olurlar.

ABD lobiciliği yasal bir düzenleme altına almıştır, orada lobicilik işi içinde olanlar yanlarında önemli miktarda kalifiye elaman çalıştırılır ve o kalifiye elemanlar ile etkilemek istedikleri üyeler üstünde baskı kurarlar. Kısaca var olan gerçekleri değiştirip, aldıkları parayı hak etmeye çalışırlar. Lobicilik yeni gerçekleri doğru diye yaratırlar ve onlara inanmamızı zorlarlar. Lobi faaliyeti için her türlü iletişim arcı kullanılabilinir, yeter ki amaca uygun sonuç elde edilsin… Eğer sonuca odaklı çalışılmazsa o lobi faaliyeti içinde yer alanlar yeni bir iş alma şansları düşüktür. Para verenin amacına ve beklentilerine uygun davranışı kendisine hedef koyanların omurgası olmaz, o paranın çıkardığı rüzgara göre yön değiştirir ve her değişim yeni doğruları yaratma sürecidir. Her lobi kulisi iktidar ve iktidar olmaya aday olan partiler içinde olur. İkilidir her şey ve o ikili ilişkiler içinde olması kontrol edilebilen ilişkilerin içinde karanlık noktalara özellikle izin verilir ki, o liberal ekonominin gerekliliğidir.

Bugün ulusal ordular sadece firmaların çıkarlarını korumak ve kapitalist sisteme karşı gelebilecek kara paranın oluşumunu kontrol etmek adı altında faaliyet gösterir. Lobiler de bu sürecin sadece siyasi mekanizması içinde yer alan ve etkili olan bir kuruma dönüşmüştür. Lobiciliğin olduğu yerde kontrollü bir sürecin devam etmesi anlamına gelir ve yaratılan illüzyon içinde insanları hedeflerinden uzakta ve sistem ile barışık yaşamasını sağlayan bir ortam hazırlarlar.

İsmail Cem Özkan