KUYRUKLU YILDIZ ALTINDA BİR İZDİVAÇ
Halley Kuyruklu Yıldızı’nın dünyaya çarpacağı söylentisi
mahalle halkı tarafından dedikodu konusu olan bir olaydır. Özellikle kadınlar,
şuradan buradan duydukları yalan yanlış haberleri, bire bin katarak
birbirlerine anlatırlar. Genç ve hevesli bir gazeteci olan İrfan Galip Bey,
genç bir kadının kendisine müspet cevap vermemesi dolayısıyla bütün kadınlara
düşman olmuştur. Bu bilgisiz kadınları kandırarak onlardan öcünü almak ister.
Bu doğrultuda bir konferans düzenler… Bu konferanslar devam ederken bir isimsiz
mektup alır. Mektup, genç bir kadından gelmektedir. Çok samimi bir üslupta
yazılmıştır ve kuyruklu yıldız hakkında malumat istenmektedir. İrfan Galip, bu
mektubu yazan kadına âşık olur ve cevaben çok duygulu bir aşk mektubu yazar.
Uzun süren yazışmalar sonunda kadın evlenmeyi kabul eder fakat düğünün kuyruklu
yıldızın dünyaya çarpacağı gece olmasını ister. İrfan Galip bunu kabul eder.
Bir romandır, roman mizah unsurları içinde düşündüren,
düşündürürken güldüren, güldürürken kendi gerçekliğin ile karşılaşmanı sağlayan
bir mantık düzemli içinde okuyucusu ile buluşur. Türk romanı bir tiyatro eseri olarak
sahneye uyarlanmıştır. Bugüne kadar filmlere uyarlanan romanların dışında benim
izlediğim ilk Türk romanı tiyatro eseri olarak karşımıza çıkmaktadır. Yeşim
Gökçe romanın içeriğine dokunmadan onu sahneye uyarlamasını oyun sonunda ayakta
alkışladım. Kazım Akşar bu oyunu sahneye uyarlarken, dekor, ışık, müzik ve oyuncu
seçimini öyle bir ahenk ile yapmış ki, sanki yıllardır bu oyunu sahnede
canlandırmak için bekliyorlarmış da, bu fırsat önlerine gelince gönüllü olarak sahnede
yerlerini almış gibidirler. Şamil Kafkas İrfan rolü ile muhteşem bir performans
sergiliyor ve yüksek ritim ile iki perde olan oyun boyunca seyirciyi oyunu ile
tutmakta ve yönlendirmektedir. Mimikleri, olağan gibi yaptığı doğal ama abartı
sanatının inceliklerini davranışlarına yansıtışı ile sahnede bir anlamda
devleşmektedir. Elbette bir sanatçı sahnede devleşiyorsa, onun bu yükselişini
ortaya çıkaran diğer oyunculardır. Diğer oyuncuların yüksek ritme uyum sağlamaları
ve bu uyum içinde oyunu keyifli, izlenir ve neşeli saatleri de yaratmıştır. Olay
her ne kadar 1910 yılında ki İstanbul’da geçiyor olsa da günümüze gönderdiği
mesajlar ile anımızı ve zamanımızı da yakalıyor.
Halley Kuyruklu Yıldızı her ne kadar dünyamıza çarpmamış
olsa da başka bir yıldız sahnelerimize ve benliğimize çarptığını rahatlıkla
söyleyebilirim.
Oyun kuralları olan ve illa tek bir anlayış çizgisi izleyen bir
sahne düzenlemesi ile karşımıza çıkmıyor, aksine tiyatronun sahne uyarlamaları
içinde değişik tekniklerin iç içe geçen ve bizleri hiç rahatsız etmeyen bir
tiyatro tarihine de yolculuk etmekteyiz. Zaman zaman Türkiye’nin orta oyunu
havasını yaşarken, bir anda İtalya sahnelerinden bir Commedia dell'arte ile
buluşabiliyorsunuz. Müzik geçişler arasında o kadar uygun yerleştirilmiş ki,
rahatsızlık duymadan ve konu bütününden kopmadan olaylar zinciri içinde
seyirciyi kucaklamaktadır.
Sahne düzenlemesi ve sahne içinde hareket eden unsurların
oyuncular tarafından taşınması çok ince düşünülmüş ve oyun temposu içinde
tempoya uygun değişimlere olanak sunması açısında çok başarılıdır. Sahne düzenlemesi
ve sahnenin kullanımı açısından Türk tiyatrosu gelişmiş tiyatro arasında hiçbir
fark kalmadığı gibi belki de onları aşmaktadır. Elbette her sahne düzenlemesi
maddi bir durumdur, maddiyat ne kadar iyi olursa sahne içinde uygumla da para
düşünülmeden yapıldığında daha da başarılı işlere imza atılacağını biliyorum. Bu
kıt imkanlar içinde sahne düzenlemesi yapan sanatçılar gerçekten büyük
başarılara imza atıyor…
Tiyatro, bir birinden değişik sanat kollarını sahnede
buluşturan bir sanat dalıdır. Bir biri ile akraba dahi olmayan sanat dalarını
bir sahne içinde buluşması bir alanda yaşadığımız evrenin ne kadar çok renkli, dilli
olduğunu bize hissettiriyor. Tiyatro hoşça zaman geçirtirken, düşünmeyi, yeni
dünyalara kapı aralamayı ve bizlere bu aralanan kapıdan içeriye bakmayı sağlar.
Kadın cinayetlerinin bu kadar yaygın olduğu ve 8 Mart Emekçi
Kadınlar günü yakınlaştığı bu günlerde eşinizi, sevgilinizi, dostlarınızı ve de
erkek arkadaşlarınızı alın bu oyunu izlemeye gidin, çünkü kadınların ve
erkeklerin eşit şartlarda muhakeme gücüne sahip olduklarını ve “kuyruklu
yıldız altında izdivaç” bir kere daha kara mizahın keskin çizgisi ile
yüzleşeceksiniz… Oyun mutlu bir son ile noktayı koyarken, salonu terk ederken
sizinde yüzünüzde mutlu bir gülümseme kalacaktır…
İsmail Cem Özkan
KUYRUKLU YILDIZ
ALTINDA BİR İZDİVAÇ
Yazan : HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR
Oyunlaştıran : YEŞİM GÖKÇE
Rejisör : KAZIM AKŞAR
DEKOR TASARIMI
ŞİRİN DAĞTEKİN YENEN
GİYSİ TASARIMI
MEDİNE YAVUZ
IŞIK TASARIMI
ENVER BAŞAR
BESTECİ
MURAT KODALLI
ŞARKI SÖZLERİ
YEŞİM GÖKÇE
KOREOGRAF
TANJU YILDIRIM
DRAMATURG
YEŞİM GÖKÇE
YÖNETMEN YARDIMCILARI
AYLİN GÜRSOY
AHENK DEMİR
ASİSTANLAR
KEREM KURT
ÇİÇEK ÜSTÜN
SAHNE AMİRİ
REŞİT ARSLAN
KONDÜVİT
ERSİN SÖNMEZ
IŞIK KUMANDA
SERDAR YAMAN
SUFLÖZ
HANDE BAHÇELİ
MASKE TASARIMLARI
AHŞAP ÇERÇEVE KUKLA ATÖLYESİ
OYUNCULAR
ŞAMİL KAFKAS
İSMAİL İNCEKARA
SEVİNÇ NİŞ
LALE ERTİŞ GENÇTÜRK
FİLİZ KILIÇ
AHENK DEMİR
SELDA ÖZLER TAŞDEMİR
MERVE ÜNAL
DİLEK DEMİR
RABİA KAYA
FATMA İNAN
ÇİÇEK ÜSTÜN
DEMET GENÇ
CENK DİNÇSOY
NİHAT KELEŞ
KEREM KURT
EREN PEKGÖZ
DİRENÇ DEDEOĞLU