‘Söz’ yerinde ağırdır.
“Müslümandan, İslam’dan terörist olmaz. ‘İslami terör’
yaftasını kabul etmeyiz.” demek, küresel
olarak eylem yapan IŞİD, El Kaide, Hizbullah, İslami Cihad, Müslüman Kardeşler…
gibi örgütlerin terörist olmadığını iddia etmek demektir, (onların içinden
birini terörist olarak kabul edip diğerlerinin ismini ağzınıza almadığınızda
sonuç aynı yere çıkıyor) onların canlı bomba, tarihi eseri yok etme, ibadethanelerin
içine girip namaz kılanları/ ibadet edenleri öldürme gibi eylemlerini yok saymak
veya bir anlamda desteklemek demektir...
Dini sembolleri ve isimleri kullanan yapıların her biri
herhangi bir yerde eylem yaptığında ve eylem sonrasında masum insanlar
öldüğünde / yaralandığında / zarar gördüğünde meydanlara çıkıp bu eylemi ‘zamanında’
‘lanetlemek’ yerine ‘sessizlik’ içinde izlemiş olmak bile bu eylemi yapanları
desteklemek anlamına gelir.
Henüz ortada küresel boyuta gelmemiş sizin siyasi
hedefleriniz yönünde eylemler olurken yaşanan olaylara bakışınızı “öfkeli gençler”
veya “öfkeli çocuklar” ile açıklamaya çalışmak da bir anlamda eylem yapanların
neden eylem yaptığını anlamaya çalışıyoruz anlamındadır ve bu anlamın içinde destek
verilmesini taşır…
Küresel cinayet işleyen yapılar küresel güçler tarafından
operasyon ile yenilgi yaşadıklarından sonra militanları, üst yöneticileri,
akrabaları ülkemizde tedavi görmüş oldukları ve yakınları ‘güvenli’ bir şekilde
yaşam alanı bulmuşsa, örgüt yenilgisi sonrası yakınları ülkemizde gözaltına
alınmışsa orada durup düşünmek gereklidir, nasıl bir mücadele yapıldığı
konusunda.
Eğer dinde kaba gücü destekleyen inanç ve alt yapı olmasaydı
bugün küresel olarak eylem yapan örgütlerin, cemaatlerin varlığı da söz konusu olmamış
olurdu.
Sorunun temelinde ‘birileri besledi’ diye bir terör örgütü
çıkmaz, onu desteleyen düşünsel ve ekonomik bir alt yapı mevcut olmalıdır.
Öncelikle din inancı içinde ‘kaba gücü’ meşru gören her
türlü anlayışın tanrı tarafından gönderilen ‘emir’ olduğu düşüncesinden
kurutulmak gereklidir.
‘Kaba gücü’ meşru gören her türlü anlayıştan kurtulmadığı
sürece insanlık; köprüde yürürken biri ‘tekbir’ getirerek sizi bıçaklayabilir, üzerinize
aracını sürebilir üstelik Londra, Berlin gibi bir güvenliğin yüksek olduğu
yerlerde, Ankara gibi bir yerde “demokrasi” isteyen kitlenin tam ortasına gelir
canlı bomba olarak patlar...
Katilleri besleyen devletler / güçler vardır, çünkü bu
güçten/kaotik ortamdan destek alarak kendi içinde muhalefeti ya yok ediyor ya
da destekliyor anlamına gelir...
Kısaca halklar terörden beslenmez.
Kaotik ortam yaratanların eyleminden güç sahipleri hem
beslenir hem de istedikleri düzenin/sistemin kurulması için neden olarak
kullanırlar...
Sorunun temelinde Hıristiyan, Yahudi, İslam yoktur, onun
temelinde güce gösterilen “tavizsiz destek” ve “işine geldiği” için ‘kutsal’
olarak sayılan anlayıştır...
Bu anlayışlardan kurtulmak insanlığın elindedir, çünkü
kutsal metinlerin içinden bir çok metnin çıkarıldığını tarih yazar.
Kutsal kitaplardan çıkarılan metinlerin ‘şeytan’ tarafından
dile geldiği ifade edilir ve tek tanrılı dinlerde bugün dahi sürekli temizlik
yapılır.
Bugün bile hala bir çok ifade didik didik edilir, çünkü hiç
kimsenin elinde kutsal olarak kabul edilen metinlerin ilk halleri yoktur, sözün
daha sonra yazıya dönüştürülmesinden kaynaklanan sorunlar vardır...
Terör sonuç olarak inancın bir aracı değil, güç kullananın
bir aracı olur ve bir çok masum insan küresel güçlerin çıkarlarına uygun
eylemlerde “cennete gideceğim” diyerek katil olur...
İnananın neden kaba güce ihtiyacı olsun ki, doğru, dürüst,
ahlaklı olunca zaten çevresini etkileme gücüne sahiptir...
Bakın Osmanlı’nın kuruluş aşamasında Balkan yayılmasına, ‘dedeler’,
‘babalar’ eli ile yayılmıştır savaş olmadan...
Edirne savaş olmadan babalar, dedelerin inancı ve yol
göstericiliği ile İslami bir başkent olmuştur, gidip biri canlı bomba
olmamıştır...
İslam dini içinde Alamut Kalesi ve orada yaşayan Haşhaşiler
yaşam biçimini “ret” ederek din gerçek konumuna gelebilir, aksi halde din kaba
gücün esiri olduğunda; kadınlar köle, tarihi eserler ve heykellerin
yıkıldığını, muhalif olanların içinde canlı bombaların patlamaya devam ettiğine
şahit oluruz.
Kısaca dinden toleransı kaldırmak demek savaş demek, kaba
güce ihtiyaç duyanlara hizmet etmek demektir...
“Müslümandan, İslam’dan terörist olmaz.” derken, o sözü
doğrulayacak önlemler almaktan geçer, bugün Londra’da bir köprüde bir kişi “tekbir”
getirerek birini bıçaklıyorsa sizin sözünüzün tarih içinde/ o olaydan etkilenen
toplumlar nezrinde ne yazık ki bir ağırlığı yoktur...
İslam dini bugün yaşananlardan çok ağır yaralar almıştır,
Hristiyanlık orta çağ karanlığında aldığı yara kadar ağırdır belki. Hristiyanlık
devletten elini çektiği zaman insanlığın dini olmak için adım atabilmiştir,
toleransı göreceli olarak yükselmiştir.
Din insanlığın ilerlemesi için ortaya çıkmıştır, zamanı
durdurmak ve hayatı sonlandırmak için değil. Bugün insanlığın ilerleyişi ve
bilimin önünde engel olmaya başlamışsa din asli görevini yapmıyor anlamındadır…
İsmail Cem Özkan