Savaşta akıl yoktur, çıkarlar vardır.
Ortadoğu’da ki savaşlarda taraf olanların önemli bölümü
başkasının çıkarı adına öldürmekte ve işgal etmektedir. Başkası adına
savaşanlar kendi idealleri için savaşıyormuş gibi söylemlerde bulunmaktalar.
Ortadoğu, emperyalist devletlerin kendisine yandaş
gördükleri grup, devletçik, örgüt gibi kavramlar içinde olanların birbirini
boğazlattığı alan olmuştur.
Hibrit savaşları adı verilen bu yöntem aslında isim
verilmeden öncede uygulanmaktaydı ama savaş stratejilerinde ad verildi mi bazı
şeyler görünmez ve sanki ilk defa yapılıyormuş gibi “yeni bir savaşın” ve “sürecin”
içinde olduğumuz algısı yaratılır. Savaşanlar bu sayede yandaş olmaktan çıkar
ya da açıkça yandaş olur ve bir gücü arkasına alıp savaşır ya da arkasında
kendisini kollayan bir güç olduğunu düşünür ve de arkada ki gücün çıkarı
yönünde kargaşa yaratır.
Ortadoğu, açık savaşın yaşandığı bir alandır. Silah
üreticilerin kendi silahlarını alanda kullanıldığı, test ettiği yerdir.
Kuralları vardır ama ara sıra “kurallar bozluluğunda” emperyalist güç kendi
varlığını hissettirmek için savaş alanını uzaktan bombalar. Savaş sırasında ve
savaş alanında gerçekler kendi kamuoyuna yansımaz. Yaratılan gerçekler ve
yaratılan görüntüler ajanslara düşer ve o görüntüler eşliğinde yorum kargaşası
yaratılarak savaşın gerekli olduğu ve insanlık düşmanı karşı savaşıldığını
emperyalist ülkeler kendi iç kamuoyunu biçimlendirerek yansıtır.
Kısaca savaş alanında savaşanların akla ihtiyacı yoktur,
daha çok duygulara seslenilir ve duygular ile hareket edilmesi için çaba sarf
edilir. Barış görüşmeleri bile yeni saldırılar için sadece nefes alma
zamanıdır. Barış görüşmelerinde güçler gözden geçirilir ve güce uygun pozisyon
almak için danışmanlar her türlü hizmeti verir. Savaşın uzaması emperyalist
devletlilerin çıkarınadır, çünkü ülkelerinde işsizlik azaldığı gibi gerek
duyduğu insan organı el altından ülkesinde sağlık sektörünün hizmetine verilir.
Savaş sadece silahların test edildiği alan değildir, her türlü karaborsanın
ihtiyacı duyduğu karanlık noktaların içinde yapılan kontrollü ticaret alanıdır
aynı zamanda.
Savaş içinde yaşayan için dünya o sıcak alanın olduğu
yerdir, dünyanın diğer taraflarında neler yaşandığı ile ilgili pek bilgi
bulunmaz ama ideolojik olarak sadece kendisi gibi savaşanların başarılı
hikayeleri abartılarak savaş alanında savaşanlara iletilir. Dünyayı kurtaracaklardır!
Aslında kurtardıkları dünya değildir, batmakla olan firmanın can suyudur, savaş
alanında akan her kan…
Hibrit savaşları kendi vatandaşları dışında yer alan
vatandaşların kullanılmasıdır, kendi adına savaştırılmasıdır. Ortadoğu’da bahar,
sadece batmakta olan firmaların ikinci baharıdır. Halklar orada soykırıma
uğrayabilir, uğrarsa dünya barış ödülü olan “Nobel” verirler olur biter. Ödül
verilince savaşın gerçek suçlusu gözükmez, sadece görünür olanlar ki zaten
onlar insanlık düşmanıdır ve yok edilmesi gerekenleridir. Onları yaratan kendi
stratejileri ve öncelikleri olduğu unutturulur.
İsmail Cem Özkan