Süper gazeteciler…
İnsanlar kendilerine neden sıfat takma ihtiyacı duyar
bilinmez ama o sıfatlar o insanları ömür boyu biçimlendirir.
Çizgi film ya da macera filmlerinin kahramanları genelde
devlet sistemine karşı savaşanlara karşı savaşır ve devletin bekası için
düşmanları yok eder. Arada mafya hesaplaşmalarında da iyi olan yani devlete
zarar vereceklerin an azının yanında yer alır.
Süper kahramanlar her zaman çizgi ve film içinde yoktur,
yaşam içinde de kendisini hissettirir ama birkaç saniye sonra hafızalardan
kaybolur. Çünkü bu kahramanların ömrü bir haber ömrü kadardır.
Süper kahramanların en ünlüsü Süperman’dir. Süperman gücünün
farkına varır varmaz, kendisini yetiştiren ailesinden uzaklaşır ve dünyayı ya
da yaşadığı toplumun devletini korumak için kendisine misyon edinir ve üzerine
süper kelimesinin ilk harfini işler. Süperman’e kimse sen ‘Süpermensin’ demez,
o dedirtir!
Gazeteci olması tesadüfi değildir, çünkü karanlık dünyayı en
iyi izleyebileceği yerdir medya alanı. Gazeteciler eğer isterlerse birer Süperman
olabilir! Medya sektörü gücü temsil eder ve o gücün içinde Süperman’ler olması
kadar doğal bir şey yoktur. Medya patronu gazetesinin satışının artmasını
ister, gazeteci ise haberinin ana sayfadan manşetten girmesini özler ama Süperman
gibiler manşet olmayı önemseyecek kadar ego sahibi değildir, daha
alçakgönüllülerdir. Önde olmaktansa arkada bir aracı olmayı ister, ekranlar
önünde polis müdürleri, politikacılar veya işadamları olabilir ama işi esas gerçekleştiren
süper insanlardır.
Geri kalmış ülkelerde bu süper filmi izleyip süper adam
olmaya özenen bir çok gazeteci olması doğaldır, çünkü dünyayı ve ülkesini
kurtarmak için her türlü özveriyi gösterir, karşılığında dolgun bir maaş, birkaç
yazlık vs, varsa çocuğu; en iyi okullarda okutup büyük adam olması için olanak
sağlamak ve ilişkileri sayesinde bir devlet medya kanalında ya da devletin
denetiminde olan özel medya kuruluşunda çocuğuna iş olanağı sağlamak gibi… Kazançları
yaşam kaliteleri gözler önünde olması pek göze batmaz.
Eskiden generaller özel şirketlerin yönetim kurulu üyesi
olur, o firmaların stratejisi yönünde ihale alması için olanaklar yaratırlardı.
Tabi en büyük tüketici olan ordunun ihtiyaçlarını karşılayacak özel şirketlerin
olması kadar doğal ne olabilirdi ki, askerlik dışında yeteneklerini bu yönetim
kurulu üyeliği sırasında gösterirlerdi. Eski darbeci generalin bir kasaba oluşturacak
kadar evinin olması, parasının olması tesadüfi değildir. Nasıl aldın diye sorduklarında
büyük olasılıkla çalışarak diyecektir. Çünkü süper insanlar çalışarak her
şeylerini elde ederler!
Süper gazetecilere dönersek, siyasi
istikrarın olmadığı bir ülkede, çatışma halinde olan her iki güç ile gazeteci olarak
görüşebilir, her iki tarafa ‘gerek görüldüğünde’ mesaj götürüp - alabilir. Çatışmaların
en yoğun olduğu zamanlarda devlet uygun gördüğünde röportaj yapmak için
çatışmanın öteki tarafı ile görüşme ayarlanır ve güven içinde gider gelirler. Süper
gazetecilere bir şey olmaz, onlar mesleklerini en iyi şekilde yaparlar ve
genelde hepsi liberaldir. Farklı gazetelerde çalışsalar da bu süper gazeteciler
bir birini tanır ve birbirlerinin yazılarını sahip oldukları köşede
paylaşırlar. Süper olanlar hep okuyucusunun karşısındadır ama tevazu gereği
devletin çıkarı yönünde siyasi gelişimlerden kendi payları ile övünmezler. Hatta
bir çok görüşmelerini ve yazılmamak kaydı ile söylenen sözleri devletin en
önemli dairesi içinde paylaşmanın kahramanlığın bir parçası olduğuna inanırlar.
Onlar ile konuşanlar bu gerçeği bilerek cümle kurarlar.
Süper insanlar devletin çıkarları
yönünde adım attığı söylenir ama devleti yönetenlerin istekleri devletin
çıkarlarından önde olduğu toplumlarda, devleti yönetenlerin çıkarlarına göre
biçim değişebilirler.
Devleti yönetenlerin çıkarları
uluslararası politikalarda, global politikaları belirleyen çıkarları yönünde olmak
zorunda, aksi halde o ülkede iktidarda kalma sorunları olur ve gereği görüldüğünde
global politikaları belirleyenler o ülkedeki siyasi aktörleri kısa sürede
çöpteki yerlerine koyabilirler.
Geri kalmış ülkelerde iktidarlar
iktidara geldiklerinde çöpte onlara uygun her zaman bir yer ayarlanır ve o yer
onların global politikalara uygun adım atmaları için uyarı olarak sürekli iktidar
sahiplerine gösterilir.
Süper gazeteciler her dönemde
değişen iktidarın adamıdır, onların istekleri ve çıkarları yönünde adım
atarlar. Süper gazeteciler, iktidarı gerçekten yönlendirenlerin çıkarları ve projelerinin
gerçekleştirilmesi yönünde adım atarlar. Süper olanların adımları, ülke
çıkarları ile paralel göstermek zorunda değildir, çünkü o içinde bulundukları
ülkenin bütün politikaları uluslar arası ilişkileri belirleyen güçler
tarafından belirlendiğini bilirler.
Süper gazeteciler emekli olmaz ama
işlevleri bittiğinde unutulurlar. O gazetecilerin gerisinde bir dolu anı ve
kitap kalır ama gerçekleri devletin en önemli kurumuna anlattıkları kadar açık
ve net değildir. Onlar ile yaşananlar yok olur, çok az ipucu bırakırlar geriye…
Kendisine misyon edinen gazeteciler,
ömür boyu o misyonu üzerlerine yapıştırırlar ve o misyon ile çevrelerini
belirlerler ve o misyonun gerektiği gibi davranırlar. Bazı gazeteciler gazeteci
değil, misyon sahibi insanlardır ve genelde iktidarın yanına yer alırlar…
İsmail Cem Özkan