Benim savaşım değil!
Son günlerde sıkça gördüğüm ve duyduğum bir cümle oldu,
“Benim Savaşım Değil!” . Bir propaganda cümlesi gibi duruyor. Bir anlamda
deniliyor ki; bu savaşta ölen ben değilim. Ben olmadığıma göre neden taraf
olayım? Uzakta bir köy (ülke / devlet) var, o köyde bomba patlamış, insan
ölmüş, aç kalmış, organları tüccarlar tarafından sökülüp savaşın olmadığı
ülkelerde satılmış … gibi şeyleri gözüm görmediğine göre, orada her türden
insanlık dışı cinayet işlensin! Çünkü benim savaşım değil!
Her savaş bir şekilde bizi etkilemektedir, bilmeden,
hissetmeden ve direk bağlantı kuramadan etkilemektedir.
Doğal olmayan bir yıkım yaşanmaktadır savaşın olduğu yerde,
doğası, kültürü, yaşam kalitesi, yaşam seviyesi ve geçmişin bütün birikimleri
savaş ile birlikte yok edilmektedir.
Savaş yok eder, var ettiği şey ise cinayettir, yıkımdır.
Her yıkım, her bomba; uzakta savaşa sınırı olmayan bir
ülkede yaşayan bireyi dolaylı ya da direkt olarak etkileyebilir, çünkü küçülen
dünyamızda, savaş teknolojisi o kadar gelişmiş ve yıkıcı olmuştur ki, bir
nükleer, kimyasal ya da biyolojik silahın etkisi bir dünyayı sınır tanımadan
kuşatabilmektedir. Biyolojik değişim yanında ekonomik etkisi göz ardı
edilmemelidir. Ekonomik olarak çıkış kapısı olarak gören kapitalist sistem,
savaşlar ile kendi varlığını yaşatmayı ve yaşadığı krizlerden çıkış kapısı
olarak görmektedir.
Savaş, bir anlamda kapitalist ilişkilerin yoğrulduğu ticari
yaşam için çıkış kapısı olarak görülmekte ve istisnasız olarak uygulanmaktadır.
(Ucuz iş gücünden, yeniden yapılacak şehirlere kadar her şey rant için
kullanılmakta ve emperyalist devletleri destekleyen şirketler aracılığı ile
savaş kışkırtılmaktadır.)
Her savaşın tarafı vardır ve taraflık bizim istemlerimizin
dışındadır.
İster yakınımızda, ister uzağımızda yaşanan savaşlara karşı
olmak ve emperyalist güçlerin çıkarlarına karşı; yerel halkın çıkarını ve kendi
kendi yönetmesini savunmak gereklidir. Bu cümleyi biraz açmak gerekli olduğunu
düşündüm; yerel halk iktidarı derken; sanki diktatörleri, soykırım yapanları ve
zalimleri savunduğum anlaşılabilir, çünkü her iktidar; halkı için ve halk adına
yaptığını söyler, fakat ben onların söylemlerini kastetmiyorum. Gerçek bir halk
iktidarından bahsediyorum ve bu iktidarın çıkarı emperyalist ülkelerin çıkarları
ile aynı olmaması gereklidir. (devlet için çalışan halk yerine, halk için
çalışan devleti savunuyorum, halkların çıkarı emperyalist çıkarların her zaman
karşısındadır.)
Savaşın tarafı olan bir hükümete sahibiz, bu durumda ben
muhalif duruşumu sergilemem ve hükümetin taraf olmasını ortadan kaldırmam
gereklidir. O yüzden acil bir şekilde savaşa hayır eylemleri tüm ülke safına
yayılması tarafındayım ve ben, barış konusunda tarafım...
Kısaca “benim savaşım değil” diyerek ölümlere onay veremem, çünkü her savaş birazda olsa benim savaşımımdır, bir anlamda emperyalist savaşa karşı olmak zorunluluğu olduğunu hissediyorum.
Kısaca “benim savaşım değil” diyerek ölümlere onay veremem, çünkü her savaş birazda olsa benim savaşımımdır, bir anlamda emperyalist savaşa karşı olmak zorunluluğu olduğunu hissediyorum.
Geçmişte Vietnam savaşında olduğu gibi emperyalist savaşa
karşı evrensel barış eylemleri örgütlenmeli ve daha fazla Vietnam etkisi yaratılmalıdır...
Emperyalist güçler yenilmelidir... Yenilmediği sürece
bizlerin üzerinde düşmeye hazır birer bomba durmaya devam edecektir...
Ve bizlerin istemleri dışında her hangi bir savaşa girmek ve
tarafı olmamız kaçınılmaz olarak iktidarların önünde ödev olarak durmaktadır.
Çünkü çıkarlar, emperyalist güçlerin çıkarları ile paralel olduğunda;
kaçınılmaz olarak onların suçuna da ortak olmak anlamına gelir…
Yaşamı savunan her birey, savaşa karşı olmalıdır diye düşünüyorum...
Savaş sınır tanımaz, çıkarların çatıştığı her yerde savaş olabilir ve bizler ister istemez taraf olabiliriz!
Yaşamı savunan her birey, savaşa karşı olmalıdır diye düşünüyorum...
Savaş sınır tanımaz, çıkarların çatıştığı her yerde savaş olabilir ve bizler ister istemez taraf olabiliriz!
Bir arada yaşamak, sınırların ortadan kalktığı bir dünya
için savaşa hayır, barış hemen şimdi!
İsmail Cem Özkan